Malzeme Bilimi ve Nanoteknoloji Mühendisliği Bölümü Koleksiyonu
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.12573/207
Browse
Browsing Malzeme Bilimi ve Nanoteknoloji Mühendisliği Bölümü Koleksiyonu by Title
Now showing 1 - 17 of 17
- Results Per Page
- Sort Options
Article Bazı geleneksel Türk gıdalarından laktik asit bakterilerinin izolasyonu(2021) DOĞAN Osman; CEBECİ Aysun; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, Malzeme Bilimi ve Nanoteknoloji Mühendisliği Bölümü; CEBECİ, Aysun; 01. Abdullah Gül University; 02.07. Malzeme Bilimi ve Nanoteknoloji Mühendisliği; 02. Mühendislik FakültesiAmaç: Bu çalışma ülkemizde geleneksel yöntemlerle üretilen gıda ürünlerindenlaktik asit bakterilerinin izolasyonunu ve tanımlanmasını sağlamak amacıylayapılmıştır.Materyal ve Yöntem: Çalışma kapsamında Van otlu peynir ve ekşi hamur örneğikullanılmıştır. Bu örnekler içerdikleri laktik asit bakterileri için çalışılmış vetanımlanmaları için biyokimyasal ve PCR bazlı moleküler biyolojik tekniklere tabitutulmuşlardır. Biyokimyasal testler kapsamında örnekler, Gram reaksiyonları,katalaz aktivitesi, gaz üretimi, 10oC ve 45oC'de, %6 ve %16 NaCl konsantrasyonda,pH 4.4 ve pH 9.6’da gelişim göstermeleri açısından incelenmiştir. Moleküler biyolojideneyleri kapsamında ise tür ve suş düzeyinde tanımlama için PCR-RFLP, 16SrRNA gen dizileme ve RAPD-PCR teknikleri kullanılmıştır.Araştırma Bulguları: Bir dizi mikrobiyolojik deneylerin sonucunda 26 adet bakteripotansiyel laktik asit bakterisi olarak izole edilmiştir. Bunlardan 25 adedininLactobacillus, Pediococcus ve Enterococcus cinslerine ait olduğu tespit edilmiş vetür ve suş düzeyinde tanımlanmaları sağlanmıştır. Kalan bir adet izolat iseStaphylococcus hominis olarak tanımlanmıştır.Sonuç: Çalışmamız sonucunda 25 adet laktik asit bakterisi gen dizileme ve RAPDPCR teknikleri kullanılarak tür ve suş düzeyinde başarıyla tanımlanmıştır.Research Project Benzotiyeno[3,2-B][1]Benzotiyofen (BTBT) Tabanlı, Yüksek Performanslı N-Tipi/Ambipolar Yarı-İletkenlerin Geliştirilmesi Ve Yüksek Hızda Alan-Etkili Transistör (OFET) Uygulamaları(TUBİTAK, 2019) Usta, Hakan; Demirel, Gökhan; 0000-0002-0618-1979; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, Malzeme Bilimi ve Nanoteknoloji Mühendisliği Bölümü; Usta, Hakan; 01. Abdullah Gül University; 02.07. Malzeme Bilimi ve Nanoteknoloji Mühendisliği; 02. Mühendislik FakültesiBu projede, daha önce literatürde bulunmayan, özgün kimyasal yapılara sahip 6 farklı_x000D_ düşük LUMO’lu BTBT-tabanlı yarı-iletken moleküler malzeme quantum mekaniksel_x000D_ hesaplamalarla teorik olarak tasarlanmış ve sentezlenmiştir. Bu yeni yarı-iletkenlerin_x000D_ saflaştırma sonrası detaylı bir şekilde yapısal, fizikokimyasal ve optoelektronik_x000D_ karakterizasyonları yapılıp organik alan-etkili transistör uygulamaları çalışılmıştır. Bunun_x000D_ sonucunda, dünyada ilk defa n-tipi olarak çalışabilen ve oldukça yüksek yarı-iletkenlik_x000D_ performansı gösteren (μe = 0.6 cm2_x000D_ /V·s; Ion/Ioff = 107_x000D_ -108_x000D_ ) BTBT yarı-iletken molekülü,_x000D_ D(PhFCO)-BTBT, perflorofenilkarbonil grupları ile geliştirilmiştir. Geliştirilen D(PhFCO)-BTBT_x000D_ molekülü, son