Diğer
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.12573/1338
Browse
Recent Submissions
Article YÖNETİCİLERİN KİŞİLİK ÖZELLİKLERİ VE DUYGUSAL ZEKÂLARI İLE YÖNETİM BİLİŞİM SİSTEMLERİ KULLANIMLARI ARASINDAKİ ETKİLEŞİMİN TESPİTİNE YÖNELİK BİR ARAŞTIRMA(Kenan ÇELİK, 2014) Yalçın, İbrahim; Şeker, Mustafa; 0000-0002-6397-0579; AGÜ; Şeker, Mustafa; 01. Abdullah Gül UniversityBilgi ve bilgiyi yönetmek, günümüz iş dünyasının en önemli stratejik araçları haline gelmiştir. Bu kaynakları/güçleri üretme ve yönetmede etkili bir araç olan bilişim sistemleri, işletme kaynaklarının "etkililiği" ve "etkinliği" artırmaya yönelik olup, işletmelerin değişime uyum kapasitelerini artırmakla birlikte, var olan kurumsal refah düzeyini daha yukarıya taşıyan bir güç olma özelliğindedir. Çalışma ile İstanbul Sanayi Odası (İSO) verilerine göre Türkiye'de 2008-2012 yılları arasında ilk 500'e giren Kayseri firmalarındaki üst ve orta düzey yöneticilerin kişilik özellikleri ve duygusal zekâ ile yönetim bilişim sistemleri kullanımı arasındaki ilişkiler araştırılmıştır. Korelasyon analizi sonucunda, yönetim bilişim sistemleri kullanım düzeyi ve kişilik özellikleri arasında 0,475** pozitif, çift yönlü ve anlamlı bir ilişki; duygusal zekâ ile yönetim bilişim sistemleri kullanımı arasında ise 0,381** düzeyinde pozitif, çift yönlü ve anlamlı bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. Regresyon analizi sonucunda ise, kişilik özellikleri ve duygusal zekânın yönetim bilişim sistemleri kullanımı üzerinde etkisi olduğu (R2 =,248) ortaya konulmuştur.Article TÜRKİYE'NİN İLK ULUSLARARASI ORTAÖĞRETİM KURUMU: MUSTAFA GERMİRLİ ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ(Mehmet Dursun Erdem, 2015) Göver, İbrahim Hakan; Yavuzer, Hasan; 0000-0002-1258-0124; AGÜ; Göver, İbrahim Hakan; 01. Abdullah Gül University; 06. İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi; 06.01. Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkilerBilim ve teknolojide yaşanan hızlı gelişmelerin önemli toplumsal değişimlere neden olduğu bir süreç yaşamaktayız. Özellikle iletişim, haberleşme ve ulaşım alanında kaydedilen ilerlemeler sayesinde insanlar ve toplumlar arasındaki kültürel ve fiziki mesafeler ortadan kalkmıştır. Adına küreselleşme ve uluslararasılaşma dediğimiz bu süreç, toplumsal birikim ve unsurların (bilgi, eğitim, teknoloji, sermaye, fikir, ticari ürün, emek vb) kökeninden/kaynağından bağımsız olarak tüm dünyada serbestçe dolaşmasına neden olmaktadır. Küreselleşen dünyada diğer her şey gibi eğitim faaliyeti de yerel ya da ulusal olmaktan çıkmış, binası, öğrencisi, öğretmeni ve ders müfredatıyla uluslararası bir nitelik kazanmıştır. Bu trende bağlı olarak, Ülkemizde sadece yabancı uyruklu öğrencilerin devam ettikleri orta öğretim kurumları açılmaya başlanmıştır. Bu okullardan biri de Kayseri İli Kocasinan İlçesinde bulunan "Uluslararası Mustafa Germirli Anadolu İmam Hatip Lisesi" dir. Araştırmamızın konusunu teşkil eden bu okul, MEB Din Öğretimi Genel Müdürlüğü'nün aldığı bir kararla 2006 yılından itibaren sadece yabancı uyruklu öğrencilere eğitim hizmeti vermeye başlamış ve böylece yabancı uyruklu öğrencilere lise düzeyinde eğitim veren Türkiye'deki ilk ve tek okul olmuştur. Eğitimde uluslararasılaşmanın yaygınlaşmasıyla birlikte, ülkemizde ortaöğretim düzeyinde faaliyet gösteren uluslararası eğitim kurumlarının sayılarının kısa bir süre içinde artacağı kaçınılmazdır. Bu tespitten hareketle, bu makalede alanında bir ilk olma özelliği taşıyan Uluslararası Mustafa Germirli Anadolu İmam Hatip Lisesinin önemine ve eğitim faaliyetlerine dikkat çekilmek istenmiştir.Article Türk Kahvesi Tüketilen Mekânların Seçimini Etkileyen Faktörlerin Belirlenmesi: Nevşehir Örneği(Muş Alparslan Üniversitesi, 2019) Çizmeci, Bülent; Acar, Neşe; Çakırbaş, Ali; 0000-0002-7722-6003; 0000-0002-2217-5392; 0000-0002-9830-1463; AGÜ; Çizmeci, Bülent; 01. Abdullah Gül UniversityDünyanın pek çok yerinde üretilen ve farklı biçimlerde sunulan kahvenin kültür hayatımızın_x000D_ zenginleşmesinde de önemli katkıları olduğu görülmektedir. İşletmelerin rakiplerine göre farklılığını_x000D_ gösterebilmek için kahvenin sunulduğu mekânlarda önemli rol oynamaktadır. Çalışmada Türk_x000D_ kahvesinin gelişim süreci anlatılmış ve Nevşehir örneğinde Türk kahvesi tüketilen mekânların_x000D_ seçimini etkileyen faktörlerin belirlenmesi, Türk kahvesi tüketim amacı ve tüketim alışkanlıkları_x000D_ tespit edilmeye çalışılmıştır. Araştırma, Türk kahvesi tüketen 409 kişi üzerinde anket tekniği_x000D_ kullanılarak yapılmıştır. Belirlenen beş faktörün algılanma düzeylerinin demografik değişkenlere_x000D_ göre farklılık gösterip göstermediğini test etmek için yapılan tek yönlü varyans (MANOVA) analizi_x000D_ sonucu tüketicilerin eğitim durumu, meslek ve gelirleri itibariyle farklılıklar bulunmuştur. Yapılan_x000D_ t-Testi sonucunda ise tüketicilerin cinsiyetleri itibariyle hizmet düzeyi ve fiziki ortam olarak_x000D_ adlandırılan faktörlerin algılanmasında, medeni duruma göre ise fiziki ortam adlı faktörün_x000D_ algılanmasında farklılık bulunmuştur.Article Şili Sosyalist Deneyiminin (1970-1973) Ekonomi- Politiğinin Tarih Yazını Üzerine(Mülkiyeliler Birliği Genel Merkezi, 2018) Balkılıç, Özgür; 0000-0001-6929-2548; AGÜ; Balkılıç, Özgür; 01. Abdullah Gül University; 06. İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi; 06.03. SosyolojiToplumsal mücadelelerin 20.yüzyıl boyunca hiç hız kesmeden ilerlediği Latin Amerikakıtasında, Şili’de Salvador Allende ve Unidad Popular iktidarı dönemi kuşkusuz özelbir önemi hak eder. Zira bu dönem, dünya tarihinde ilk defa seçimle iş başına gelmişbir hükümetin bir toplumsal düzen olarak sosyalizme barışçı ve aşamalı bir şekildegeçme çabasına tanıklık etmiştir. Gerçekten de, Allende hükümeti sosyalizme geçişiçin özellikle iktisadi düzeyde kapsamlı reformlar uygulamış ve bu reformların Şilitoplumunu sosyalizme doğru yönelteceğini savunmuştur. Ancak, bu reformlar özellikleorta sınıfların hükümete ve sosyalist iktidara kendiliğinden desteğini sağlamadığıgibi, hükümetin bir askeri darbeyle yıkılmasını da engelleyememiştir. 1970’li yıllarıntoplumsal mücadelelerinin önemli ve özgün bir deneyimi olan Allende döneminianlamak için bu dönemin ekonomi politikalarına ve toplumsal mücadelelerin bupolitikalar etrafında nasıl şekillendiğine dair geniş bir tarih yazımı gelişmiştir. Bu makaleAllende döneminin söz konusu ekonomik politikalarının bir incelemesinden ziyade,söz konusu tarih yazınının nasıl şekillendiğini anlama çabasıdır. Bu anlamda makalesöz konusu eserleri incelerken bu eserlerin dayandıkları teorik modellerin incelemenesneleriyle ilişkisine odaklanacaktır. Zira, makale böylesi çalışmaların önemi veiddiasının beslendikleri teorik modellerin bir sağlamasından ziyade, tarihsel gerçekliğifarklı boyutlarıyla sunabilme yetilerinden kaynaklanması gerektiğini iddia etmektedir.Bu varsayıma dayanarak, makale Şili sosyalizminin tarih yazımını jeopolitik düzey,devlet düzeyi ve toplumsal hareketler düzeyi olmak üzere üç düzeyde inceleyecektir.Jeopolitik düzeyde Amerika Birleşik Devletleri’nin sosyalist iktidar ve darbe sürecindekirolüne odaklanan çalışmalar ele alınacaktır. İkinci düzeyde sosyalist iktidarın siyasi,toplumsal ve iktisadi politikalarını inceleyen çalışmalar incelenecektir. Üçüncü olarak isetoplumsal hareketler ile sosyalist hükümet arasındaki ilişkileri analiz eden çalışmalaraodaklanılacaktır.Article SÖZLÜ KÜLTÜRÜN ELEKTRONİK KÜLTÜRE TAŞINMASI: “DEDE KORKUT HİKÂYELERİ ÜZERİNE BİR İNCELEME”(Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Yazarları Derneği, 2021) Akgül, Mahmut; Şimşek, Mehmet; 0000-0001-5750-3766; AGÜ; Akgül, Mahmut; Şimşek, Mehmet; 01. Abdullah Gül UniversityMağara duvarlarına çizilen resimlerle başlayan dünya kültür hayatı yüzyıllar içerisinde çok farklı şekillere evrilmiş, milenyum çağı olarak adlandırılan iki binli yıllarla beraber insanoğlu kendini kültürel anlamda daha değişik araçlarla ifade etme yoluna gitmiştir. Avcı ve toplayıcı toplumdan tarım toplumuna geçen insanlar diğer halklarla daha fazla etkileşim içerisine girerek sözü daha fazla kullanmaya başlamıştır. Artan ticari ilişkiler neticesinde çeşitli medeniyetlerin etkisiyle önce harfler daha sonra da alfabe icat edilmiş, yazının dünya insanlık tarihine girmesiyle de sözlü ürünler kitaplarda ve diğer yazılı ürünlerde yer almaya başlamıştır. Yazıya aktarılan sözlü ürünler matbaa sayesinde kalıcılığını artırırken söyleyişten ve söyleyen kişinin farklılığından ileri gelen değişiklikler de daha az yaşanır olmuştur. Gelişen teknoloji sayesinde sonraki yıllarda radyo, sinema, televizyon gibi çok