Mühendislik Fakültesi
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/20.500.12573/30
Browse
Browsing Mühendislik Fakültesi by Title
Now showing 1 - 20 of 98
- Results Per Page
- Sort Options
Review Aerial Swarms: Recent Applications and Challenges(Springer, 2021) Mohamed Abdelkader; Samet Güler; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, Elektrik - Elektronik Mühendisliği Bölümü; Güler, Samet; 01. Abdullah Gül University; 02. Mühendislik Fakültesi; 02.05. Elektrik & Elektronik MühendisliğiPurpose of review: Currently, there is a large body of research on multi-agent systems addressing their different system theoretic aspects. Aerial swarms as one type of multi-agent robotic systems have recently gained huge interest due to their potential applications. However, aerial robot groups are complex multi-disciplinary systems and usually research works focus on specific system aspects for particular applications. The purpose of this review is to provide an overview of the main motivating applications that drive the majority of research works in this field, and summarize fundamental and common algorithmic components required for their development._x000D_ _x000D_ Recent findings: Most system demonstrations of current aerial swarms are based on simulations, some have shown experiments using few 10 s of robots in controlled indoor environment, and limited number of works have reported outdoor experiments with small number of autonomous aerial vehicles. This indicates scalability issues of current swarm systems in real world environments. This is mainly due to the limited confidence on the individual robot's localization, swarm-level relative localization, and the rate of exchanged information between the robots that is required for planning safe coordinated motions._x000D_ _x000D_ Summary: This paper summarizes the main motivating aerial swarm applications and the associated research works. In addition, the main research findings of the core elements of any aerial swarm system, state estimation and mission planning, are also presented. Finally, this paper presents a proposed abstraction of an aerial swarm system architecture that can help developers understand the main required modules of such systems.Research Project Alçaltıcı/Yükseltici Dc/Dc/Ac Eviricilerle Yüksek Performanslı Anahtarlamalı Relüktans Motoru Sürücü Sistemi Tasarımı Ve Gerçeklemesi(2021) Tekgün, Burak; Boynuegri, Ali Rifat; Yaşa , Yusuf; Alan, Irfan; 0000-0003-2720-8816; 0000-0001-7995-0540; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, Elektrik - Elektronik Mühendisliği Bölümü; Tekgün, Burak; Alan, Irfan; 01. Abdullah Gül University; 02. Mühendislik Fakültesi; 02.05. Elektrik & Elektronik MühendisliğiAnahtarlamalı relüktans motorları (ARM) 1800?lü yılların ortalarında keşfedilmesine rağmen, 1960?lı yıllarda yarı iletken anahtarların icat edilmesine kadar potansiyeli anlaşılamamış makinalardır. Modern yarı iletken teknolojisinin icadı ve gelişmesi ile birlikte ARM?lerin kullanımı yaygınlaşmıştır. ARM?ler basit yapıları, düşük üretim maliyetleri ve sağlamlıklarından dolayı birçok uygulamada tercih edilmişlerdir. Geleneksel olarak ARM, her bir faz için iki yarı iletken anahtar ve iki diyot kullanılarak oluşturulan sürücülerle sabit giriş gerilimi işlenerek, sırasıyla fazlar enerjilendirilmektedir. Faz sargılarındaki akımın enerjilendirilme esnasında yükselme süresi ve enerji kesildiği durumdaki akımın azalma süresi DC bara voltajına bağlıdır. Bu durum uygulamalarda enerjilendirme süresinin akımın sıfıra gitme süresi de göz önüne alınıp kısa tutulmasına, dolayısıyla komütasyon esnasında düşük tork üretimine, yüksek tork salınımına ve ortalama tork üretiminde azalmaya sebep olmaktadır. Bu projede, geleneksel sürücü topolojisinden farklı olarak ARM, bir DC/DC dönüştürücü ve tek fazlı bir tam-köprü evirici yardımı ile ideale yakın bir enerjilendirme akımı oluşturularak ARM daha yüksek performans ile kontrol edilmesi sağlanmıştır. Projede önerilen ARM sürücüsü her bir fazı bir DC/DC dönüştürücü ve bir tam-köprü evirici içeren modüler yapılı sürücülerden oluşmaktadır. Önerilen sürücü yapısını geleneksel ARM topolojilerinden ayıran özelliği DC/DC dönüştürücü devresidir. Burada makinanın faz sargılarının ihtiyaç duyduğu akım dalga şekli DC/DC dönüştürücü ile sağlanmaktadır. Tork üretiminin pozitif olabilmesi için stator ve rotor kutuplarının tam hizalandığı andan kısa bir süre önce negatif gerilim uygulanarak, faz akımının hızlı bir şekilde kesilmesi gerekmektedir. Bu durumda ise gerilim önerilen devredeki tam-köprü devresi yardımıyla tersine çevrilerek ve DC/DC dönüştürücünün çıkış gerilimi en yüksek seviyesine getirilmek suretiyle akımın hızlı şekilde sıfıra inmesi sağlanmıştır ve böylelikle makinanın performansı artmıştır. sadece DC/DC çevirici katında yüksek frekanslı anahtarlama olduğundan anahtarlama kayıplarının azalarak ve geleneksel topolojiye göre daha yüksek verim sağlanmıştır. Önerilen sürücü sisteminin AC motorların sürücüleri olarak yenilenebilir enerji sistemlerinde