yılların en önemli π-sistemlerinden birisi olan BTBT yapısının elektron iletimi_x000D_ yapabileceğini literatürde ilk defa göstermesinin yanında, sahip olduğu yüksek elektron_x000D_ akışkanlığı ile literatürdeki sayılı n-tipi yarı-iletken moleküllerden birisi olarak kayda geçmiştir._x000D_ Alkildisiyanovinilen ile fonksiyonelleştirilmiş D(C7CC(CN)2)-BTBT ise literatürde geliştirilmiş ilk_x000D_ solüsyondan proses edilebilir n-tipi BTBT (μe = 0.001 cm2_x000D_ /V·s, Ion/Ioff = 104_x000D_ ) yarı-iletken_x000D_ molekülü olmuştur. Karbonil ve disiyanovinilen fonksiyonelleştirmelerinin BTBT yapısındaki_x000D_ LUMO ve molekül-içi düzlemsellik etkisinin daha önceki π-sistemlerinden oldukça farklı_x000D_ olduğu bulgusuna ulaşılmıştır. Geliştirilen moleküler yarı-iletkenlerin moleküler_x000D_ dizilim/morfolojik/mikro-nanoyapı özellikleri dikkatlice incelendiğinde fonksiyonel grupların ve_x000D_ sübstitüyenlerin yarı-iletkenlik üzerindeki etkisi ortaya çıkarılmıştır. Ayrıca, bu projede_x000D_ geliştirilen farklı π-sistemlere sahip yarı-iletken kütüphanesinin detaylı incelemesi sonucunda_x000D_ “kimyasal yapı-optoelektronik özellikler-aygıt performansı” ilişkileri detaylı olarak çalışılmış,_x000D_ elektron-iletim özelliği olan yeni BTBT malzemelerinin geliştirilmeye devam edilmesi için_x000D_ ileriki çalışmalara ışık tutacak önemli bulgulara erişilmiştir.Research Project Bor Zengini Amorf Malzemeler(TUBİTAK, 2020) Durandurdu, Murat; https://orcid.org/0000-0001-5636-3183; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, Malzeme Bilimi ve Nanoteknoloji Mühendisliği Bölümü; Durandurdu, Murat; 01. Abdullah Gül University; 02.07. Malzeme Bilimi ve Nanoteknoloji Mühendisliği; 02. Mühendislik FakültesiBu TÜBİTAK 1001 projesi kapsamında, bor zengini farklı amorf malzemeler [B1-xSix, B1-xCx, B1-_x000D_ xOx, ve B1-xLix (0, 5 ≥ � ≥ 0,05)] ab initio moleküler dinamik tekniği kullanılarak sıvı hallerin hızlıca_x000D_ soğutulması sonucu modellenmiş ve bu malzemelerin atomik yapıları, elektronik yapıları ve_x000D_ mekanik özellikleri ayrıntı olarak araştırılmıştır. Bunlara ek olarak, bu malzemelerin bazı_x000D_ oranlarının yüksek basınçtaki davranışları incelenmiştir. Bazı malzemelerde, örneğin BC ve BO_x000D_ malzemelerinde, bor oranının artmasıyla iki boyutlu yapıdan üç boyutlu yapıya geçiş_x000D_ gözlemlenmiştir. Ayrıca yüksek bor oranlarında, B12 icosahedralların oluştuğu bulunmuştur. B12_x000D_ molekülüne ek olarak nano boyutunda B7, B10, B14, B16 kafes moleküllerinin oluşumu bazı_x000D_ malzemelerde gözlemlenmiştir. Modellenen malzemelerin her birinin yarıiletken özelliği gösterdiği_x000D_ fakat yasak band aralığında bor oranına bağlı genel bir eğilim olmayıp dalgalanmaların olduğu_x000D_ bulunmuştur. B12 moleküllerinin oluşumunun malzemelerin mekanik özelliğini dikkate değer bir_x000D_ şekilde etkilediği ve bor oranı yüksek olan malzemelerin daha sert bir özellik gösterdiği_x000D_ bulunmuştur. Yüksek basınç uygulamasıyla, malzemelerin daha yoğun bir amorf yapıya faz_x000D_ geçişişi yaptığı ve malzemeye bağlı olarak, faz geçişlerinin tersinir ya da tersinir olmayan faz_x000D_ geçişleri olduğu gözlemlenmiştir.Conference Object Design and Development