farklı araçları icat eden insanoğlu bu defa da sözlü ve yazılı ürünleri bu teknolojik araçlara aktarmaya başlamıştır. Ortaya çıktıklarında sözün ve yazının büyüleyici etkisiyle nesilden nesile aktarılan sözlü ve yazılı ürünler, televizyon teknolojisinin her geçen gün gelişmesiyle birlikte; filmlerde, animasyonlarda ve çizgi filmlerde yeniden yaratılmış, orijinal hallerine sadık kalma çabasıyla senaryolaştırılarak bütün bir toplumun özellikle de çocukların beğenisine sunulmuştur. Her ne kadar bu kültür ürünleri ilk hallerine sadık kalacak şekilde başka bir kültür türüne aktarılmaya çalışılsa da bazı dış faktörler bu çabaları yetersiz kılmaktadır. Özellikle bir eserin yazılı hali elektronik ortama aktarılmaya çalışıldığında teknolojik veya insan kaynaklı bazı dış faktörler bu iki kültür türü arasındaki aktarımları farklılaştırmakta ve eserin özgün halinde değişiklikler meydana gelebilmektedir. Bu gerçeklikten hareketle kaleme alınan çalışmada kültürel ürünlerde aktarımdan kaynaklı farklılıkların ortaya konması amaçlanmaktadır. Araştırmaya “Aruz Koca Oğlu Basat ile Tepegöz” adlı destansı hikâye ile TRT Çocuk kanalında yayınlanan “Dede Korkut Hikâyeleri Çizgi Filmi” konu edilmiştir. Vladimir Propp’un geliştirmiş olduğu yapısal çözümleme yönteminden yararlanılan araştırmada sözlü kültürden yazılı kültüre; yazılı kültürden de elektronik kültüre aktarılan Dede Korkut Hikâyeleri’nin; içerik, yapı, olay örgüsü ve karakter gibi öğelerinde aktarımdan kaynaklanan birtakım değişikliklerin olduğu sonucuna varılmıştır.Article Overcoming the Obstacles of Peace Education through Wellbeing Practices(Adıyaman Üniversitesi, 2021) Bengü, Elif; Bilgin, Gülistan Gursel; 0000-0001-9817-7207; AGÜ; Bengü, Elif; 01. Abdullah Gül University; 10. RektörlükA growing body of literature reports structural, cultural, social, and political barriers making_x000D_ it challenging and stressful to integrate peace education in teacher education and in-service_x000D_ teacher education programs. To support peace educators in achieving what they stand for, this_x000D_ study proposes integrating wellbeing practices and approaches into the curricula. Drawing_x000D_ from the fields of peace education, educational leadership and policy studies and higher_x000D_ education, this study examines wellbeing as a potentially promising scholarly field to support_x000D_ peace education scholarship. For happiness and life satisfaction, wellbeing links a person's_x000D_ physical, mental, emotional and social health factors not just to internal factors such as_x000D_ optimism, resilience and self-esteem but also external factors such as income, satisfaction at_x000D_ work and social networks. In order to explore the ways wellbeing can contribute to peace_x000D_ education, we first expand on peace education as a controversial and challenging practice_x000D_ especially for practitioners in the field. Next, we discuss wellbeing practices as they relate to_x000D_ educational settings. Finally, we discuss that peace educators can be supported by wellbeing_x000D_ practices to overcome the degrading and demotivating effects of their practices.Article KAYSERİ’DE ÖĞRENİM GÖREN YABANCI UYRUKLU ÖĞRENCİLERİN KAYSERİ, TÜRKİYE VE İSLAM ALGISI*(Mehmet Dursun Erdem, 2015) Göver, İbrahim Hakan; 0000-0002-1258-0124; AGÜ; Göver, İbrahim Hakan; 01. Abdullah Gül University; 06. İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi; 06.01. Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler1. Giriş Bilgi arayışı ve bilgiye ulaşma çabası insanoğlu için evrensel bir çabadır. Eskiden ulaşım ve iletişim araçlarının yetersizliği ile sınırlı olan ve bölgesel/ulusal düzeyde kalan bilgi arayışı, günümüz dünyasındaki teknolojik gelişmelerle küresel bir nitelik kazanmıştır. Artık insanlar, fiziki sınırların ortadan kalktığı bir dünyada, bilgiyi daha iyi şartlarda ve yeterliliklerde sunan eğitim kurumlarından elde etmek istemektedirler. Bilgiye olan talep ve bilgiye verilen değer günümüzde o kadar çok artmıştır ki artık "Bilgi Toplumu" adı verilen yeni bir toplum tipinden bile bahsedilmektedir. Toplumsal yapıdaki bu değişime bağlı olarak özellikle hareketliliğinde belirgin bir artış gözlemlenmektedir. Bu artış, ülkeler arasında büyük bir rekabete ve önemli strateji değişikliklere neden olmuştur. Türkiye'nin