ara yüz elemanı olarak uygulanabilir olması, arıza giderme zamanında önemli ölçüde azalmaya neden olarak üretimdeki sürdürülebilirliğin artırılmasına destek olacağı öngörülmektedir.Article AlN Piezoelectric Quad-Actuators for 2D Optical Micro Scanning(Taylor & Francis Ltd, 2022) Hah, Dooyoung; 0000-0002-1290-0597; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, Elektrik - Elektronik Mühendisliği Bölümü; Hah, Dooyoung; 01. Abdullah Gül University; 02. Mühendislik Fakültesi; 02.05. Elektrik & Elektronik MühendisliğiPiezoelectric actuation has been one of the frequent choices for optical micro scanning. In most of the cases, lead zirconate titanate (PZT) has been used as the piezoelectric material. However, PZT has a potential issue in biomedical applications due to the content of lead. For this, AlN can be used as an alternative. The main drawback of AlN is its low piezoelectric coefficients. In order to overcome such a drawback, this paper presents a novel actuator configuration, designed for a quasi-static operation mode. Quad-actuators and meander-shaped hinges are the essence of the proposed actuator configuration. Numerical simulation study is carried out to prove the concept of the device. The study also shows that the proposed scanner can have the optical scan angle of 9 degree at a quasi-static mode. Two different scan modes, a raster-like mode and a Lissajous mode are tested, demonstrating the two-dimensional scanning capability of the device.Article Ball Lens Based Mobile Microscope(Gazi Univ, 2016) Icoz, Kutay; 0000-0002-0947-6166; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, Elektrik - Elektronik Mühendisliği Bölümü; Icoz, Kutay; 01. Abdullah Gül UniversityIn this paper we report a low cost, simple and mobile microscope based on attachment of a ball lens to a cell phone. The system's noise and parameters affecting the image quality is investigated. The ball lens provides approximately 100X magnification and together with the cell phone's integrated lens and image sensor, 3,4-micron resolution is reached. The field-of-view of the system is 1500x1500 mu m where the price of the ball lens and the holder is less than 10 cents. By using this system as an optical light microscope, we are able to acquire images of micro particles and micro sensors. When combined with image processing methods, this optical system is capable of doing complex analysis as an alternative to commercial optical light microscopes.Article Bazı geleneksel Türk gıdalarından laktik asit bakterilerinin izolasyonu(2021) DOĞAN Osman; CEBECİ Aysun; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, Malzeme Bilimi ve Nanoteknoloji Mühendisliği Bölümü; CEBECİ, Aysun; 01. Abdullah Gül University; 02.07. Malzeme Bilimi ve Nanoteknoloji Mühendisliği; 02. Mühendislik FakültesiAmaç: Bu çalışma ülkemizde geleneksel yöntemlerle üretilen gıda ürünlerindenlaktik asit bakterilerinin izolasyonunu ve tanımlanmasını sağlamak amacıylayapılmıştır.Materyal ve Yöntem: Çalışma kapsamında Van otlu peynir ve ekşi hamur örneğikullanılmıştır. Bu örnekler içerdikleri laktik asit bakterileri için çalışılmış vetanımlanmaları için biyokimyasal ve PCR bazlı moleküler biyolojik tekniklere tabitutulmuşlardır. Biyokimyasal testler kapsamında örnekler, Gram reaksiyonları,katalaz aktivitesi, gaz üretimi, 10oC ve 45oC'de, %6 ve %16 NaCl konsantrasyonda,pH 4.4 ve pH 9.6’da gelişim göstermeleri açısından incelenmiştir. Moleküler biyolojideneyleri kapsamında ise tür ve suş düzeyinde tanımlama için PCR-RFLP, 16SrRNA gen dizileme ve RAPD-PCR teknikleri kullanılmıştır.Araştırma Bulguları: Bir dizi mikrobiyolojik deneylerin sonucunda 26 adet bakteripotansiyel laktik asit bakterisi olarak izole edilmiştir. Bunlardan 25 adedininLactobacillus, Pediococcus ve Enterococcus cinslerine ait olduğu tespit edilmiş vetür ve suş düzeyinde tanımlanmaları sağlanmıştır. Kalan bir adet izolat iseStaphylococcus hominis olarak tanımlanmıştır.Sonuç: Çalışmamız sonucunda 25 adet laktik asit bakterisi gen dizileme ve RAPDPCR teknikleri kullanılarak tür ve suş düzeyinde başarıyla tanımlanmıştır.Research Project Benzotiyeno[3,2-B][1]Benzotiyofen (BTBT) Tabanlı, Yüksek Performanslı N-Tipi/Ambipolar Yarı-İletkenlerin Geliştirilmesi Ve Yüksek Hızda Alan-Etkili Transistör (OFET) Uygulamaları(TUBİTAK, 2019) Usta, Hakan; Demirel, Gökhan; 0000-0002-0618-1979; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, Malzeme Bilimi ve Nanoteknoloji Mühendisliği Bölümü; Usta, Hakan; 01. Abdullah Gül University; 02.07. Malzeme Bilimi ve Nanoteknoloji Mühendisliği; 02. Mühendislik FakültesiBu projede, daha önce literatürde bulunmayan, özgün kimyasal yapılara sahip 6 farklı_x000D_ düşük LUMO’lu BTBT-tabanlı yarı-iletken moleküler malzeme quantum mekaniksel_x000D_ hesaplamalarla teorik olarak tasarlanmış ve sentezlenmiştir. Bu yeni yarı-iletkenlerin_x000D_ saflaştırma sonrası detaylı bir şekilde yapısal, fizikokimyasal ve optoelektronik_x000D_ karakterizasyonları yapılıp organik alan-etkili transistör uygulamaları çalışılmıştır. Bunun_x000D_ sonucunda, dünyada ilk defa n-tipi olarak çalışabilen ve oldukça yüksek yarı-iletkenlik_x000D_ performansı gösteren (μe = 0.6 cm2_x000D_ /V·s; Ion/Ioff = 107_x000D_ -108_x000D_ ) BTBT yarı-iletken molekülü,_x000D_ D(PhFCO)-BTBT, perflorofenilkarbonil grupları ile geliştirilmiştir. Geliştirilen D(PhFCO)-BTBT_x000D_ molekülü, son yılların en önemli π-sistemlerinden birisi olan BTBT yapısının elektron iletimi_x000D_ yapabileceğini literatürde ilk defa göstermesinin yanında, sahip olduğu yüksek elektron_x000D_ akışkanlığı ile literatürdeki sayılı n-tipi yarı-iletken moleküllerden birisi olarak kayda geçmiştir._x000D_ Alkildisiyanovinilen ile fonksiyonelleştirilmiş D(C7CC(CN)2)-BTBT ise literatürde geliştirilmiş ilk_x000D_ solüsyondan proses edilebilir n-tipi BTBT (μe = 0.001 cm2_x000D_ /V·s, Ion/Ioff = 104_x000D_ ) yarı-iletken_x000D_ molekülü olmuştur. Karbonil ve disiyanovinilen fonksiyonelleştirmelerinin BTBT yapısındaki_x000D_ LUMO ve molekül-içi düzlemsellik etkisinin daha önceki π-sistemlerinden oldukça farklı_x000D_ olduğu bulgusuna ulaşılmıştır. Geliştirilen moleküler yarı-iletkenlerin moleküler_x000D_ dizilim/morfolojik/mikro-nanoyapı özellikleri dikkatlice incelendiğinde fonksiyonel grupların ve_x000D_ sübstitüyenlerin yarı-iletkenlik üzerindeki etkisi ortaya çıkarılmıştır. Ayrıca, bu projede_x000D_ geliştirilen farklı π-sistemlere sahip yarı-iletken kütüphanesinin detaylı incelemesi sonucunda_x000D_ “kimyasal yapı-optoelektronik özellikler-aygıt performansı” ilişkileri detaylı olarak çalışılmış,_x000D_ elektron-iletim özelliği olan yeni BTBT malzemelerinin geliştirilmeye devam edilmesi için_x000D_ ileriki çalışmalara ışık tutacak önemli bulgulara erişilmiştir.Article Citation - WoS: 11Citation - Scopus: 11Biogas Intake Pressure and Port Air Swirl Optimization to Enhance the Diesel RCCI Engine Characteristics for Low Environmental Emissions(Elsevier, 2024) Dalha, Ibrahim B.; Koca, Kemal; Said, Mior A.; Rafindadi, Aminu D.; 0000-0003-2464-6466; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, Makine Mühendisliği Bölümü; Koca, Kemal; 01. Abdullah Gül University; 02.06. Makine Mühendisliği; 02. Mühendislik FakültesiExhaust emission and combustion control in RCCI (reactivity-controlled compression ignition) focused mainly on the direct-injected fuel parameters, urging to investigate the advantages of port-fuel intake parameters. The engine was modified for port injection of Biogas at the valve and RCCI mode. The influence of port swirl ratio (PSR, 0 - 80%) and biogas injection pressure (BIP, 1 - 4 bar) on the diesel RCCI combustion and emissions was tested and optimized at varied loads and 1600 rpm in a port injection at the valve (PIVE) approach. Established kinetic mechanisms were combined with multi-objective optimization to further investigate, predict, and analyze emissions occurrence and trade-offs for reduced environmental impacts. The results show that the radiation absorption triggered by increased CO2 lowers combustion temperature, resulting in prolonged ignition. Setting the airflow to swirl lowers the in-cylinder pressure at elevated BIP while raising the heat generated across the BIPs. Increasing the PSR slows the combustion while BIP speeds up the process. BIP and PSR show great trade-off reduction ability among all emission parameters. The optimum unburned hydrocarbon, nitrogen oxide, particulate, and carbon monoxide emissions for the injection at the valve were found to be 109.58, 0.577, and 2.336 ppm, and 0.103%, respectively, at low-load, low-BIP, and high-PSR. The emissions were lowered by 6.58, 91.26, 80.65, and 13.45% compared to the premixed RCCI mode, respectively. Therefore, introducing lowpressure biogas amid high swirling air at the valve elevates the in-cylinder condition while lowering the emissions, mitigating their environmental implications.Research Project Biyonik Elin Faaliyete Hazırlanmasında Kaldırılacak Cisme Dair Ağırlık Algısının Beyin Sinyalleriyle Belirlenmesi(TÜBİTAK, 2022) Yılmaz, Bülent; Ulutabanca, Halil; Ünal, Ramazan; Altındiş, Fatih; Sarrafikhosrowshah, Mahsa; 0000-0003-2954-1217; 0000-0002-3891-935X; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, Elektrik - Elektronik Mühendisliği Bölümü; Yılmaz, Bülent; Altındiş, Fatih; 01. Abdullah Gül University; 02. Mühendislik Fakültesi; 02.05. Elektrik & Elektronik MühendisliğiÜst ekstremite için kullanılan protezler ampütasyonun seviyesine göre farklılık arz ettiği gibi protezin hareket ettirilmesi için kullanılan yöntemler de çeşitlidir. Protezlerin kozmetik, omuz hareketine bağlı çalışan, miyoelektronik ve elektroensefelografi (EEG) sinyalleriyle kontrol edilen türleri mevcuttur. Ancak, sezgisel ve doğal olmayan protez kontrolü kullanıcı üzerinde büyük bir mental yüke neden olmaktadır. Bu projede, EEG ve EMG sinyalleri birlikte kullanılarak biyonik el protezinin kontrolünün kullanıcının görsel ağırlık algısından faydalanılarak daha iyi hale getirilmesini amaçlayan bir sistem geliştirilmeye çalışılmıştır. Bu sistem ile hastaların mekanik bir protezi