of Functional Organic Small Molecules and Polymers for Optoelectronics(Amer Chemical Soc, 2016) Usta, Hakan; Demirel, Gokhan; Facchetti, Antonio; Muccini, Michele; 0000-0002-0618-1979; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, Malzeme Bilimi ve Nanoteknoloji Mühendisliği Bölümü; Usta, Hakan; 01. Abdullah Gül University; 02.07. Malzeme Bilimi ve Nanoteknoloji Mühendisliği; 02. Mühendislik FakültesiResearch Project Ekran uygulamaları için bulanıklı azaltıcı metal nanotel saydam elektrotlar(TUBİTAK, 2015) Çıtır, Murat; Şen, Ünal; Kılıç, Ahmet; Canlier, Ali; Ata, Ali; 0000-0002-5009-5197; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, Malzeme Bilimi ve Nanoteknoloji Mühendisliği Bölümü; Çıtır, Murat; Şen, Ünal; Kılıç, Ahmet; Canlier, Ali; Ata, Ali; 01. Abdullah Gül UniversityGünümüzde kullanılmakta olan İndiyum Kalay Oksit (ITO) saydam elektrotnunun indiyum_x000D_ elementinin doğada az bulunması, malzemelerin ve prosesin pahalı olması, esnek ve_x000D_ dokunmatik ekranlarda ölümcül olabilecek mekanik kırılganlığının olması gibi özellikleri_x000D_ kullanımını sınırlamaktadır. ITO’nun yerine geçebilecek karbon nanotüp, grafen ve metal nanotel_x000D_ elektrotlar gibi gelecek vaat eden saydam iletken malzemeler çalışılmaktadır. Bunlar arasında_x000D_ metal nanoteller, ITO’nun sayılan dezavantajlarını gidermesine ek olarak optik ve elektriksel_x000D_ özelliklerinin en az ITO kadar iyi olmasından dolayı özellikle gelecek vaat etmektedir. Metal_x000D_ nanoteller çözelti sentezi yöntemiyle yüksek verimde üretilebilir ve çözeltiye dağıtılmış nanoteller_x000D_ spin-coating veya sprey yöntemiyle geniş subtratlara kolayca kaplanabilir. Bu devrim_x000D_ niteliğindeki teknoloji özellikle mekanik esneklik isteyen ürünlerde kullanılmak üzere ekran_x000D_ endüstrisine büyük etkisi olacaktır._x000D_ Önerilen proje kapsamında, hedef geçirgenlik başına nanotel elektrotların iletkenliği iki_x000D_ yöntemle geliştirilmesi amaçlanmaktadır: 1) daha ince ve daha uzun nanoteller sentezleyip_x000D_ kesişim nokta (junction) sayısını azaltmak ve 2) nanoteller üzerindeki oksit tabakasını gidererek_x000D_ ve nanotelleri iletkenliği yüksek altın (veya inert metal) tabakasıyla kaplayarak junction direncini_x000D_ azaltmak. Böylece bu çalışmayla ekran uygulamaları için hedeflenen levha direncine daha az_x000D_ nanotel kullanılarak ulaşılacaktır. Bu durum toplam geçirgenliğin iyileşmesini ve bulanıklık_x000D_ seviyesinin düşmesini sağlayacaktır. Son çalışmalara göre bulanıklık seviyesi 8 ohm/sq levha_x000D_ direnç ve %80 diffusive geçirgenlikte %15 seviyesindedir. Bulanıklık seviyesinin yüksek olması_x000D_ güneş pilleri için bir avantaj iken, yüksek-teknolojik ve askeri uygulamalarda kullanılacak_x000D_ ekranlar için düşük bulanıklık (<5%) seviyesine ihtiyaç vardır. Önerilen projede nanotellerin enboy oranını küçülterek ve junction direncini azaltarak toplam bulanıklığın azaltılmasıyla bu_x000D_ teknolojinin ekranlar için uygun hale gelmesi amaçlanmaktadır.Article Citation - WoS: 6Citation - Scopus: 6Experimental Measurements of Some Thermophysical Properties of Solid CdSb Intermetallic in the Sn-Cd Ternary Alloy(Springer, 