eğitim alanında yaşanan bu rekabetin dışında kalması düşünülemez. Ülkemiz jeo-stratejik konumunun sağladığı avantajı iyi değerlendirmek ve eğitim politikalarını yeniden gözden geçirmek durumundadır. Zira uluslararası öğrenciler okudukları ülkelere pek çok alanda önemli fırsatlar sunmaktadırlar. Okudukları süre boyunca yaptıkları harcamalarla ülke ekonomisine olan katkıları, farklılıklarından dolayı kültürlerarası diyalog ve hoşgörüyü artırmaları ve mezuniyetleri sonrası okudukları ülkeye duydukları sempati ve duygusal bağ ile o ülkenin gönüllü birer elçisi olmaları bu fırsatlardan sadece birkaçıdır. Bununla birlikte yabancı öğrencileri cezbetmek için öncelikle uluslararası arenada olumlu bir ülke imajına sahip olmak gerekir. Bu bağlamda değerlendirildiğinde, çeşitli ülkelerden gelerek Türkiye'de okuyan öğrencilerin algılarının araştırılması ve karar mekanizmasında bulunan kişilere geri besleme sağlanması hayati bir önem arz etmektedir. 2. Araştırmanın Konusu Bu çalışmada farklı ülkelerden gelerek Uluslararası Mustafa Germirli Anadolu İmam Hatip Lisesinde öğrenim gören yabancı uyruklu öğrencilerin öğrenim gördükleri şehir (Kayseri), öğrenim gördükleri ülke (Türkiye) ve İslam dini hakkındaki algıları konu edilmiştir. 3. Araştırmanın Amacı Çalışmanın amacı, yabancı uyruklu öğrencilerin Kayseri, Türkiye ve İslam algısını tespit ederek karar merciindeki kişilere öğrenci memnuniyetini artırıcı ve ülke imajını güçlendirici geri besleme sağlamaktır. 4. Araştırmanın Önemi Yabancı uyruklu öğrencilerin algılarının öğrenilmesi ülkemizin dış imajı açısından stratejik bir önem arz etmektedir. Konunun bu öneminden dolayı ülkemizdeki yabancı uyruklu öğrenciler ile ilgili pek çok bilimsel çalışma yapılmıştır. Ancak bu çalışmalarda, ağırlıklı olarak, yükseköğretime devam eden öğrencilerin Türk Eğitim Sistemine uyumları ve Türkçe'yi öğrenmede karşılaştıkları zorluklar araştırılmış ve çalışma grubu olarak da genellikle Türki Cumhuriyetlerinden gelen öğrenciler seçilmiştir. Bizim çalışmamız ise, ortaöğretime devam eden yabancı uyruklu öğrencilerin algılarını konu edinmiştir ve çalışma grubumuzu sadece Türkî Cumhuriyetlerden değil diğer ülkelerden gelen öğrenciler oluşturmaktadır. 5. Araştırmanın Yöntemi Araştırmada ağırlıklı olarak anket çalışmasına yer verilmiş ve bu kapsamda, 388 kişilik erkek öğrenci grubundan kota örneklemesi yoluyla seçilen 181 öğrenciye toplam 57 soruluk bir anket uygulanmıştır Ankette yer alan sorular öğrencilerin Kayseri, Türkiye ve İslam algısını ölçecek tarzda ve Türkçe olarak hazırlanmıştır. Anket uygulandıktan sonra elde edilen veriler bilgisayar ortamına aktarılarak analiz edilmiştir. Verilerin analizinde SPSS 21 for Windows (Statistical Package for Social Sciences) programı kullanılmıştır. 6. Bulgular 6.1. Kayseri Algısı Anketten elde edilen verilere göre öğrencilerin büyük bir bölümü Kayseri'de kendilerini rahat hissetmektedirler ve Kayseri'ye uyum sağlarken fazla zorlanmamışlardır. Kayseri halkı ile samimi ilişkiler içindedirler ve sahip oldukları farklılıklar nedeniyle Kayseri'de dışlandıklarını ya da ayrımcılığa uğradıklarını düşünmemektedirler. Öğrencilere göre Kayseri'nin en olumlu yanı ulaşım kolaylığı; en olumsuz yanı ise hayat pahalılığı ve hava kirliliğidir. Kayseri en çok ticaret alanında gelişme kaydetmiştir. Öğrencilerin gözünde Kayseri modern ve gelişmiş bir şehirdir. Netice itibari ile öğrencilerin büyük bir bölümü Kayseri hakkında olumlu izlenimlerle ülkelerine döneceklerdir.Kayseri'de Öğrenim Gören Yabancı Uyruklu Öğrencilerin Kayseri, Türkiye... 1027 Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 10/2 Winter 2015 6.2. Türkiye Algısı Benzer bulgular Türkiye algısı için de geçerlidir. Öğrenciler Türkiye'yi srasıyla İslam ülkesi, doğu-batı arasında köprü ve Avrupa ülkesi olarak görmektedir. Onlara göre Türkiye dünyada yeterince tanınmakta ve bilinmektedir. Öğrencilere göre bunun en büyük nedeni Osmanlı Devletidir. Türkiye sırasıyla Orta Asya, Avrupa, Balkanlar ve Ortadoğu'da etkin bir güce sahiptir. Öğrencilerin Türkiye'ye gelmeden önceki ülkemiz hakkındaki düşünceleri ile geldikten sonraki düşünceleri arasında değişiklik olmuştur. Bu değişiklik bir kısmı için olumlu iken diğer bir kısmı için de olumsuz yöndedir. Türkiye öğrenciler tarafından sırasıyla modern toplum, sanayi toplumu ve