TR-Dizin İndeksli Yayınlar Koleksiyonu
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.12573/396
Browse
Browsing TR-Dizin İndeksli Yayınlar Koleksiyonu by Issue Date
Now showing 1 - 20 of 289
- Results Per Page
- Sort Options
Article Sosyal medyanın çok katlı pazarlamada kullanımı ve iş tatmini üzerindeki etkileri(Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi, 2012) Emirza, Emin; İştahlı, Selma B.; İştahlı, Yusuf H.; AGÜ, Yönetim Bilimleri Fakültesi, İşletme Bölümü; İştahlı, Yusuf H.Kitle iletişim kanallarının bölünmüşlüğü ve reklam mesajlarının çokluğu, doğru hedef kitleye ulaşmayı ve mesajın müşteriler tarafından algılanmasını zorlaştırmaktadır. Bundan dolayı geleneksel medya kanallarında yapılan tutundurma çabaları sorgulanır hale gelirken, sosyal medya ortamları reklam, halkla ilişkiler vb. alanlarda etkili iletişim stratejilerinin üretilmesinde giderek daha fazla önem kazanmaya başlamıştır. Diğer taraftan sosyal medyanın sunduğu çevrimiçi olanaklarla, bireyi içerik üreten, paylaşan, tavsiye eden kısaca interaktif olarak pazarlama sürecini etkileyen aktörler haline getirmesi, satıcı-alıcı ilişkilerine dair paradigmaları değiştirmektedir. Bu potansiyelin ilk farkına varan ve iş süreçlerine uygulayan işletmelerin başında “çok katlı pazarlama” stratejisini kullanan işletmeler gelmektedir. Satış odaklı çok katlı pazarlama sisteminde, bağımsız girişimcilerin performanslarını etkileyen iş tatmin düzeylerinin yükseltilmesi, yeni müşteri ve bağımsız girişimciler kazanma açısından önemlidir. Sosyal medyanın, içerik üretmeye ve anlık etkileşime olanak sağlamasının bağımsız girişimcilerin iş tatminini olumlu etkilediği düşülmektedir. Bu varsayımdan hareketle çok katlı pazarlama stratejisini kullanan küresel bir işletmenin Türkiye’deki serbest girişimcilerinin sosyal medyayı kullanım biçimleri ve bunun iş tatmini üzerindeki etkileri incelenmiştir. Anket yöntemi kullanılarak yapılan araştırmada, serbest girişimcilerin sosyal medyayı, yüz yüze iletişim kadar önemsedikleri fakat iş amaçlı olarak kullanma konusunda yeterli motivasyona sahip olmadıkları gözlemlenmiştir. Bu gözlemi destekleyen regresyon analizlerinde, bağımsız girişimcilerin sosyal medya kullanım düzeylerinin, iş tatmini açıklamada etkili fakat zayıf bir etkiye sahip olduğu ortaya çıkmıştır. Korelasyon analizlerinde ise, sosyal medya kullanım düzeyi ile içsel iş tatmini, dışsal iş tatmini ve genel iş tatmini arasında pozitif doğrusal bir ilişki olduğu anlaşılmıştır.Article Washback effects of high-stakes language tests of Turkey (KPDS and ÜDS) on productive and receptive skills of academic personnel(JLLS, 2013) Akpınar, Kadriye Dilek; Çakıldere, Bekir; AGÜ, Yabancı Diller Yüksekokulu, Yabancı Dilleri Bölümü; Çakıldere, BekirWashback, the impact of tests on education in general and language testing in particular, has become a popular area of study within educational research. This paper focuses on the washback effects of two high-stakes Foreign Language Tests (KPDS and UDS) of Turkey. The main concern of the study is to investigate the impact of these tests on receptive and productive language skills of academicians. 103 academic personnel working at Nevsehir University attended the study. A 26-item questionnaire was designed and administered to 103 academic personnel working at Nevsehir University. The data were analyzed using statistical analysis including descriptive statistics (frequency, percentage, mean, and standard deviation) and inferential statistics that use ANOVA to find whether there are significant differences between productive and receptive skills of the participants. It has been found out that there are significant differences between reading and writing; reading and listening, but reading and speaking provided insignificant results.Article A new tool for QT interval analysis during sleep in healthy and obstructive sleep apnea subjects: a study on women(TUBITAK SCIENTIFIC & TECHNICAL RESEARCH COUNCIL TURKEY, ATATURK BULVARI NO 221, KAVAKLIDERE, ANKARA, 00000, TURKEY, 2013) Kaya, Kemal Alican; Yilmaz, Bulent; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, Elektrik & Elektronik Mühendisliği Bölümü;By monitoring the Q wave/T wave (QT) interval computed from electrocardiography (ECG) signals during sleep, it is possible to create a link between the ventricular repolarization and sleep stages. In this study, we aimed to find a robust and simple approach to automatically determine the fiducials on each 30-s sleep epoch, such as the Q, R, and T-end points, on long sleep ECG recordings in order to statistically analyze the effect of obstructive sleep apnea (OSA) and sleep stages on QT intervals. This is a retrospective study in which the ECG data extracted from the polysomnography recordings of 7 healthy women and 5 women with OSA, acquired in a sleep laboratory, were used. Experts annotated the sleep stage and OSA presence information for each 30-s epoch. Later, we visually selected epochs with clean signals from a total of 8324 epochs. On the selected epochs, we determined R peaks on each heartbeat, and by aligning each ECG portion corresponding to a heartbeat using those R points, we computed an average ECG signal for each epoch. On the average ECG signals, we developed a novel approach to find the Q and T-end points. With the help of Bazzet's formula, we computed the corrected QT interval (QTc) values for each epoch using the QT and the median RR interval. Finally, we analyzed the QTc values for the different sleep stages and healthy or OSA groups. We employed statistical approaches such as the Mann-Whitney U test, Freidman's test, and the Wilcoxon signed-rank test. As a