2016) Ozturk, Esra; Aksoz, Sezen; Altintas, Yemliha; Keslioglu, Kazum; Marasli, Necmettin; 0000-0002-1993-2655; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, Malzeme Bilimi ve Nanoteknoloji Mühendisliği Bölümü; Altintas, Yemliha; 01. Abdullah Gül UniversityThe equilibrated grain boundary groove shapes of solid CdSb in equilibrium with Sn-Cd-Sb eutectic liquid were observed from a quenched sample by using a radial heat flow apparatus. The Gibbs-Thomson coefficient, solid-liquid interfacial energy and grain boundary energy of the solid CdSb intermetallic were determined from the observed grain boundary groove shapes. The thermal conductivity of the eutectic solid and the thermal conductivity ratio of eutectic liquid to the eutectic solid in the Sn-35.8 at.%Cd-6.71 at.%Sb eutectic alloy at its eutectic melting temperature were also measured with a radial heat flow apparatus and a Bridgman-type growth apparatus, respectively.Article Citation - WoS: 28Citation - Scopus: 27Flexible Electrodes Composed of Flower-Like MoS2 and MXene for Supercapacitor Applications(Pergamon-Elsevier Science Ltd, 2024) Hayat, Hilal Pecenek; Dokan, Fatma Kilic; Onses, M. Serdar; Yilmaz, Erkan; Duran, Ali; Sahmetlioglu, Ertugrul; 0000-0002-6260-2424; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, Malzeme Bilimi ve Nanoteknoloji Mühendisliği Bölümü; Duran, Ali; 01. Abdullah Gül UniversityFlexible supercapacitors with high charge storage ability are needed for emerging applications in wearable electronics. Here, we introduce a novel flexible supercapacitor electrode by incorporating flower-like MoS2 into MXene via a hydrothermal technique. We mostly focused on the structural design for electrode configuration to enhance the charge storage mechanism. Three different electrodes composed of MoS2, MXene, and MoS2@MXene were fabricated via a versatile drop-casting and drying method. There are unique advantages of incorporating MoS2 with MXene such as the fast electron transfer, hydrophilicity of the interface, and structural stability. The MoS2@MXene // MXene flexible asymmetric supercapacitor device offered a high energy density of 1.21 W h /kg and a power density of 54.45 W /kg. Moreover, the asymmetric device exhibits nearly identical electrochemical behavior following 100 bending cycles at different angles. The high electrochemical activity of MoS2 and MXene and good interaction are ascribed to the superior electrochemical performance of the composite material. Furthermore, this research could guide the development of flexible, high-performance, and low-cost electrodes which will be useful in wearable electronics.Article Citation - WoS: 5Citation - Scopus: 5Formation of a Very High-Density Amorphous Phase of Carbon and Its Crystallization into a Simple Cubic Structure at High Pressure(Elsevier B.V., 2021) Durandurdu, M.; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, Malzeme Bilimi ve Nanoteknoloji Mühendisliği Bölümü; Durandurdu, Murat; 01. Abdullah Gül University; 02.07. Malzeme Bilimi ve Nanoteknoloji Mühendisliği; 02. Mühendislik FakültesiWe report a direct computational evidence of a two-step transformation sequence for tetrahedral amorphous carbon (ta-C) with