kullanırken duyabilecekleri fiziksel ve mental yükü/rahatsızlığı azaltmak hedeflenmiştir. Hastaların gördükleri cisimlerin ağırlığının beynin görsel yollarla algıladığı ölçüde değerlendirilmesi ile, üretilecek olan prototip elin ön koşullandırılması sağlanacaktır. Bu sayede hastanın cismi tutarken omzundan uyguladığı kuvvet azalacak ve mental yük hafifletilecektir. Bu amaçla öncelikle deneklerin EEG ve elektromiyografi (EMG) sinyalleri alınarak bilgisayar ortamında işlenmesi sağlanmış ve sonrasında gerçek zamanlı bir uygulama yapılmıştır. İlk aşamada, protez kullanıcılarının motor niyet dalgalarından yararlanılarak protezlerin çalıştırılmasını hedefleyen bir araştırma yapılmış ve 30 sağlıklı katılımcıdan EEG verileri alınarak makine öğrenmesi yaklaşımlarının sınıflandırma başarıları (protezi aktif hale getirme niyetlerinin tespiti) incelenmiştir. İkinci aşamada, 31 adet sağlıklı katılımcının cisme uzanırken, cismi havaya kaldırırken ve cismi başlangıç konumuna bırakırken EEG ve EMG sinyalleri senkronize olarak kaydedilmiştir. Bu sinyallerin öznitelikleri belirlendikten sonra sınıflandırma işlemleri ile cismin ağır, orta ağırlıkta ya da hafif olduğu tespit edilmiştir. Biyosinyal işleme çalışmalarıyla paralel olarak protez el ve bilek tasarımlarının ve üç boyutlu baskılarının elde edilmesi gerçekleştirilmiştir. Protez elin açılıp kapanması için omuz hareketinin kullanılması ve bilek sertliğinin kontrolünde ise yüksek torka sahip minik bir motorun biyosinyallerin işlenmesi ve üretilen otomatik karar ile sürülmesi hedeflenmiştir. Ayrıca, geliştirilen protezin karakterizasyonu yapılmıştır. 20 adet sağlıklı bireyden alınan çok kanallı EEG sinyallerinin Fourier tabanlı senkrosıkıştırma dönüşümü (FSSD) ve tekil değer ayrıştırma (SVD) yaklaşımları ile özniteliklerinin çıkarılarak sınıflandırılması sonucunda protezin bilek kısmının sertliğinin kontrolü sağlanmaya çalışılmıştır. Sonuç olarak, bireyler protezi kullanırken gördükleri cismin ağırlığının sistem tarafından algılanması ve o cismi kaldırmak istediklerinde protezin bu ağırlığa göre önkoşullandırılması mümkün olmaktadır.Research Project Bor Zengini Amorf Malzemeler(TUBİTAK, 2020) Durandurdu, Murat; https://orcid.org/0000-0001-5636-3183; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, Malzeme Bilimi ve Nanoteknoloji Mühendisliği Bölümü; Durandurdu, Murat; 01. Abdullah Gül University; 02.07. Malzeme Bilimi ve Nanoteknoloji Mühendisliği; 02. Mühendislik FakültesiBu TÜBİTAK 1001 projesi kapsamında, bor zengini farklı amorf malzemeler [B1-xSix, B1-xCx, B1-_x000D_ xOx, ve B1-xLix (0, 5 ≥ � ≥ 0,05)] ab initio moleküler dinamik tekniği kullanılarak sıvı hallerin hızlıca_x000D_ soğutulması sonucu modellenmiş ve bu malzemelerin atomik yapıları, elektronik yapıları ve_x000D_ mekanik özellikleri ayrıntı olarak araştırılmıştır. Bunlara ek olarak, bu malzemelerin bazı_x000D_ oranlarının yüksek basınçtaki davranışları incelenmiştir. Bazı malzemelerde, örneğin BC ve BO_x000D_ malzemelerinde, bor oranının artmasıyla iki boyutlu yapıdan üç boyutlu yapıya geçiş_x000D_ gözlemlenmiştir. Ayrıca yüksek bor oranlarında, B12 icosahedralların oluştuğu bulunmuştur. B12_x000D_ molekülüne ek olarak nano boyutunda B7, B10, B14, B16 kafes moleküllerinin oluşumu bazı_x000D_ malzemelerde gözlemlenmiştir. Modellenen malzemelerin her birinin yarıiletken özelliği gösterdiği_x000D_ fakat yasak band aralığında bor oranına bağlı genel bir eğilim olmayıp dalgalanmaların olduğu_x000D_ bulunmuştur. B12 moleküllerinin oluşumunun malzemelerin mekanik özelliğini dikkate değer bir_x000D_ şekilde etkilediği ve bor oranı yüksek olan malzemelerin daha sert bir özellik gösterdiği_x000D_ bulunmuştur. Yüksek basınç uygulamasıyla, malzemelerin daha yoğun bir amorf yapıya faz_x000D_ geçişişi yaptığı ve malzemeye bağlı olarak, faz geçişlerinin tersinir ya da tersinir olmayan faz_x000D_ geçişleri olduğu gözlemlenmiştir.Article Citation - WoS: 42Citation - Scopus: 51CBI4.0: A Cross-Layer Approach for Big Data Gathering for Active Monitoring and Maintenance in the Manufacturing Industry 4.0(Elsevier, 2021) Faheem, Muhammad; Butt, Rizwan Aslam; Ali, Rashid; Raza, Basit; Ngadi, Md Asri; Gungor, Vehbi Cagri; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, Bilgisayar Mühendisliği Bölümü; Faheem, Muhammad; Gungor, Vehbi Cagri; 01. Abdullah Gül UniversityIndustry 4.0 (I4.0) defines a new paradigm to produce high-quality products at the low cost by reacting quickly and effectively to changing demands in the highly volatile global markets. In Industry 4.0, the adoption of Internet of Things (IoT)-enabled Wireless Sensors (WSs) in the manufacturing processes, such as equipment, machining, assembly, material handling, inspection, etc., generates a huge volume of data known as Industrial Big Data (IBD). However, the reliable and efficient gathering and transmission of this big data from the source sensors to the floor inspection system for the real-time monitoring of unexpected changes in the production and quality control processes is the biggest challenge for