geleneksel toplum olarak tanımlanmaktadır. Öğrencilerin gözünde Türk insanı genellikle olumlu özelliklere sahiptir. Öğrenciler, Türkiye'de en çok yiyecek/içecek farklılıkları, Türkçe öğrenme, eğitim sistemine uyum ve giyim-kuşam farklılıkları bakımından zorlanmışlardır. Türkiye ile öğrencilerin kendi ülkeleri arasındaki farklılıklar; sırasıyla dini yaşamda, ekonomik yaşamda, sosyal yaşamda, siyasette ve hukukta mevcuttur. Öğrencilerin bir bölümü ilahiyat eğitimine ya da yükseköğrenimine Türkiye'de devam etmeyi istemektedir ve kendilerine imkan tanındığı takdirde Türkiye'ye yerleşmeyi düşünmektedirler. Öğrenciler ülkelerine döndükten sonra Türkiye hakkındaki izlenimleri genellikle olumlu olacaktır. 6.3. İslam Algısı Öğrencilerin mezhep ve görüş farklılıklarına ragmen İslam algısı konusunda da benzer sonuçlar elArticle Historicisizing World System Theory: Sugar and Coffee in Caribbean and in Chiapas(Gaziantep Üniv. Sosyal Bilimler Enst., 2018) Balkılıç, Özgür; 0000-0001-6929-2548; AGÜ; Balkılıç, Özgür; 01. Abdullah Gül University; 06. İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi; 06.03. SosyolojiThe world system theory has been developed during the 1960s and 1970s in order to explain the economic, political and cultural relationship between developed, developing and underdeveloped countries. The main assumption of this theory is that economic and political dynamics which have progressed from the late 16th century towards contemporary ages resulted in unequal and dependent relations between these countries. Consequently, while an advanced economy and consolidated democratic-political institutions emerged in the developed countries, the developing and underdeveloped countries whose natural resources and economic assets are being exploited by the core countries are subjected to a backward economy and politically unstable systems. However, the world system theory has not gone unchallenged; on the contrary, a considerable amount of social scientists accused it of being overwhelmingly functionalist. The main weaknesses of this theory are that it ignores the local Dynamics and it, related with the first point, reduces the lower classes to the passive recipients of historical transformations. In order to fulfill these gaps in the theory, several scholars, in an attempt to explain the expansion of capitalism in non-Western regions, focus on the local dynamics of commodity chains and labor processes in these localities. Following this criticism, this paper argues that the historical development of sugar and coffee production, both of which are the most important commodities of the world trade from the early 16th century cannot be explained ignoring the local dynamics and that the local aspect of labor strategies which are designed to keep the potential producers in the land and production process must be analyzed as an important factor in the historical development of the production of these two commodities. In doing so, the article will analyze the development of labor processes and strategies in sugar and coffee production in Caribbean in the 16th and 17th centuries and Mexico-Chiapas in the 19th century, respectively.Article Citation - WoS: 12Citation - Scopus: 12Comparison of Photocatalytic and Adsorption Properties of ZnS@ZnO, CdS@ZnO, and PbS@ZnO Nanocomposites to Select the Best Material for the Bifunctional Removal of Methylene Blue(Amer Chemical Soc, 2025) Bayram, Umit; Ozer, Cigdem; Yilmaz, Erkan; 0000-0001-8760-8024; 0000-0001-8962-3199; AGÜ; Bayram, Umit; 01. Abdullah Gül University; 10. RektörlükIn this study, photocatalytic- and adsorption-based removal processes were conducted, which are frequently preferred in wastewater treatment due to their ease of control and high removal efficiency. An innovative method aimed at wastewater treatment was developed by combining the advantages of these two distinct approaches within the same material. The study synthesized ZnO, ZnS, CdS, PbS, and their composite structures (ZnS@ZnO, CdS@ZnO, and PbS@ZnO) using a hydrothermal synthesis method. Characterization of the samples was performed through field emission-scanning electron microscopy (FE-SEM), FE-SEM-energy dispersive X-ray (FE-SEM-EDX), X-ray diffraction (XRD), Raman spectroscopy, and Fourier-transform infrared