result of this study, we found that OSA has a prolongation effect on the total duration of the ventricular depolarization and repolarization. We also observed that the QTc values computed in each sleep stage were significantly different between the healthy and OSA groups. Additionally, we discovered that within the healthy group, the QTc values were distinctive in the different sleep stages.Article Dynamics in the Diffusion and Institutionalization of Site-Based Management Reform in the United States of America(Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, 2013) Gök, Kubilay; Sayılar, Yücel; AGÜ, Yönetim Bilimleri Fakültesi, İşletme Bölümü; Gök, KubilayThis study is examined research question: “How does the diffusion of SBM over time and space resemble the broader social dynamics associated with diffusion of educational policy innovations in particular, and other public policy innovations in general?” Data comes from various secondary data sources. Study generates several conclusions. First, institutional theory helps explain the diffusion of SBM. The analysis provides support for institutional theory that pressures to adopt a “fashionable” practice builds gradually over time. It’s also revealed that when isomorphic pressures are absent in a region, diffusion may be explained by nationwide institutional dynamics. Study points to possible learning effects in the regional diffusion process when mimetic pressures are absent. Finally, surprisingly more liberal states can be less likely to move quickly to adopt some policies.Article Sistem geliştirme projelerinde kullanılan olgunluk değerlendirme araçları üzerine bir literatür araştırması(Milli Savunma Üniversitesi, 2014) Babaçoğlu, Sinan; Akgün, İbrahim; Altın-Kayhan, Ayşegül; :0000-0001-6325-7741; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, Endüstri Mühendisliği Bölümü; Akgün, İbrahimSavunma alanındaki sistem geliştirme projeleri büyük bütçeleri, önemli yetenek kazandırmaları ve karmaşıklığı ile diğer projelerden farklılık gösterirler. Bu projelerin tedarik sürecinde yer alan organizasyonlar, hızla değişen rekabet ortamında, maliyet, zaman ve performans risklerini en aza indirgeyerek daha az kayıp süre ve daha düşük maliyetle daha yüksek performansa sahip projeleri hayata geçirebilecek mekanizmaların, süreçlerin veya metodolojilerin arayışı içindedirler. Bu doğrultuda geliştirilmiş çözümlerden bir tanesi de olgunluk değerlendirme araçlarıdır. Bu çalışmada, literatürde kullanılan teknoloji/sistem olgunluk değerlendirme araçlarının neler olduğu, metodolojileri, nasıl kullanıldıkları, faydaları ve sınırlılıkları ile sistem riskini hesaplama yönü incelenmiştir. Özellikle sistem geliştirme projelerinde kullanılan olgunluk değerlendirme araçlarının sistem riskini nasıl hesapladığına, hesaplamanın güçlü ve zayıf yönlerine cevap aranmıştır. Olgunluk değerlendirme araçlarının sistem riskini hesaplamada yetersiz oldukları tespit edilmiş ve sistem riskinin hesaplanmasına yönelik yeni bir araç ve/veya metodoloji geliştirilmesi ihtiyacı ortaya konmuştur. Ayrıca, Türkiye’de olgunluk değerlendirme araçlarının kullanım durumuyla ilgili bir değerlendirme yapılmıştır.Article Teknoloji Portföyü Analiz Modeli: Türkiye’de Bir Rüzgâr Enerjisi Uygulaması(Milli Savunma Üniversitesi Alparslan Savunma Bilimleri ve Millî Güvenlik Enstitüsü, 2014) Kudak, Hüseyin; Akgün, İbrahim; Özkil, Altan; 0000-0001-6325-7741; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, Endüstri Mühendisliği Bölümü; Akgün, İbrahimYenilenebilir enerji kaynakları, enerji ihtiyacının karşılanmasında geleneksel enerji kaynaklarına önemli bir alternatif olarak ortaya çıkmıştır. Dünya genelinde olduğu gibi Türkiye'de de rüzgâr enerjisi, yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretiminde en hızlı gelişen teknolojilerden biridir. Yenilenebilir enerji kaynakları arasında rüzgâr enerjisinin payı, özellikle 2000 yılı sonrasında artış göstermiştir. Rüzgâr enerjisi sektörü, değerleri, amaçları ve ilgi alanları farklılıklar gösteren gruplardan oluşmaktadır. Sektörde yer alan gruplar için rüzgâr enerjisi projelerinde dikkate alınması gereken faktörleri bir sistem bakışı ile ele alan bir karar destek sistemi bulunmamaktadır. Bu çalışma kapsamında, Rüzgâr Enerji Santrali (RES) projelerinin teknoloji portföyü analizinin yapılmasına imkân sağlayan Rüzgâr Enerjisi Teknoloji Portföyü Analiz Modeli (RETPAM) geliştirilmiştir. RETPAM, RES projelerinin sosyal, teknik, ekonomik, çevresel ve politik amaçlar açısından değerlendirilmesine imkân tanımaktadır. Modelde, Çok Kriterli Karar Verme Yöntemleri (ÇKKVY)'nden Analitik Hiyerarşi Süreci (AHS) ve Çok Amaçlı Fayda Analizi kullanılmış olup, model Excel ortamında kodlanmıştır. RETPAM, Türkiye'de farklı coğrafi bölgelerde konuşlanmış ve birbirlerine yakın kurulu güçlere sahip üç farklı RES projesinin değerlendirilmesinde kullanılmıştır. Uygulamada, bölgesel farklılıkların sosyal, teknik, ekonomik, çevresel ve politik amaçlar üzerindeki etkilerinin görülmesi hedeflenmiştir. Sonuçlar, RES projelerinin bölgesel farklılıklarının, sırasıyla, en fazla çevresel, teknik, sosyal ve ekonomik amaçlar üzerinde etkili olduğunu göstermiştirArticle YÖNETİCİLERİN KİŞİLİK ÖZELLİKLERİ VE DUYGUSAL ZEKÂLARI İLE YÖNETİM BİLİŞİM SİSTEMLERİ KULLANIMLARI ARASINDAKİ ETKİLEŞİMİN TESPİTİNE YÖNELİK BİR ARAŞTIRMA(Kenan ÇELİK, 2014) Yalçın, İbrahim; Şeker, Mustafa; 0000-0002-6397-0579; AGÜ; Şeker, MustafaBilgi ve bilgiyi yönetmek, günümüz iş dünyasının en önemli stratejik araçları haline gelmiştir. Bu kaynakları/güçleri üretme ve yönetmede etkili bir araç olan bilişim sistemleri, işletme kaynaklarının "etkililiği" ve "etkinliği" artırmaya