increasing pressure. First, ta-C gradually transforms into a very high-density amorphous phase (VHDA) phase. Second, the VDHA phase converts into a simple cubic (SC) crystal. The structural defects formed during the high-pressure treatment play important roles for the formation and stabilization of the SC structure, rather than favorable the SC4 crystal. These phase transformations are reversible. © 2021 Elsevier B.V., All rights reserved.Article Citation - WoS: 3Citation - Scopus: 3High Pressure Modifications in Amorphous Boron Suboxide: An Ab Initio Study(Elsevier Sci Ltd, 2020) Durandurdu, Murat; Durandurdu, Murat; 0000-0001-5636-3183; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, Malzeme Bilimi ve Nanoteknoloji Mühendisliği Bölümü; 01. Abdullah Gül University; 02.07. Malzeme Bilimi ve Nanoteknoloji Mühendisliği; 02. Mühendislik FakültesiUsing constant pressure ab initio calculations, we probe the high-pressure modifications in amorphous boron suboxide (B6O) consisting of glassy boron trioxide (B2O3) and boron (B) domains up to a theoretical pressure of 100 GPa. At this pressure, the structure remains amorphous. We find a steady increase in the average coordination of both B and oxygen (O) atoms. O atoms mostly attain threefold coordination as in B2O3 glass at high pressures. On the other hand, the mean coordination number of B-atoms reaches six at high pressures and the structural changes in B-rich regions are perceived to be quite analogous to those of amorphous B. B-12 clusters are found to persevere during the pressurizing process and the high-pressure modifications occur predominantly around O-atoms and the regions that connect the pentagonal pyramid-like motifs to each other. Upon pressure release, some high-pressure configurations persist in the model and another noncrystalline structure being about 10% denser than the original state is recovered, suggesting a permanent densification and a possible irreversible amorphous-to-amorphous phase transformation in B6O. The recovered network shows slightly better mechanical properties than the uncompressed model. During the compression and decompression processes, amorphous B6O remains semiconducting. The delocalization of some band tail states is seen at high pressures.Research Project Karabuğday Nişastasından Yenilebilir Film Üretimi ve Nişastanın Yağ Asitleri ile Modifikasyonunun Film Mekanik Özellikleri Üzerine Etkisi(TÜBİTAK, 2022) Kahraman, Kevser; Aydemir, Levent Yurdaer; Koca, Esra; Oskaybaş Emlek, Betül; 0000-0002-2786-3944; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, Malzeme Bilimi ve Nanoteknoloji Mühendisliği Bölümü; Kahraman, Kevser; 01. Abdullah Gül University; 02.07. Malzeme Bilimi ve Nanoteknoloji Mühendisliği; 02. Mühendislik Fakültesi; 02. 