spectroscopy (FTIR) measurement. Additionally, the optical properties of all samples (absorption spectra and band gap) were investigated by using absorbance measurements obtained from ultraviolet (UV)-visible absorption spectroscopy. Although ZnO nanoparticles are among the materials with high photocatalytic properties (exhibiting a photodegradation efficiency of 95.8% in a short duration of 90 min), their adsorption properties are low. Therefore, with the aim of enhancing both the low adsorption values and the photocatalytic properties of pure metal sulfides (ZnS, CdS, PbS), nanocomposites ZnS@ZnO, CdS@ZnO, and PbS@ZnO with different morphologies were synthesized, and their photocatalytic and adsorption-based removal performances on methylene blue (MB) dye were investigated. FE-SEM images indicated that ZnS nanoparticles exhibit a spherical morphology, CdS nanoparticles have a flower-like morphology, and PbS nanoparticles display a dendritic-like structure. The results obtained from experimental studies demonstrated that the highest efficiency in both photocatalytic- and adsorption-based removal was achieved with the ZnS@ZnO nanocomposite. The degradation rates of MB were found to be 95.3, 90.5, and 89.4% for the heterojunction composites ZnS@ZnO, CdS@ZnO, and PbS@ZnO, respectively, over a time range of 0-480 min. The optimal amount of photocatalyst that could effectively degrade MB was determined to be 100 mg, and the reusability studies revealed that the ability of the ZnS@ZnO semiconductor heterojunction photocatalyst to decompose MB into simpler molecules was limited after the fourth cycle. The adsorption-based removal rates were 96.0, 30.5, and 19.4% for the heterojunction composites ZnS@ZnO, CdS@ZnO, and PbS@ZnO, respectively. Finally, parameters influencing the adsorption-based removal of MB, such as pH, mass, and contact time, were examined, indicating that the adsorption capacity of ZnS@ZnO remained unchanged after reaching a value of 40 mgg-1.Book YENİ YÜZYILDA TÜRK DIŞ POLİTİKASININ UFUKLARI(T.C. DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI YAYINLARI, 2007) Gül, Abdullah; AGÜ; Gül, Abdullah; 01. Abdullah Gül UniversityTürkiye, uluslararası sistem içinde herhangi bir ülke değildir. Tek bir coğrafi bölgeyle tanımlanamayan, kıtaların ve havzaların kesişme noktasını oluşturan jeostratejik konumumuz, Osmanlı mirasımız, Doğu'yla Batı'yı meczeden sosyo-kültürel yapımız ve transatlantik ittifak içindeki özel konumumuz nedeniyle, ulusal çıkarlarımız çok farklı coğrafyalara ve alanlara yayılmış durumdadır. Türkiye'nin bölgesine ve uluslararası sisteme dar kalıplar tanımlanmış güvenlik çıkarları açısından bakan değil, çıkarlarını daha geniş bir çerçevede, uluslararası ve bölgesel işbirliği çerçevesinde tanımlayan bir ülke olarak 21. yüzyıla damgasını vurmasını hedefliyoruz. Statükocu, tepkisel, ve agresif değil, uzlaşma kültürüne açık ve çevresinde olumlu değişiklikleri teşvik eden bir politikayla çıkarlarımızı daha iyi savunabileceğimizi düşünüyoruz. Artık ''çevremiz hasımlarla çevrili'' varsayımına dayanan çatışma psikolojisinden çıkarak, ''çevremizle işbirliği ve diyalog ortamının kurucu aktörü'' rolünü benimsemek zorundayız. Büyük ülke ideali, ancak böyle bir özgüvenle gerçekleştirilebilir.Article Citation - WoS: 3Citation - Scopus: 10Raising Awareness of Sustainable Development Goals in Higher Education Institutions(Turkish Educational Admin Research & Development Assoc, 2024) Suklun, Harika; Bengu, Elif; 0000-0003-1016-268X; 0000-0001-9817-7207; AGÜ; Bengu, Elif; 01. Abdullah Gül University; 10. RektörlükHigher education institutions play a crucial role in advancing sustainable development goals. They bear the responsibility of informing and encouraging all stakeholders, including faculty members, students, and industry partners, to collaborate towards achieving these goals. While many universities are integrating Sustainable Development Goals into their operations and educational programs, there is an increasing need to establish collaborative platforms with private sectors and nongovernmental organizations to further champion this agenda. Educating the future workforce is a key responsibility of these institutions, and they should actively raise students' awareness of these goals, enabling them to