yönelik olup, işletmelerin değişime uyum kapasitelerini artırmakla birlikte, var olan kurumsal refah düzeyini daha yukarıya taşıyan bir güç olma özelliğindedir. Çalışma ile İstanbul Sanayi Odası (İSO) verilerine göre Türkiye'de 2008-2012 yılları arasında ilk 500'e giren Kayseri firmalarındaki üst ve orta düzey yöneticilerin kişilik özellikleri ve duygusal zekâ ile yönetim bilişim sistemleri kullanımı arasındaki ilişkiler araştırılmıştır. Korelasyon analizi sonucunda, yönetim bilişim sistemleri kullanım düzeyi ve kişilik özellikleri arasında 0,475** pozitif, çift yönlü ve anlamlı bir ilişki; duygusal zekâ ile yönetim bilişim sistemleri kullanımı arasında ise 0,381** düzeyinde pozitif, çift yönlü ve anlamlı bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. Regresyon analizi sonucunda ise, kişilik özellikleri ve duygusal zekânın yönetim bilişim sistemleri kullanımı üzerinde etkisi olduğu (R2 =,248) ortaya konulmuştur.Article KORUMA-YENİLEME ODAKLI BİR YAKLAŞIM ÇERÇEVESİNDE KAYSERİ “GERMİR” YERLEŞİMİNİN BUGÜNÜ VE GELECEĞİ(Mehmet Dursun Erdem, 2015) Ayten, Asım Mustafa; 0000-0002-4464-6204; AGÜ, Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü; Ayten, Asım MustafaKültürel Mimari miras kavramı Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi tarafından kentsel koruma literatürüne son zamanlarda girmiş bir kavramdır. Sürdürülebilirlik ilkesi gereği kültür varlıkları ile sit alanlarının korunmasını ve gelecek nesillere eksiksiz bir biçimde aktarılmasını içermektedir. Özellikle, kentsel koruma yolu ile koruma kültürü ve bilincinin toplumlara kazandırılması amaçlanmaktadır. Mimari mirasın korunması kentsel belleğin sürdürülmesi açısından da önem göstermektedir. Avrupa’da korumaya ilişkin mevzuat çok eski olmasına rağmen, ülkemizde oldukça yenidir. Özellikle, Koruma altına alınan bölgelerde, koruma ilkeleri ile ölçütlerine uygun uygulamalar yapılmaktadır. Buna dair olarak da başta 1964 yılında kabul edilen Venedik tüzüğü olmak üzere çok sayıda uluslararası anlaşmanın hükümleri geçerlidir. Bu hükümler iç hukuk sistemini de etkilemektedir. Cumhuriyet dönemi ile birlikte, korumacılık farklı bir alana taşınmaya başlamıştır. Müzeciliğin Osman Hamdi bey tarafından Osmanlı döneminde başlatılmasının ardından, kentsel ölçekte hangi tarihi döneme ait olup olmaksızın tüm tarihi ve kültür varlıklarını korumayı esas alan bir yaklaşım önemli hale gelmiştir. Bunda,1951 yılında Gayrimenkul Eski Eserler Anıtlar Kurulunun kurulması da temel etkenlerden biri olmuştur. Ancak, 1980 yılından sonra bu yapılanma ortadan kaldırılarak yerine yeni bir örgütlenmeye geçiş yapılmıştır. Koruma Amaçlı İmar Planlama çalışmaları ise ülkemizde 2863 ve 3386 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma yasalarında belirtilen hükümler uyarınca Kültür ve Turizm Bakanlığı, eski adı ile İller Bankası şimdiki adı ile İl Bank, Valilikler ve Belediyelerce gerçekleştirilmektedir. Çoğunlukla bakanlık ve iller bankasınca yapılan veya yaptırılan koruma amaçlı imar planları analiz, sentez çalışmaları ile planların çeşitli ölçeklerde elde edilmesi ve uygulanması aşamalarını kapsamaktadır. 2863 sayılı yasa uyarınca tespit, tescil ve belgeleme çalışmaları bakanlık ve koruma kurullarınca yapılmaktadır. Planların fonksiyonel değişiklikler yolu ile yoğunluklar değişmeden yapılabilmesinin araçları üzerinde durmak gerekir. Genellikle, plan yapımı öncesinde sit alanlarındaki yapılar üzerinde imar hakları kısıtlanmaktadır. Diğer taraftan, istenilen hedefler bir türlü sağlanamamakta, planların performansları ise düşük olmaktadır. Bu da kamu kaynaklarının boşa gitmesine ve atıl kalmasına neden olmaktadır. Üstelik pek çok belediye, planların uygulanması konusunda pasif kalmaktadır. Örneğin, bu duruma bölgede yaşayan halkın tescile ve sit kavramına tepkili olmaları da eklenebilir. Türkiye’deki en önemli sorun ise planlardan çok planların hangi araçlarla, finansman ve örgütlenme modelleri ile uygulanacağı üzerinedir. Projelendirme, Programlama, Politika oluşturma ve Parasal kaynak bulmak da ayrıca uygulamayı başarılı kılan diğer etmenlerdir. Bu holistik yaklaşım içinde koruma altına alınan bu gibi bölgeleri pasif koruma yerine aktif bir koruma içinde ele alarak korumak esas olmak durumundadır. Artık, tek yapı ölçeğindeki koruma anlayışından tüm kentin ve bölgenin tarihi ve kültürel varlıklarının korunmasına dayalı olarak koruma amaçlı imar planlarının yapılması zorunlu kılınmıştır. Yerel yönetimler ya da yerel yönetimlerin yetki vermek sureti ile Kültür bakanlığınca koruma amaçlı imar planı yapılmaktadır. Ülkemizde çok sayıda kentsel, tarihi, arkeolojik ve doğal sit alanı mevcuttur. Sit alanları içerisinde ise mevcut yapı stokunun; geleneksel sivil mimarlık yapıları ile anıtsal yapıların (cami, kervansaray, hamam, medrese, kümbet gibi) bir bütün halinde korunmaya çalışılmaktadır. Özellikle, Uluslararası örgütlerce Avrupa Birliği, UNESCO, gibi kamusal fonlar ve teknik yardımlar yolu ile destekleri bulunmaktadır. Ülkemizdeki pek çok yerleşim dünya kültürel mimari miras listesine alınmıştır. Bunlar arasında, Safranbolu, Divriği Ulu Camii ve Darüşifası, Hattuşaş, İstanbul tarihi yarımada, Eminönü, Nemrut dağı, Xanthos-Letoon, Truva antik kenti, Edirne Selimiye cami ve külliyesi, Çatalhöyük neolitik şehri, Bergama çok katmanlı kültürel peyzaj alanı, Bursa and Cumalıkızık, Göreme Ulusal parkı ve Kapadokya, Pamukkale-Hierapolis dir. Bu çalışmada, Kayseri Germir Koruma Amaçlı İmar planı örneklenerek ele alınmaktadır. Germir yerleşimi Kayseri Metropoliten bölgesi içinde yer alan ve kentin doğusunda konumlanmış olan bir mahalledir. Germir tarih boyunca belirli ürünlerde uzmanlaşmış ve ticaretin yapıldığı bir