04. Bilgisayar MühendisliğiBu proje, karabuğdaydan yüksek saflıkta ve verimde nişasta üretilmesini, üretilen nişastanın çeşitli yağ asitleri (10C, 14C, 18C) kullanılarak elde edilen amiloz-lipit kompleksinden film üretimini amaçlamaktadır. Amiloz-lipit kompleksi üretiminde herbir yağ asidi için en etkili iki reaksiyon parametresi (sıcaklık, süre, pH, yağ asidi/nişasta oranı) belirlenmiştir. Herbir yağ asidi için en etkili iki parametre kullanılarak merkezi kompozit tasarım ile deneme tasarımları oluşturulmuş, komplekslerin kompleks indeks (KI), görünür amiloz, sindirilebilirlik, su bağlama-çözünürlük, çirişlenme, berraklık ve sineresis derecesi gibi özellikleri açısından karakterize edilmiştir. Kompleks oluşumunun nişastanın yapısına etkisi XRD ve FT-IR ile incelenmiştir. Amiloz-lipit kompleks oluşumu ile nişastanın enzime dirençli nişasta miktarı artmış, şişme gücü azalmıştır. En yüksek KI değerine sahip amiloz-kompleksi içeren nişastalar kullanılarak gliserol varlığında filmler üretilmiştir. Gliserol konsantrasyonu, çözelti sıcaklığı ve pH?nın film mekanik özelliklerine etkisinin araştırılması amacıyla, bu parametreler kullanılarak yanıt yüzey yöntemi ile deneme tasarımları oluşturulmuş, film üretimi gerçekleştirilmiş ve optimum film karakteristiklerine sahip film üretiminin sağlandığı parametreler belirlenmiştir. Optimum koşullarda amiloz-lipit kompleksi kullanılarak üretilen filmlerin gerilme dirençleri miristik (1,09 MPa) ve stearik asit (3,360 MPa) için kontrol filme göre daha yüksek, uzama değeri ise kaprik asit (%114,59) için daha yüksek bulunmuştur. Amiloz-lipit kompleksi kullanılarak üretilen filmlerin çözünürlük, nem ve kalınlık değerleri kontrollere göre daha yüksek bulunmuştur. En iyi su buharı bariyer özelliğine amiloz-miristik asit kompleks filmi (0,394 g.mm/m2.h.kPa) ile elde edilmiştir. SEM ve AFM görüntüleri amiloz-lipit kompleksi kullanımının film morfolojik ve topografik özelliklerine etki ettiğini göstermiştir. Su ile yüzey temas açısı sonuçlarına göre sadece amiloz-stearik asit kompleksi filmi hidrofobik yüzeye sahip olmuşlardır. Tüm sonuçlar genel olarak değerlendirildiğinde proje kapsamında karabuğday nişastasından enzime dirençli nişasta kaynağı olma potansiyeline sahip amiloz-lipit kompleksi oluşturmuş; oluşturulan bu komplekslerden mekanik özellikleri yüksek yenilebilir film üretimi gerçekleştirilebilmiştir.Research Project Laterit Liç Çözeltisinden Sinerjik Solvent Ekstraksiyon (SSX) Yöntemi Kullanılarak Nikel ve Kobalt Kazanımı(TUBİTAK, 2019) Kursunoglu, Sait; Kaya, Muammer; 0000-0002-1680-5482; 0000-0002-1680-5482; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, Malzeme Bilimi ve Nanoteknoloji Mühendisliği Bölümü; Kursunoglu, Sait; Kaya, Muammer; 01. Abdullah Gül UniversityBu çalışmada, nikel sülfat (NiSO4.6H2O), kobalt sülfat (CoSO4.7H2O), manganez sülfat_x000D_ (MnSO4.H2O), magnezyum sülfat (MgSO4.7H2O) ve kalsiyum klorür (CaCl2.2H2O) tuzları_x000D_ deiyonize su ile çözündürülerek sentetik bir liç çözeltisi hazırlanmıştır. Sentetik çözelti_x000D_ içerisinde seçimli olarak nikel ve kobalt kazanımı için sinerjik solvent ekstraksiyon (SSX) ve_x000D_ direkt solvent ekstraksiyon (DSX) yöntemleri uygulanmıştır. Organik ekstraksiyon çözeltisi_x000D_ olarak Cyanex 272 (bis (2,4,4-trimethylpentyl) phosphonic asit, Versatic 10 (neodecanoic_x000D_ asit) ve DEHPA/D2EHPA (di (2-ethylexyl) fosforik asit) n-Hexan içerisinde seyreltilerek_x000D_ kullanılmıştır. Organik çözelti içerisine ekstraksiyon esnasında oluşabilecek üçüncül fazları_x000D_ ve yerel çökmeleri engellemek için ayarlayıcı olarak TBP (tributyl