develop competencies related to sustainability. This study aims to explore how higher education institutions can effectively raise awareness of sustainable development goals. In addition, the research contributes to the literature by presenting a curriculum designed in a Turkish higher education institution to foster awareness of sustainable development goals. The findings hold the potential to significantly enrich existing literature on awarenessraising practices and the promotion of sustainability strategies, extending beyond higher education institutions to organizations at large.Book Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Demokrasi ve Hukuk Yolunda Meclis Konuşmaları(Cumhurbaşkanlığı Yayınları, 2014) Gül, Abdullah; AGÜ; Gü, Abdullah; 01. Abdullah Gül UniversityBook Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Türkiye’yi ve Dünyayı Yeniden Düşünmek Vizyon Konuşmaları(Cumhurbaşkanlığı Yayınları, 2014) Gül, Abdullah; AGÜ; Gül, Abdullah; 01. Abdullah Gül UniversityBook Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Global Perspektif Yurtdışı Basın Mülakatları(Cumhurbaşkanlığı Yayınları, 2014) Gül, Abdullah; AGÜ; Gül, Abdullah; 01. Abdullah Gül UniversityBook Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Diplomaside Erdemli Güç Dış Politika Konuşmaları(Cumhurbaşkanlığı Yayınları, 2014) Gül, Abdullah; AGÜ; Gül, Abdullah; 01. Abdullah Gül UniversityBook Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Gelecek Yakın Üniversite Konuşmaları(Cumhurbaşkanlığı Yayınları, 2014) Gül, Abdullah; AGÜ; Gül, Abdullah; 01. Abdullah Gül UniversityArticle Citation - WoS: 1Citation - Scopus: 1Exploring Transdisciplinary Interaction in Higher Education: Urbanism Through Informal Learning Environment(Emerald Group Publishing Ltd, 2025) Kesim, Berk; Bengu, Elif; 0000-0001-8772-4084; 0000-0001-9817-7207; AGÜ; Bengu, Elif; 01. Abdullah Gül University; 10. RektörlükPurposeThis study aims to explore interdisciplinary and transdisciplinary interactions around sustainability, focusing on the United Nations sustainable development goals (SDGs). By using the city as an informal learning space, it presents a case study to raise SDG awareness, promote interdisciplinarity, foster critical thinking and empower students.Design/methodology/approachUsing qualitative content analysis, this study explores students' interdisciplinary engagements. The research centers on student-created Logbooks, combining field data for analysis via open coding.FindingsThe informal setting facilitates transdisciplinary interaction and enriches interdisciplinary skills while retaining individuals' disciplinary tendencies.Research limitations/implicationsFactors like local geographical conditions and participant numbers could lead to minor variations in future course applications. Although initial problem topics and discussions are confined to local urban geography, they might diversify during implementation.Practical implicationsThe Logbook serves as a guide for local urban issues and embodies interdisciplinary outcomes. It can be enhanced with maps and problem zoning.Social implicationsDemonstrates effective SDG integration into higher education.Originality/valueThis study spotlights interdisciplinary learning within an unconventional context - urbanism - bridging student gaps. Supported by a paradigm shift from sustainability to unsustainability, it underscores the significance of critical engagement with SDGs.Article Citation - Scopus: 4Impact of Sustainable Energy, Fossil Fuels and Green Finance on Ecosystem: Evidence From China(Elsevier Ltd, 2024) Wang, Zuoteng; Zeng, Sheng; Khan, Zohan; AGÜ; Khan, Zohan; 01. Abdullah Gül UniversityThe adoption of sustainable energy has increased as a substitute for petroleum derivatives due to growing concerns about environmental degradation caused by pollution and non-renewable energy sources. This study aims to investigate the impact of sustainable energy, green finance, and fossil fuels on the ecology of China. Instead of using traditional intermediaries like CO2 and EF, we employed the ecosystem habitat index to evaluate the conservation of terrestrial ecosystems. This index measures the extent of habitat destruction, deterioration, and fragmentation. The research demonstrated that implementing ecological