yerleşim merkezi olmuştur. Bu özelliğini günümüzde yitirmiştir. Eskiden boyacılıkta kullanılan cehri bitkisinin teknolojideki gelişmelerden dolayı günümüzde kullanılmamaktadır. Aynı zamanda, Germir’de çok sayıda Müslüman ve gayri Müslüman azınlık yaşamıştır. Germir kültür ve doğa turizminin gerçekleştirilmesine dönük potansiyellere sahiptir. Kayseri, Kapadokya ve Erciyes dağının yakınında bulunan bir merkez olarak turizmde istenilen düzeye ulaşamamıştır. Ne var ki, gerek ulusal gerekse uluslararası boyutta bölgeye daha fazla turist gelebilmesi için Germir ve benzeri yerleşimlerin, Gesi, Ağırnas gibi arasında bir kültür turizm ağı kurulmalıdır. Bu ağ içinde yer alan yerleşimler metropollerdeki yaşamın stresinden uzak kalmak isteyenler için oldukça uygun bir yaşama bölgesi oluşturabilir. Bu bakımdan, Germirin ekolojik tarihi ve kültürel yapısını koruyan bir mimari yaklaşım ile eko-turizm odaklı bir ekonomik ve sosyal kalkınma programı kolaylıkla uygulanabilecektir. Turizmin diğer alt sektörleri de geliştirdiği bir yapının kurulması yerleşimin göç vermesini önleyecektir. Germir’de yer alan başta kilise olmak üzere tüm dini anıtsal yapıların korunması ve özgün hali içinde kullanılması gerekmektedir. Gerek kamu tarafından gerekse özek sektör tarafından plan ile belirlenen yapıların işlevsel değişiklikleri yapılmalıdır. Bu bağlamda, restorasyon çalışmalarına başlanılması, ağırlıklı olarak taş malzemeden yapılmış olması nedeni ile de konutların özgün malzemeye uygun restore edilmesi şarttır. Bu yapıların yer aldığı korunacak sokakların canlı bir sokak kimliği kazanabilmesi açısından da açık mekanlarla-meydan birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu çalışma, Kayseri Metropoliten alanı sınırları içinde yer alan Germir 1.Derece Doğal ve Kentsel Sit alanı yerleşimine özgü koruma sorunlarını ortaya çıkartmak ve bu sorunların çözümüne yönelik bir koruma perspektifi gerçekleştirmeyi amaçlamaktadır. Bu çerçevede, Kayseri Germir yerleşimine yönelik, makalenin hazırlanması sırasında İller Bankası’nca ihale edilen Koruma Amaçlı İmar Planı araştırma raporundan yararlanılmıştır. Halen, söz konusu çalışmanın planlama aşaması sürmektedir. Ayrıca, Literatürde de Germir’e ilişkin çok sınırlı sayıda kaynak olduğu belirlenmiştir. Bu derleme çalışması göstermiştir ki, koruma amaçlı imar planlarının uzun sürelere yayılmasından ötürü koruma konuları ve politikaları için bu durum bir dezavantajdır. Bunun yanı sıra, alanda yapılan görsel tespitlerden (fotoğrafla tespit ve belgeleme) hane halkı kullanıcıları ile yapılan görüşmeler sonucunda elde edilen notlardan önemli ölçüde yararlanılmıştır.Article KAYSERİ’DE ÖĞRENİM GÖREN YABANCI UYRUKLU ÖĞRENCİLERİN KAYSERİ, TÜRKİYE VE İSLAM ALGISI*(Mehmet Dursun Erdem, 2015) Göver, İbrahim Hakan; 0000-0002-1258-0124; AGÜ; Göver, İbrahim Hakan1. Giriş Bilgi arayışı ve bilgiye ulaşma çabası insanoğlu için evrensel bir çabadır. Eskiden ulaşım ve iletişim araçlarının yetersizliği ile sınırlı olan ve bölgesel/ulusal düzeyde kalan bilgi arayışı, günümüz dünyasındaki teknolojik gelişmelerle küresel bir nitelik kazanmıştır. Artık insanlar, fiziki sınırların ortadan kalktığı bir dünyada, bilgiyi daha iyi şartlarda ve yeterliliklerde sunan eğitim kurumlarından elde etmek istemektedirler. Bilgiye olan talep ve bilgiye verilen değer günümüzde o kadar çok artmıştır ki artık "Bilgi Toplumu" adı verilen yeni bir toplum tipinden bile bahsedilmektedir. Toplumsal yapıdaki bu değişime bağlı olarak özellikle hareketliliğinde belirgin bir artış gözlemlenmektedir. Bu artış, ülkeler arasında büyük bir rekabete ve önemli strateji değişikliklere neden olmuştur. Türkiye'nin eğitim alanında yaşanan bu rekabetin dışında kalması düşünülemez. Ülkemiz jeo-stratejik konumunun sağladığı avantajı iyi değerlendirmek ve eğitim politikalarını yeniden gözden geçirmek durumundadır. Zira uluslararası öğrenciler okudukları ülkelere pek çok alanda önemli fırsatlar sunmaktadırlar. Okudukları süre boyunca yaptıkları harcamalarla ülke ekonomisine olan katkıları, farklılıklarından dolayı kültürlerarası diyalog ve hoşgörüyü artırmaları ve mezuniyetleri sonrası okudukları ülkeye duydukları sempati ve duygusal bağ ile o ülkenin gönüllü birer elçisi olmaları bu fırsatlardan sadece birkaçıdır. Bununla birlikte yabancı öğrencileri cezbetmek için öncelikle uluslararası arenada olumlu bir ülke imajına sahip olmak gerekir. Bu bağlamda değerlendirildiğinde, çeşitli ülkelerden gelerek Türkiye'de okuyan öğrencilerin algılarının araştırılması ve karar mekanizmasında bulunan kişilere geri besleme sağlanması hayati bir önem arz etmektedir. 2. Araştırmanın Konusu Bu çalışmada farklı ülkelerden gelerek Uluslararası Mustafa Germirli Anadolu İmam Hatip Lisesinde öğrenim gören yabancı uyruklu öğrencilerin öğrenim gördükleri şehir (Kayseri), öğrenim gördükleri ülke (Türkiye) ve İslam dini hakkındaki algıları konu edilmiştir. 3. Araştırmanın Amacı Çalışmanın amacı, yabancı uyruklu öğrencilerin Kayseri, Türkiye ve İslam algısını tespit ederek karar merciindeki kişilere öğrenci memnuniyetini artırıcı ve ülke imajını güçlendirici geri besleme sağlamaktır. 4. Araştırmanın Önemi Yabancı uyruklu öğrencilerin algılarının öğrenilmesi ülkemizin dış imajı açısından stratejik bir önem arz etmektedir. Konunun bu öneminden dolayı ülkemizdeki yabancı uyruklu öğrenciler ile ilgili pek çok bilimsel çalışma yapılmıştır. Ancak bu çalışmalarda, ağırlıklı olarak, yükseköğretime devam eden öğrencilerin Türk Eğitim Sistemine uyumları ve Türkçe'yi öğrenmede karşılaştıkları zorluklar araştırılmış ve çalışma grubu olarak da genellikle Türki Cumhuriyetlerinden gelen öğrenciler seçilmiştir. Bizim çalışmamız ise, ortaöğretime devam eden yabancı uyruklu öğrencilerin algılarını konu edinmiştir ve çalışma grubumuzu sadece Türkî Cumhuriyetlerden değil diğer ülkelerden gelen öğrenciler oluşturmaktadır. 