Industrial Wireless Sensor Networks (IWSNs). This is because of the harsh nature of the indoor industrial environment that causes high noise, signal fading, multipath effects, heat and electromagnetic interference, which reduces the transmission quality and trigger errors in the IWSNs. Therefore, this paper proposes a novel cross-layer data gathering approach called CBI4.0 for active monitoring and control of manufacturing processes in the Industry 4.0. The key aim of the proposed CBI4.0 scheme is to exploit the multi-channel and multi-radio architecture of the sensor network to guarantee quality of service (QoS) requirements, such as higher data rates, throughput, and low packet loss, corrupted packets, and latency by dynamically switching between different frequency bands in the Multichannel Wireless Sensor Networks (MWSNs). By performing several simulation experiments through EstiNet 9.0 simulator, the performance of the proposed CBI4.0 scheme is compared against existing studies in the automobile Industry 4.0. The experimental outcomes show that the proposed scheme outperforms existing schemes and is suitable for effective control and monitoring of various events in the automobile Industry 4.0.Article Çok işçili montaj hatlarında istasyon ve kaynak yatırımı maliyetinin enküçüklenmesine yönelik tavlama benzetimi ve tam sayılı doğrusal programlamaya dayalı yeni bir algoritma(Dicle Üniversitesi, 2018) Şahin, Murat; Kellegöz, Talip; Söylemez, İsmet; 0000-0002-8253-9389; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, Endüstri Mühendisliği Bölümü; Söylemez, İsmet; 01. Abdullah Gül University; 07. Fen Bilimleri Enstitüsü; 07.03. Endüstri Mühendisliği Anabilim DalıStandardize edilmiş ürünlerin üretiminde yaygın olarak kullanılan montaj hatları önemli bir akış tipi üretim şeklidir. Buhatların dengelenme problemleri üretim ve kaynak yatırımı maliyetlerinin enküçüklenmesi açısından büyük önem arzetmektedir. NP-zor bir yapıya sahip olan probleme endüstriyel ortamlarda yaygın olarak karşılaşılmasına karşın makulsüreler içerisinde kesin çözüm yöntemleri ile çözümü mümkün olmayabilmektedir. Bu çalışmada yenilenebilir kaynakyatırımı maliyetini de dikkate alan çok işçili montaj hattı dengeleme problemine yönelik yeni bir algoritma sunulmuştur.Önerilen algoritmada tamsayılı doğrusal programlama ile çözülecek olan alt problemler tavlama benzetimi yöntemi ilebelirlenmiştir. Literatürde montaj hattı dengeleme problemlerinde sıklıkla tercih edilen rassal sayılar dizisi kullanılarakgörevlerin hangi önceliklerle atanacağı belirlenmiştir. Tavlama benzetimi ve tamsayılı doğrusal programlamanın birliktekullanımına dayanan algoritmanın etkinliği test problemleri üzerinde ölçülmüştür. Tavlama benzetimi sezgiseli C#programlama dilinde kodlanmış ve oluşturulan her bir alt problemin tamsayılı doğrusal programlama modeli CPLEX10.2 çözücü kullanılarak 3.2 GHZ /4 GB Ram’a sahip bilgisayarda koşturulmuştur. Tavlama benzetiminde aynı altproblemler oluşturulması durumunda hafızada kaydedilen çözüm ve atamalar kullanmıştır. Bunun temel nedenimatematiksel model ile çözülen alt problemlerde aynı modelin oluşturulması durumunda elde edilecek sonuçlara dahaönceden ulaşılmış olmasıdır. Bu sayede algoritmanın daha hızlı bir şekilde çalışması gerçekleştirilmiş olup, çözülen vetekrarlanan matematiksel model sayıları özetlenerek sunulmuştur. Geliştirilen algoritmanın orta ve büyük boyutluproblem örneklerinde kabul edilebilir kalitede çözümler üretebildiği gözlemlenmiştir. Montaj hattı problemlerine ilişkinliteratürde bulunan çalışmalar dikkate alındığında, ilgili problem üzerindeki çalışmaların eksikliğine vurgu yapılmıştır.Research Project Çok Ölçekli Malzeme Modellemesi Yoluyla Talaşlı İmalat Çıktılarının Daha Kapsamlı Ve Doğru Analizi(TUBİTAK, 2020) Bal, Burak; LAYEGH KHAVIDAKI, SEYD EHSAN; 0000-0002-7389-9155; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, Makine Mühendisliği Bölümü; Bal, Burak; LAYEGH KHAVIDAKI, SEYD EHSAN; 01. Abdullah Gül University; 02.06. Makine Mühendisliği; 02. Mühendislik Fakültesiİnconel 718 savunma sanayi, uzay-havacılık ve otomotiv için kullanılan ve ileride kullanım alanı_x000D_ daha da genişleyebilecek olan süper alaşımdır. Bu projede Inconel 718 süper alaşımının talaşlı_x000D_ imalat sonucunda yüzeyinde oluşan kalıntı gerilimler, sertlik değişimleri ve kesici takımda oluşan_x000D_ aşınmalar gözlenmiştir. Talaşlı imalat simülasyonları için kullanılan Deform 2D programına, klasik_x000D_ Johnson-Cook malzeme modeli yerine, kristal plastisite tabanlı çok ölçekli malzeme davranışı_x000D_ tanıtılarak daha kapsamlı ve deneysel veriye daha yakın analizler yapılmıştır. Bu konunun seçilme_x000D_ nedeni, gerçek deneysel sonuçlara daha yakın sonuçlar elde edilip beklenmedik üretim hataları_x000D_ ve denemeleri en aza indirebilecek bir yöntem geliştirmektir. Bugüne kadar gerçekleştirilen talaşlı_x000D_ imalat simülasyonlarında malzeme davranışı genellikle tek ölçekli gerinim pekleşmesi, gerinim_x000D_ hızı pekleşmesi ve sıcaklık yumuşamasını kapsayan Johnson-Cook