power and green finance in China has enhanced the country's ability to safeguard and enhance its ecosystem in the short and long term. Furthermore, the findings suggest that using non-renewable energy sources in China has heightened the risk to biodiversity and the ecosystem. The analysis indicates that prioritizing green funding and renewable energy sources is crucial for policymakers, legislators, and investors to safeguard and enhance ecosystem diversity. © 2024 Elsevier B.V., All rights reserved.Article Examining Tongue Movement Intentions in EEG-Based BCI With Machine and Deep Learning: An Approach for Dysphagia Rehabilitation(Sciendo, 2024) Aslan, Sevgi Gokce; Yilmaz, Bulent; 0000-0001-9425-1916; AGÜ; Aslan, Sevgi Gökçe; 01. Abdullah Gül UniversityDysphagia, a common swallowing disorder particularly prevalent among older adults and often associated with neurological conditions, significantly affects individuals' quality of life by negatively impacting their eating habits, physical health, and social interactions. This study investigates the potential of brain-computer interface (BCI) technologies in dysphagia rehabilitation, focusing specifically on motor imagery paradigms based on EEG signals and integration with machine learning and deep learning methods for tongue movement. Traditional machine learning classifiers, such as K-Nearest Neighbors (KNN), Support Vector Machine (SVM), Decision Tree, Naive Bayes, Random Forest, AdaBoost, Bagging, and Kernel were employed in discrimination of rest and imagination phases of EEG signals obtained from 30 healthy subjects. Scalogram images obtained using continuous wavelet transform of EEG signals corresponding to the rest and imagination phases of the experiment were used as the input images to the CNN architecture. As a result, KNN (79.4%) and SVM (63.4%) exhibited lower accuracy rates compared to ensemble methods like AdaBoost, Bagging, and Random Forest, all achieving high accuracy rates of 99.8%. These ensemble techniques proved to be highly effective in handling complex EEG datasets, particularly in distinguishing between rest and imagination phases. Furthermore, the deep learning approach, utilizing CNN and Continuous Wavelet Transform (CWT), achieved an accuracy of 83%, highlighting its potential in analyzing motor imagery data. Overall, this study demonstrates the promising role of BCI technologies and advanced machine learning techniques, especially ensemble and deep learning methods, in improving outcomes for dysphagia rehabilitation.Conference Object Citation - WoS: 1Citation - Scopus: 2Vision-Based Autonomous Aerial Refueling(Amer Inst Aeronautics & Astronautics, 2022) Erkin, Tevfik; Abdo, Omer; Sanli, Yilmaz; Celik, Harun; Isci, Hasan; AGÜ; Sanli, Yilmaz; 01. Abdullah Gül UniversityAerial refueling tasks are very challenging due to the high risk of aircraft close proximity. Currently, within the drogue-probe method, the receiver aircraft pilot manages the refueling task in accordance with the tanker aircraft pilot. Therefore, autonomous aerial refueling is still an unaccomplished task for aircrafts. In this paper, a fully automated aerial refueling procedure based on digital visual inspection is proposed. A nonlinear dynamic model of receiver aircraft is derived to track the motion of drogue. In order to control the receiver aircraft affected by tanker aircraft vortex during approach, and ensure the receiver aircraft to automatically track and dock the tanker aircraft, an autopilot system that considers visual sensing of drogue motion is designed. The receiver aircraft is controlled by the autopilot system via translational motion of tanker aircraft projected by a cameramounted on the receiver aircraft. Thanks to this vision-based controllers, the need of tanker aircraft positioning is denied since camera projection has the capability of perception of three-dimensional direction of tanker aircraft. In order to test the autopilots include vision-based controllers and algorithms, the vision-based autonomous aerial refueling is operated under presence of turbulence and vortex. Finally, the simulation results demonstrate that the proposed guidance-navigation-control system achieve aerial refueling autonomously, and make it feasible and realizable for aircrafts.