5. Araştırmanın Yöntemi Araştırmada ağırlıklı olarak anket çalışmasına yer verilmiş ve bu kapsamda, 388 kişilik erkek öğrenci grubundan kota örneklemesi yoluyla seçilen 181 öğrenciye toplam 57 soruluk bir anket uygulanmıştır Ankette yer alan sorular öğrencilerin Kayseri, Türkiye ve İslam algısını ölçecek tarzda ve Türkçe olarak hazırlanmıştır. Anket uygulandıktan sonra elde edilen veriler bilgisayar ortamına aktarılarak analiz edilmiştir. Verilerin analizinde SPSS 21 for Windows (Statistical Package for Social Sciences) programı kullanılmıştır. 6. Bulgular 6.1. Kayseri Algısı Anketten elde edilen verilere göre öğrencilerin büyük bir bölümü Kayseri'de kendilerini rahat hissetmektedirler ve Kayseri'ye uyum sağlarken fazla zorlanmamışlardır. Kayseri halkı ile samimi ilişkiler içindedirler ve sahip oldukları farklılıklar nedeniyle Kayseri'de dışlandıklarını ya da ayrımcılığa uğradıklarını düşünmemektedirler. Öğrencilere göre Kayseri'nin en olumlu yanı ulaşım kolaylığı; en olumsuz yanı ise hayat pahalılığı ve hava kirliliğidir. Kayseri en çok ticaret alanında gelişme kaydetmiştir. Öğrencilerin gözünde Kayseri modern ve gelişmiş bir şehirdir. Netice itibari ile öğrencilerin büyük bir bölümü Kayseri hakkında olumlu izlenimlerle ülkelerine döneceklerdir.Kayseri'de Öğrenim Gören Yabancı Uyruklu Öğrencilerin Kayseri, Türkiye... 1027 Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 10/2 Winter 2015 6.2. Türkiye Algısı Benzer bulgular Türkiye algısı için de geçerlidir. Öğrenciler Türkiye'yi srasıyla İslam ülkesi, doğu-batı arasında köprü ve Avrupa ülkesi olarak görmektedir. Onlara göre Türkiye dünyada yeterince tanınmakta ve bilinmektedir. Öğrencilere göre bunun en büyük nedeni Osmanlı Devletidir. Türkiye sırasıyla Orta Asya, Avrupa, Balkanlar ve Ortadoğu'da etkin bir güce sahiptir. Öğrencilerin Türkiye'ye gelmeden önceki ülkemiz hakkındaki düşünceleri ile geldikten sonraki düşünceleri arasında değişiklik olmuştur. Bu değişiklik bir kısmı için olumlu iken diğer bir kısmı için de olumsuz yöndedir. Türkiye öğrenciler tarafından sırasıyla modern toplum, sanayi toplumu ve geleneksel toplum olarak tanımlanmaktadır. Öğrencilerin gözünde Türk insanı genellikle olumlu özelliklere sahiptir. Öğrenciler, Türkiye'de en çok yiyecek/içecek farklılıkları, Türkçe öğrenme, eğitim sistemine uyum ve giyim-kuşam farklılıkları bakımından zorlanmışlardır. Türkiye ile öğrencilerin kendi ülkeleri arasındaki farklılıklar; sırasıyla dini yaşamda, ekonomik yaşamda, sosyal yaşamda, siyasette ve hukukta mevcuttur. Öğrencilerin bir bölümü ilahiyat eğitimine ya da yükseköğrenimine Türkiye'de devam etmeyi istemektedir ve kendilerine imkan tanındığı takdirde Türkiye'ye yerleşmeyi düşünmektedirler. Öğrenciler ülkelerine döndükten sonra Türkiye hakkındaki izlenimleri genellikle olumlu olacaktır. 6.3. İslam Algısı Öğrencilerin mezhep ve görüş farklılıklarına ragmen İslam algısı konusunda da benzer sonuçlar elArticle TÜRKİYE'NİN İLK ULUSLARARASI ORTAÖĞRETİM KURUMU: MUSTAFA GERMİRLİ ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ(Mehmet Dursun Erdem, 2015) Göver, İbrahim Hakan; Yavuzer, Hasan; 0000-0002-1258-0124; AGÜ; Göver, İbrahim HakanBilim ve teknolojide yaşanan hızlı gelişmelerin önemli toplumsal değişimlere neden olduğu bir süreç yaşamaktayız. Özellikle iletişim, haberleşme ve ulaşım alanında kaydedilen ilerlemeler sayesinde insanlar ve toplumlar arasındaki kültürel ve fiziki mesafeler ortadan kalkmıştır. Adına küreselleşme ve uluslararasılaşma dediğimiz bu süreç, toplumsal birikim ve unsurların (bilgi, eğitim, teknoloji, sermaye, fikir, ticari ürün, emek vb) kökeninden/kaynağından bağımsız olarak tüm dünyada serbestçe dolaşmasına neden olmaktadır. Küreselleşen dünyada diğer her şey gibi eğitim faaliyeti de yerel ya da ulusal olmaktan çıkmış, binası, öğrencisi, öğretmeni ve ders müfredatıyla uluslararası bir nitelik kazanmıştır. Bu trende bağlı olarak, Ülkemizde sadece yabancı uyruklu öğrencilerin devam ettikleri orta öğretim kurumları açılmaya başlanmıştır. Bu okullardan biri de Kayseri İli Kocasinan İlçesinde bulunan "Uluslararası Mustafa Germirli Anadolu İmam Hatip Lisesi" dir. Araştırmamızın konusunu teşkil eden bu okul, MEB Din Öğretimi Genel Müdürlüğü'nün aldığı bir kararla 2006 yılından itibaren sadece yabancı uyruklu öğrencilere eğitim hizmeti vermeye başlamış ve böylece yabancı uyruklu öğrencilere lise düzeyinde eğitim veren Türkiye'deki ilk ve tek okul olmuştur. Eğitimde uluslararasılaşmanın yaygınlaşmasıyla birlikte, ülkemizde ortaöğretim düzeyinde faaliyet gösteren uluslararası eğitim kurumlarının sayılarının kısa bir süre içinde artacağı kaçınılmazdır. Bu tespitten hareketle, bu makalede alanında bir ilk olma özelliği taşıyan Uluslararası Mustafa Germirli Anadolu İmam Hatip Lisesinin önemine ve eğitim faaliyetlerine dikkat çekilmek istenmiştir.Article TOPLUMSAL İNŞACI YAKLAŞIM VE AVRUPA BÜTÜNLEŞMESİNİN AÇIKLANMASINA KATKILARI(ANKARA UNIV EUROPEAN UNION RESEARCH CENTRE, 2015) Büyüktanır, Derya; AGÜ, Yönetim Bilimleri Fakültesi, Ekonomi Bölümü; Büyüktanır, DeryaUluslararası ilişkiler disiplini içinde 1980’ler sonrasında ortaya çıkan toplumsal inşacı yaklaşım, bir önermeler topluluğu olarak günümüzde kendine önemli bir yer edinmiştir. İnşacılık, öznelerarası anlam, normlar, kurallar, kurumlar, söylem ve iletişimsel eylem gibi sosyal ontolojilere odaklanmakta ve bu nitelemelerin, epistomolojik konulara indirgenmesini engellemektedir. Bu yönleriyle inşacı yaklaşım, Avrupa Entegrasyonu üzerine yapılan araştırmalarda