malzeme modelleri ile_x000D_ gerçekleştirilmiştir ve bu modeller malzemelerin mikroyapısal girdilerini içermemektedir. Bu_x000D_ projede ise Johnson-Cook malzeme modeli ile ve karşılaştırmalı olarak çok ölçekli kristal plastisite_x000D_ tabanlı malzeme modeli ile 2D deform programında farklı kesme hızlarında ve farklı ilerleme_x000D_ hızlarında simülasyonlar gerçekleştirilmiştir. Bu projede ilk olarak, Inconel 718 malzemesinin_x000D_ talaşlı imalat deneylerini yapılarak sonuçları gözlenmiştir. Daha sonra Johnson-Cook malzeme_x000D_ modellemesiyle gerçekleştirilen simülasyon sonuçları gözlenmiştir. Son olarak da Inconel 718_x000D_ süper alaşımının kristal plastisite modelinin yapılması ve mikroyapı girdileri ile elde edilen kristal_x000D_ plastisite modeli ile çıkarılan çok ölçekli ve çok eksenli malzeme davranışının Deform 2D_x000D_ simülasyonlarına tanıtılarak simülasyonu gerçekleştirip, elde edilen sonuçlar gözlenmiştir._x000D_ Yapılan simülasyonlar ve deney sonucunda, iki farklı malzeme modelin deneysel sonuçlarla_x000D_ karşılaştırılması yapılmıştır. Mikroyapı girdileri ile elde edilen kristal plastisite modeli ile çıkarılan_x000D_ çok ölçekli ve çok eksenli malzeme davranışının, tek ölçekli malzeme davranışı ile_x000D_ karşılaştırıldığında deneysel sonuçlara daha yakın sonuçlar verdiği gözlemlenmiştir. Böylelikle_x000D_ çok ölçekli malzeme modellemesiyle gerçekleştirilen simülasyonların daha gerçekçi ve güvenilir_x000D_ sonuçlar gösterdiği kanıtlanmıştır.Article Citation - WoS: 47Citation - Scopus: 51Comprehensive Experimental Analysis of the Effects of Elevated Temperatures in Geopolymer Concretes With Variable Alkali Activator Ratios(Elsevier, 2023) Ozbayrak, Ahmet; Kucukgoncu, Hurmet; Aslanbay, Huseyin Hilmi; Aslanbay, Yuksel Gul; Atas, Oguzhan; 0000-0001-5148-8753; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, İnşaat Mühendisliği Bölümü; Kucukgoncu, Hurmet; 01. Abdullah Gül University; 02.03. İnşaat Mühendisliği; 02. Mühendislik FakültesiBy growing population and rapid urbanization, demand for concrete increases exponentially. Researches on use of fly ash material in waste product class for concrete production are important to produce concrete more environmentally friendly. However, there is a need for more research to use geopolymer concrete (GPC) in every field where ordinary Portland cement concrete (OPC) is used. Therefore, it is crucial to experimentally investigate thermal properties as well as me-chanical properties of geopolymer concrete. As investigated thermal properties, the main factor affecting strength development of GPC is alkali activator ratios. In this study, GPC prism samples with nine different compositions, produced by various alkali ratios. After flexural strength tests, they were cut into cubes and exposed to 400 degrees C, 600 degrees C and 800 degrees C, then they were subjected to compressive strength tests. Results obtained from different AA/FA and SS/SH ratios were eval-uated as mechanical properties at ambient temperature and physical, mechanical and micro-structural properties at elevated temperature. An empirical formula, which considers the effect of activator ratios, was proposed to calculate flexural strength depending on compressive strength of samples at ambient temperature. As an increase of SS/SH and AA/FA ratios, compressive strength increased, while flexural strength decreased. The increase in AA/FA ratio decreased compressive strength of samples exposed to high temperatures, while increase in SS/SH ratio did not deter-mine at elevated temperatures. There is an inverse change with AA/FA ratio and parallel change with SS/SH ratio between compressive strengths of samples at ambient temperature and exposed to high temperature.Article Control over Cavity Assisted Charging for Dicke Quantum Battery(ResearchGate, 2020) Sergey Borisenok; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, Elektrik - Elektronik Mühendisliği Bölümü; 01. Abdullah Gül University; 02. Mühendislik Fakültesi; 02.05. Elektrik & Elektronik MühendisliğiWe study feed forward (open-loop) control approach for driving the cavity assisted charging process in the Dicke quantum battery, in which the coupling between the cavity and quantum twolevel subsystem(s) plays a role of control parameter.The dynamics of the system is described with the Tavis - Cummings Hamiltonian. The analytical result is supported with the corresponding numerical simulations to demonstResearch Project Dalgıç Pompa Uygulamaları İçin Doğrudan Yol Vermeli Senkron Relüktans Motorunun Tasarım Optimizasyonu Ve Gerçeklemesi(ELEKTRİK, ELEKTRONİK VE ENFORMATİK ARAŞTIRMA DESTEK GRUBU GRUBU: EEEAG, 2023) Tekgun, Burak; Alan, Irfan; Tekgun, Didem; 0000-0003-2720-8816; 0000-0001-7995-0540; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, Elektrik - Elektronik Mühendisliği Bölümü; Tekgun, Burak; Alan, Irfan; 01. Abdullah Gül University; 02. Mühendislik Fakültesi; 02.05. Elektrik & Elektronik MühendisliğiGünümüzde doğal kaynakların korunması ve enerji maliyetlerinin düşürülmesi için enerji kayıplarının azaltılması ortak bir amaç olarak görülmektedir. Elektrik tahrik sistemlerinin küresel enerji tüketiminin yaklaşık %40?