bir çıkış noktası oluşturmaktadır. Çünkü inşacı yaklaşım, Avrupa bütünleşmesinin şimdiki duruma nasıl ve neden geldiği gibi soruların cevaplanmasında, özneler arasındaki etkileşimin ve toplumsal etkilerin analizi büyük ölçüde yardımcı olmaktadır. Avrupa bütünleşmesini açıklayan bütünleşme kuramları yerine bu süreci, toplumsal inşacı yaklaşımla açıklamak, daha önce incelenmeyen birçok konunun rasyonel bakış açısından tamamen ayrılmadan ele alınmasını sağlamaktadır.Research Project Ekran uygulamaları için bulanıklı azaltıcı metal nanotel saydam elektrotlar(TUBİTAK, 2015) Çıtır, Murat; Şen, Ünal; Kılıç, Ahmet; Canlier, Ali; Ata, Ali; 0000-0002-5009-5197; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, Malzeme Bilimi ve Nanoteknoloji Mühendisliği Bölümü; Çıtır, Murat; Şen, Ünal; Kılıç, Ahmet; Canlier, Ali; Ata, AliGünümüzde kullanılmakta olan İndiyum Kalay Oksit (ITO) saydam elektrotnunun indiyum elementinin doğada az bulunması, malzemelerin ve prosesin pahalı olması, esnek ve dokunmatik ekranlarda ölümcül olabilecek mekanik kırılganlığının olması gibi özellikleri kullanımını sınırlamaktadır. ITO’nun yerine geçebilecek karbon nanotüp, grafen ve metal nanotel elektrotlar gibi gelecek vaat eden saydam iletken malzemeler çalışılmaktadır. Bunlar arasında metal nanoteller, ITO’nun sayılan dezavantajlarını gidermesine ek olarak optik ve elektriksel özelliklerinin en az ITO kadar iyi olmasından dolayı özellikle gelecek vaat etmektedir. Metal nanoteller çözelti sentezi yöntemiyle yüksek verimde üretilebilir ve çözeltiye dağıtılmış nanoteller spin-coating veya sprey yöntemiyle geniş subtratlara kolayca kaplanabilir. Bu devrim niteliğindeki teknoloji özellikle mekanik esneklik isteyen ürünlerde kullanılmak üzere ekran endüstrisine büyük etkisi olacaktır. Önerilen proje kapsamında, hedef geçirgenlik başına nanotel elektrotların iletkenliği iki yöntemle geliştirilmesi amaçlanmaktadır: 1) daha ince ve daha uzun nanoteller sentezleyip kesişim nokta (junction) sayısını azaltmak ve 2) nanoteller üzerindeki oksit tabakasını gidererek ve nanotelleri iletkenliği yüksek altın (veya inert metal) tabakasıyla kaplayarak junction direncini azaltmak. Böylece bu çalışmayla ekran uygulamaları için hedeflenen levha direncine daha az nanotel kullanılarak ulaşılacaktır. Bu durum toplam geçirgenliğin iyileşmesini ve bulanıklık seviyesinin düşmesini sağlayacaktır. Son çalışmalara göre bulanıklık seviyesi 8 ohm/sq levha direnç ve %80 diffusive geçirgenlikte %15 seviyesindedir. Bulanıklık seviyesinin yüksek olması güneş pilleri için bir avantaj iken, yüksek-teknolojik ve askeri uygulamalarda kullanılacak ekranlar için düşük bulanıklık (<5%) seviyesine ihtiyaç vardır. Önerilen projede nanotellerin enboy oranını küçülterek ve junction direncini azaltarak toplam bulanıklığın azaltılmasıyla bu teknolojinin ekranlar için uygun hale gelmesi amaçlanmaktadır.Article A Novel Natural Product, KL-21, Inhibits Proliferation and Induces Apoptosis in Chronic Lymphocytic Leukemia Cells(GALENOS YAYINCILIK, ERKAN MOR, MOLLA GURANI CAD 21-1, FINDIKZADE, ISTANBUL 34093, TURKEY, 2015) Gokbulut, Aysun Adan; Yasar, Mustafa; Baran, Yusuf; AGÜ, Yaşam ve Doğa Bilimleri Fakültesi, Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü;Objective: The aims of this study were to examine the cytotoxic and apoptotic effects of KL-21, a novel plant product (produced by Naturin Natural Products, Izmir, Turkey), on 232B4 chronic lymphocytic leukemia (CLL) cells and to determine the cytotoxic effects on healthy BEAS-2B human bronchial epithelial cells. Materials and Methods: The cytotoxic effect of KL-21 was determined by MTT cell proliferation assay. Changes in caspase-3 enzyme activity were measured using the caspase-3 colorimetric assay. Changes in mitochondrial membrane potential were determined using the JC-1 dye-based method. Annexin V-FITC/PI double staining was performed to measure the apoptotic cell population. Effects of KL-21 on cell cycle profiles of CLL cells were investigated by flow cytometry. Results: We detected time- and concentration-dependent increases in the cytotoxic effect of KL-21 on 232B4 CLL cells. However, we also showed that, especially at higher concentrations, KL-21 was less cytotoxic towards BEAS-2B healthy cells than towards CLL cells. Annexin-V/PI double staining results showed that the apoptotic cell population increased in 232B4 cells. Increasing concentrations of KL-21 increased caspase-3 enzyme activity and induced loss of mitochondrial membrane potential. KL-21 administration resulted in small increases in the percentage of the cells in the G0/G1 phase while it decreased the S phase cell population up to 1 mg/mL. At the highest concentration, most of the cells accumulated in the G0/G1 phase.Article Step by Step Design Procedure of a Distribution Static Synchronous Compensator (DSTATCOM)(ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ, 2015) Teke, Ahmet; Yoldaş, Yeliz; Latran, Mohammad Barghi; 0000-0002-9821-9339; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, Elektrik - Elektronik Mühendisliği Bölümü; Yoldaş, YelizDSTATCOM is one of the power conditioning devices that is used to mitigate power quality problems in distribution systems. The overall performance of the DSTATCOM is strictly related with the proper selection of power circuit configuration and controller algorithm. The power circuit of DSTATCOM consists of dc link capacitor, inverter and passive filter. The control circuit of DSTATCOM consists of reference signal extraction, DC link voltage control, AC voltage control and switching signal generation. Compensating current reference signal is generally derived from the measured quantities by the use of the Instantaneous Symmetrical Component Theory (ISCT) and dq theory based method. A proportional integral (PI) controller is generally used to maintain a constant voltage at the dc-link of a Voltage-Source Inverter (VSI). Furthermore, by connecting a delta connected inductor-capacitor-inductor (LCL) passive filter at inverter output, the high order harmonics generated by the DSTATCOM can be easily and effectively eliminated. This study presents the design procedures for power and control circuits of 300 kVA DSTATCOM in detail.Research Project Nanotanecikler İçeren Yüksek Miktarda Doğal Puzolan Katkılı Çimentolar: Özellikler, Hidratasyon ve Hamur İç Yapısı(TUBİTAK, 2015) Uzal, Burak; Korkanç, Mustafa; Karahan, Okan; 0000-0002-3810-7263; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, İnşaat Mühendisliği Bölümü; Uzal, BurakÇimento sektörü dünya genelinde atmosfere salınan CO2 gazının %7’sinden tek başına sorumludur. Çimento sektörü odaklı CO2 emisyonlarının azaltılabilmesinde en etkin yol, çimentolardaki mineral katkı kullanım oranının yükseltilebilmesidir. Bunun önündeki en büyük engel göreceli olarak yüksek miktarda mineral katkılı çimentoların geç priz süreleri, düşük dayanımları ve yüksek büzülme eğilimleridir. Son yıllarda nanoteknolojiye olan ilgi artışıyla beraber, nanotaneciklerin çimento sistemlerinde kullanımına yönelik çalışmalar dikkat çekmektedir. Bu projede yüksek miktarda doğal puzolan içeren çimentolara nanotanecik ilavesinin, farklı doğal puzolan tiplerine de bağlı olarak, bu çimentoların hidratasyonu, hamur iç yapısı ve özellikleri üzerindeki etkisi irdelenmiştir. Yirmi üç farklı doğal puzolanik malzemeden türlerini en iyi şekilde yansıtacak şekilde seçilen bir zeolit, bir pomza ve bir volkanik tüfün her birisi, ağırlıkça %50 oranında Portland çimentosuna ikame edilerek katkılı çimentolar hazırlanmıştır (toplam 20 farklı çimento kompozisyonu). Bu çimentolara %1 ve %2 oranlarında nanoCaCO3 ve nano-SiO2 tanecikleri ilave edilerek, çimentoların hidratasyonu, hamurların iç yapısı ve harç özellikleri incelenmiştir. Bu kapsamda izotermal kalorimetreyle hidratasyon kinetiği, taze hamurların vizkositesi, termal analizle sertleşmiş hamurların kalsiyum hidroksit ve bağlanmış su içerikleri, elektron mikroskobuyla iç yapı gözlemleri, harçların dayanımları ve büzülme (rötre) ölçümleri gerçekleştirilmiştir. Yapılan deneysel çalışmaların sonucunda nanotanecik ilavesinin, yüksek miktarda doğal puzolan içeren çimentoların başta hidratasyon kinetiği (reaksiyon hızı ve açığa çıkan hidratasyon ısısı) olmak üzere, iç yapısını mikro ve nano düzeyde modifiye ettiği tespit edilmiştir. Çimento harçlarında %19’a varan oranlarda basınç dayanımı artışları ile büzülmelerde belirgin düşüşler gözlenmiş ve bu durumun nanotanecik ilavesiyle hamur iç yapısının gözenek boyut dağılımında meydana gelen yoğunlaşmayla ilgili olduğu değerlendirilmiştir.Article Using Students' Performance to Improve Ontologies for Intelligent E-Learning System(EDAM, KISIKLI MH ALEMDAG CD YAN YOL SK, SBK IS MERKEZI NO 5, KAT 1 USKUDAR, ISTANBUL, 81190, TURKEY, 2015) Sanalan, Vehbi A.; Cakar, Mehmet Akif; Ozdemir, Esra Benli; Kaya, Sukru; Icoz, Kutay; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, Elektrik & Elektronik Mühendisliği Bölümü;Ontologies have often been recommended for E-learning systems, but few efforts have successfully incorporated student data to represent knowledge conceptualizations. Defining key concepts and their relations between each other establishes the backbone of our E-learning system. The system guides an individual student through his/her course by evaluating their progress and suggesting instructional material to review based upon their answers. Three main tasks are performed within this framework: building ontologies for the course, measuring a student's understanding level for the concepts, and making personal suggestions to create an individualized learning environment. This paper presents: the integration of ontologies, assisted with student data, together with an intelligent Recommendation Module for the development of an E-learning system; the comparison and correction adaption of ontology from students' mind maps; and the assessment of students' actual weaknesses in comparison to what Recommendation Module suggests. The sample of 127 students, five classrooms, was conveniently selected among seventh grade students of a demographically average school in a major city in Turkey. The students' achievement was assessed and the scores for different questions were investigated for associations with concepts made in the students' minds. The results provided significant correlations among scores, and a fit model for the concepts represented by questions. The student suggested model slightly differed from the ontology map from the experts. Based on the data-supported model, the Recommendation Module more accurately determined the students' learning deficiencies and suggested concepts to be reviewed.Research Project Proses Kontrol Sistemleri İçin Kayan Kipli Kontrol Geliştirilmesi Ve Fpga-Temelli Pratik Uygulanması(2016) Ablay, Günyaz; Eroğlu, Yakup; 0000-0003-2862-6761; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, Elektrik - Elektronik Mühendisliği Bölümü; Ablay, GünyazDayanıklı ve etkin proses kontrol sistemleri proseslerin çalışma güvenliğini ve güvenirliğini sağlamak için endüstride en çok istenen kontrol sistemleridir. Mevcut proses kontrol yaklaşımları büyük çoğunlukla PID kontrol ve ampirik proses modelleri temellidir. Böyle klasik yaklaşımlar proses dinamiğindeki nonlineerlikler, bozucular ve parametre değişikliklerinin varlığında dayanıklılık ve performans sorunlarına neden olabilmektedir. Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri?nde proses kontrol sistemlerinin üstesinden gelemediği anormal durumlar, yaklaşık 10 milyar dolarlık yıllık gelir kaybına neden olmaktadır. Bunun temel sebebi, klasik kontrol yaklaşımlarıyla kontrol sistemlerinin dayanıklılık sorunlarının çözülememesidir. Çünkü klasik metotlar dayanıklı olmayan yaklaşımlardır ve proseslerin iç dinamikleri ile ilgili bilgilerden yeterince faydalanamamaktadırlar. Ayrıca, kontrol yapılarındaki çok çeşitlilik ve oldukça genel akort metotlarının kullanılması proses kontrol sistemlerinin performansını düşürmektedir. Bu projede hem ayrıntılı durum-uzay modeli ile tanımlanan hem de indirgenmiş-mertebeli modeller (giriş?çıkış modelleri) ile tanımlanan prosesler için kayan kipli kontrol (KKK) metotları geliştirilmiştir. Geliştirilen KKK metotları endüstride oldukça yaygın bir şekilde kullanılan PID kontrolörler ile performans yönünden karşılaştırmalı olarak verilmiştir. Önerilen kontrol metotları, belirsizliklerin varlığında prosesin kararlılığını artırmakta ve optimuma yakın performans verebilmektedir. Geliştirilen metotların etkinliği nümerik simülasyonlar ve deneysel çalışmalar ile gösterilmiştir. Deneysel çalışmalarda DC servo sürücülü konveyör sistemi ve manyetik levitasyon sisteminin dayanıklı kontrolü yapıldı. Manyetik levitasyon teknolojisi temassız ve sürtünmesiz hareketi mümkün kıldığından özellikle yüksek hızlı trenler ve yüksek doğruluk ile çalışması gereken sistemlerde tercih edilir. Ancak sistemin doğal yapısı kararsızdır, nonlineer bir dinamiğe sahiptir ve zamanla değişen endüktans değerine sahiptir. Bu nedenle, bu projede kapsamında geliştirilen dayanıklı KKK metotları manyetik levitasyon sistemine uygulanmış ve oldukça iyi sonuçlar alındığı gösterilmiştir.Article A robust estimator-based optimal algebraic approach to steam generator feedwater control system(TUBITAK SCIENTIFIC & TECHNICAL RESEARCH COUNCIL TURKEY, ATATURK BULVARI NO 221, KAVAKLIDERE, ANKARA, 00000, TURKEY Categories / Classification, 2016) Ablay, Gunyaz; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, Elektrik & Elektronik Mühendisliği Bölümü; Ablay, GunyazFeedwater control systems are used to maintain the steam generator water level within prescribed narrow limits and to provide constant supply of steam during power demand variations. Current feedwater control systems are often found to be unsatisfactory during startup and low power operations. A robust nonlinear estimator-based optimal algebraic control is developed for feedwater control systems to solve the water level tracking problem during power demand variations. It is shown that the proposed control provides an optimal and robust water level tracking with a single automatic controller over the complete range of power operations in the presence of plant uncertainties and noisy measurements.Article Multiple positive solutions of nonlinear m-point dynamic equations for p-Laplacian on time scales(SCIENTIFIC TECHNICAL RESEARCH COUNCIL TURKEY-TUBITAK, ATATURK BULVARI NO 221, KAVAKLIDERE, TR-06100 ANKARA, TURKEY, 2016) Dogan, Abdulkadir; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, Mühendislik Bilimleri Bölümü; Dogan, AbdulkadirIn this paper, we study the existence of positive solutions of a nonlinear m-point p-Laplacian dynamic equation (phi(p) (x(Delta)(t)))(del) w(t)f (t,x(t), x(Delta)(t)) = 0, t(1) < m-1 X(ti) - B-0 (Sigma m-1 i=2 a(i)x(Delta)(t(i))) = 0, x(Delta) (tm) = 0, or x(Delta)(t(1)) - 0, x(t(m)) + B-1(Sigma m-1 i=2 b(i)s(Delta)(t(i))) -0, where phi(p)(s) =vertical bar s vertical bar(P-2) s, p > 1. Sufficient conditions for the existence of at least three positive solutions of the problem are obtained by using a fixed point theorem. The interesting point is the nonlinear term f is involved with the first order derivative explicitly. As an application, an example is given to illustrate the result.Research Project Manyetik Parçacıkların Kullanıldığı Biyosensörlerde Mikro/Nano Demir Parçacıklar Kullanarak İşaret Arttırma Ve Hassasiyeti Geliştirme(TUBİTAK, 2016) İçöz, Kutay; 0000-0002-0947-6166; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, Elektrik - Elektronik Mühendisliği Bölümü; İçöz, KutayBu projenin amacı öncelikle kameralar ile görüntü kayıt etme esasına dayalı veya lazer ile kırınım tabanlı ölçme sistemlerinde uygulanabilecek mikro/nano demir parçacıklar yardımıyla manyetik parçacıklardan elde edilecek sinyallerin kuvvetlendirilmesidir. Biyomoleküller ve mikro/nano parçacıklar kullanarak hedef molekülden elde edilecek isareti kuvvetlendirme çesitli metotlarla gerçeklestirilmektedir. Halihazırdaki bu teknikler biyomoleküllerin etkilesimi esasına dayanmakta olup pahalı olma, sıcaklık ve pH degerlerine baglı olma gibi bazı dezavantajları bulunmaktadır. Bu projede amaç bahsedilen dezavantajlara sahip olmayan ferromanyetik/paramanyetik parçacıkları ve demir mikro/nano parçacıkları beraber kullanarak yeni bir isaret kuvvetlendirme teknigi gelistirmektir. Ferromanyetik/paramanyetik parçacıklar hedefi yakalama, ayrıstırma ve hareket ettirmek için kullanılacakken üzerlerine uygulanan manyetik alan nedeni ile manyetik hale gelirler. Ortama eklenecek demir parçacıkları ferromanyetik/paramanyetik parçacıklara manyetik olarak baglanarak ve onlardan elde edilecek kütle ölçümü, görüntü kaydı gibi ölçüm metotlarında hedef molekülden elde edilen isareti kuvvetlendirerek hassasiyeti arttırmıstır. Yapılan ölçümler ile hedefi yakalamıs tek bir manyetik parçacık için minimum 3 kat maksimum 60 kat isaret artırımının mümkün oldugu gösterilmistir.