ını oluşturduğu düşünüldüğünde elektrik makinalarının verimlerinin artırılması ile sağlanacak avantajların hem ülke bazında hem de evrensel olarak büyük bir öneme sahip olduğu görülmektedir. Uygulama odaklı olarak bakıldığında yer altından su, petrol vb. çıkarmakta kullanılan pompa motorlarının endüstride kullanılmakta olan motorlar arasında oldukça büyük bir paya sahip olduğu görülmektedir. Özellikle dalgıç pompa uygulamalarında kullanılmakta olan pompa motorları gerek motor tasarım hatalarından, gerekse de yanlış motor-pompa konfigürasyonları seçiminden kaynaklanan hatalar nedeniyle çok düşük verimlerle çalışmaktadır. Sağlamlık, ucuzluk ve doğrudan yol verme gibi özelliklerinden dolayı pompa uygulamalarında genellikle indüksiyon motorları (İM) tercih edilmektedir. Fakat İM?lerin en büyük sorunu özellikle küçük ve orta güçte düşük enerji verimi ile çalışmalarıdır. Doğrudan yol vermeli sürekli mıknatıslı motorlar (DY-SMSM) yüksek güç yoğunluğuna sahip olmaları sebebiyle verimi yükseltmek adına İM?lere uygun bir alternatiftir. Fakat bu makinalarda doğrudan yol verme esnasında mıknatısların demagnetizasyonu ve en önemlisi doğada nadir bulunan mıknatısların kullanımından kaynaklı yüksek maliyet ve dışa bağımlılık sorunları araştırmacıları bu makinalara yeni bir alternatif arayışı içine itmektedir. Bu doğrultuda hem doğrudan yol verme özelliği hem de mıknatıs içermeyen yapısı ile doğrudan yol vermeli senkron relüktans motorlar (DY-SenRM) İM?lere uygun bir alternatif olarak karşımıza çıkmaktadır. En basit tanımla bu tip motorlar çalışma prensibi bakımından relüktans motor ve İM?nin bir kombinasyonudur. DY-SenRM?de makinanın rotoruna uygun şekilde gömülen rotor barları ile doğrudan yol verme özelliği kazandırılırken, İM?lerin aksine rotor bakır kayıpları sürekli rejimde sıfıra indirilmektedir. Dahası SenRM?ler İM?lere kıyasla daha yüksek güç ve moment yoğunluğuna sahiptir. SenRM?lerin dezavantajlarına bakıldığında düşük güç faktörü ile çalışma ve rotordaki açıklıklardan kaynaklı yapısal entegrasyon problemleri göze çarpmaktadır. Bu problemler tasarım aşamasında iyi incelenip gerekli önlemler alınmalıdır. Gerekli olduğu durumlarda nadir element bulundurmayan mıknatısların kullanımı güç faktörü sorununu ortadan kaldırdığı gibi verimi de artırmaktadır. Bu projede dalgıç pompaları için 4 kW gücünde DY-SenRM tasarımı üzerine çalışılacaktır. Özellikle sulama amaçlı üretilen yer altı pompa sistemlerinde en çok tercih edilen 6 inç çapındaki dalgıç pompalarına uygun, yüksek verimli 4 kW gücünde bir DY-SenRM?nin tasarım optimizasyonunun yapılması ve gerçeklemesi amaçlanmaktadır. Optimizasyon algoritması olarak çoklu amaç diferansiyel evrim algoritması, benzerlerine göre öne çıkan hızlı yakınsama ve doğru sonuçlara ulaşma özellikleri göz önüne alınarak seçilmiştir. Tasarlanacak DY-SenRM?nin geçici rejim performansı, senkronize olabilme yeteneği, senkron çalışma performansı ve boyutu optimizasyonda göz önüne alınacak metriklerdir. Bu çalışmanın başarıyla sonuçlanması ile DY-SenRM?nin sadece pompa uygulamaları değil, diğer sabit hız uygulamalarında da düşük verimli İM?lerin yerini alması; dolayısıyla düşük maliyetli, yüksek verimli motor teknolojisinin yaygın hale gelmesi ön görülmektedir.Conference Object Citation - Scopus: 1Data-Driven Discovery and DFT Modeling of Fe4H on the Atomistic Level(Elsevier B.V., 2024) Zagorac, Dejan; Zagorac, Jelena; Djukic, Milos B.; Bal, Burak; Schön, Johann Christian; 0000-0002-7389-9155; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, Makine Mühendisliği Bölümü; Bal, Burak; 01. Abdullah Gül University; 02.06. Makine Mühendisliği; 02. Mühendislik FakültesiSince their discovery, iron and hydrogen have been two of the most interesting elements in scientific research, with a variety of known and postulated compounds and applications. Of special interest in materials engineering is the stability of such materials, where hydrogen embrittlement has gained particular importance in recent years. Here, we present the results for the Fe-H system. In the past, most of the work on iron hydrides has been focused on hydrogen-rich compounds since they have a variety of interesting properties at extreme conditions (e.g. superconductivity). However, we present the first atomistic study of an iron-rich Fe4H compound which has been predicted using a combination of data mining and quantum mechanical calculations. Novel structures have been discovered in the Fe4H chemical system for possible experimental synthesis at the atomistic level. © 2024 Elsevier B.V., All rights reserved.Article Design and analysis of low profile and low SAR full-textile UWB wearable antenna with metamaterial for WBAN applications(ELSEVIER SCIENCE BV, PO BOX 211, 1000 AE AMSTERDAM, NETHERLANDS, 2020) Husnu Yalduz; Timucin EmreTabaru; Veli Tayfun Kilic; Mustafa Turkmen; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, Elektrik - Elektronik Mühendisliği Bölümü; 01. Abdullah Gül University; 02. Mühendislik Fakültesi; 02.05. Elektrik & Elektronik MühendisliğiIn this paper, a low-profile wearable antenna with metamaterial (MM) for wireless body area network (WBAN) applications is presented. The designed antenna with MM operates in the ultra-wideband (UWB) between 4.55 and 13 GHz and it has a thickness of 4.68 mm. To the best of our knowledge, it is the lowest thickness reported in the literature for UWB antennas with MM. The proposed is designed and manufactured using fully flexible textiles. The designed antenna was simulated in free space and on the human body model. Simulation results show that gain, directionality, and front-to-back ratio of the antenna increase considerably with the placement of the MM. Also, in simulations, it is found that the specific absorption rate (SAR) values for the designed antenna reduce by 98.3% when MM is used. These SAR values calculated for the designed antenna with MM are well below the limits defined in European standards. The designed antenna and metamaterials were manufactured, too, and scattering parameters were measured. Measurement results are in good agreement with the results found in the simulations. It shows that the proposed antenna is very suitable for use in WBAN applications due to its low thickness, having low SAR, and UWB operation.Conference Object Design and Development of Functional Organic Small Molecules and Polymers for Optoelectronics(Amer Chemical Soc, 2016) Usta, Hakan; Demirel, Gokhan; Facchetti, Antonio; Muccini, Michele; 0000-0002-0618-1979; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, Malzeme Bilimi ve Nanoteknoloji Mühendisliği Bölümü; Usta, Hakan; 01. Abdullah Gül University; 02.07. Malzeme Bilimi ve Nanoteknoloji Mühendisliği; 02. Mühendislik FakültesiArticle Citation - WoS: 11Citation - Scopus: 14Detection of Movement Intention in EEG-Based Brain-Computer Interfaces Using Fourier-Based Synchrosqueezing Transform(World Scientific Publ Co Pte Ltd, 2021) Karakullukcu, Nedime; Yilmaz, Bulent; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, Elektrik - Elektronik Mühendisliği Bölümü; Karakullukcu, Nedime; Yilmaz, Bülent; 01. Abdullah Gül UniversityPatients with motor impairments need caregivers' help to initiate the operation of brain-computer interfaces (BCI). This study aims to identify and characterize movement intention using multichannel electroencephalography (EEG) signals as a means to initiate BCI systems without extra accessories/methodologies. We propose to discriminate the resting and motor imagery (MI) states with high accuracy using Fourier-based synchrosqueezing transform (FSST) as a feature extractor. FSST has been investigated and compared with other popular approaches in 28 healthy subjects for a total of 6657 trials. The accuracy and f-measure values were obtained as 99.8% and 0.99, respectively, when FSST was used as the feature extractor and singular value decomposition (SVD) as the feature selection method and support vector machines as the classifier. Moreover, this study investigated the use of data that contain certain amount of noise without any preprocessing in addition to the clean counterparts. Furthermore, the statistical analysis of EEG channels with the best discrimination (of resting and MI states) characteristics demonstrated that F4-Fz-C3-Cz-C4-Pz channels and several statistical features had statistical significance levels, p, less than 0.05. This study showed that the preparation of the movement can be detected in real-time employing FSST-SVD combination and several channels with minimal pre-processing effort.Conference Object Detection of Variation Instances on Colonoscopy Videos using Structural Similarity Index(IEEE, 345 E 47TH ST, NEW YORK, NY 10017 USA, 2018) Kacmaz, Rukiye Nur; Yilmaz, Bulent; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, Elektrik - Elektronik Mühendisliği Bölümü; 01. Abdullah Gül UniversityThe aim of this study is to reduce the number of images extracted from the videos recorded by the specialists during the colonoscopy process for further examination, thereby enabling the specialist to deal with fewer images. Since the images obtained from the videos are very similar, the main assumption of this study is that the whole video can be represented by fewer images. The approach used in this study is the structural similarity index. Totally, images were obtained from 4 different videos coming from healthy, ulcerative colitis, Crohn's, and polyp patients. The noisy images in these videos were eliminated manually. When the structural similarity index between two consecutive clear images was less than 0.83, the second image was selected and shown to the specialist for his/her examination. By this way, the frames carrying significantly new information from the videos were defined as the variation instances. The tests on healthy or diseased colon videos showed that only 5-10% of the clear images provide significantly new information.