phosphate) kullanılmıştır._x000D_ Kobalt Cyanex 272 solvent ekstraksiyon ünitesinde yaklaşık pH 5,7’de manganez ile beraber_x000D_ ekstrakte edilmiştir. Yüklü organik çözelti temizleme devresinde asitliği ayarlanmış deiyonize_x000D_ su ile pH 5,5’de üç aşama temizleme işlemi görmüştür. Temizlenmiş yüklü organik 2 kademe_x000D_ 10 g/L Co çözeltisi ile tekrar temizlenmiştir. Temizlenmiş yüklü çözelti pH 0,5’de 2 kademe_x000D_ sıyırma işlemine tabi tutularak kobalt ve manganez yüklü çözelti elde edilmiştir. İkinci solvent_x000D_ ekstraksiyon ünitesinde organik ekstraktant olarak Versatic 10 kullanılmıştır. Cyanex 272_x000D_ ünitesi sonunda kalan atık çözelti ikinci üniteye beslenmiştir. Bu ünitede nikel yaklaşık pH_x000D_ 6,9’da organik faza yüklenmiştir. Yüklü organik pH 6,5’de asitliği ayarlanmış deiyonize su ile_x000D_ 2 kademe temizlenmiş ve ardından 2 kademe 10 g/L Ni çözelti kullanılarak tekrar_x000D_ temizlenmiştir. Temizleme işleminden sonra pH 0,5’de 1 kademe sıyırma işlemi_x000D_ gerçekleştirilerek yüklü nikel çözeltisi elde edilmiştir. Çalışma sonunda, ilk ekstraksiyon_x000D_ kademesinde manganez sentetik liç çözeltisinden tamimiyle uzaklaştırılamamıştır. SSX_x000D_ çalışmalarında %15 Cyanex 272+%5 Versatic 10+%5 TPB, %15 Versatic 10+%5 Cyanex_x000D_ 272+%5 TPB, %15 Cyanex 272+%5 Versatic 10+%5 DEHPA+%5 TBP ve %15 Cyanex_x000D_ 272+%5 DEHPA+%5 TBP sistemleri test edilmiştir. %15 Cyanex 272+%5 Versatic 10+%5_x000D_ TBP sisteminin Ni-Mg-Ca’yı Co’dan ayırmada kullanılabileceği belirlenmiştir. %15 Versatic_x000D_ 10+%5 Cyanex 272+%5 TPB sistemi kullanılarak Ca ve Mg arasında büyük bir seçimlilik_x000D_ olduğu ve bu iki metal iyonunun liç çözeltisinden seçimli olarak ayrılabileceği görülmüştür._x000D_ Aynı zamanda %15 Cyanex 272+%5 Versatic 10+%5 DEHPA+%5 TBP sistemi kullanılarak_x000D_ düşük pH değerlerinde Mn’nin Co’dan uzaklaştırılabileceği belirlenmiştir.Conference Object Novel Method Based on Photothermal Cleavage of Thermolabile Molecules on Au Nanoparticles for Controlled Release(Amer Chemical Soc, 2016) Goren, Ekrem; Cavusoglu, Halit; Yavuz, Emine; Usta, Hakan; Citir, Murat; Yavuz, Mustafa Selman; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, Malzeme Bilimi ve Nanoteknoloji Mühendisliği Bölümü; Usta, Hakan; Citir, Murat; 01. Abdullah Gül University; 02.07. Malzeme Bilimi ve Nanoteknoloji Mühendisliği; 02. Mühendislik FakültesiArticle Citation - WoS: 23Citation - Scopus: 23Pressure-Induced Amorphization of MOF-5: A First Principles Study(Wiley-VCH Verlag GmbH, 2018) Erkartal, Mustafa; Durandurdu, Murat; Erkartal, Mustafa; Durandurdu, Murat; 0000-0001-5636-3183; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, Malzeme Bilimi ve Nanoteknoloji Mühendisliği Bölümü; 01. Abdullah Gül University; 02.07. Malzeme Bilimi ve Nanoteknoloji Mühendisliği; 02. Mühendislik FakültesiAmorphous metal-organic frameworks (MOFs) and the amorphization of crystalline MOFs under mechanical stimuli are attracting considerable interest in last few years. However, we still have limited knowledge on their atomic arrangement and the physical origin of crystalline-to-amorphous phase transitions under mechanical stimuli. In this study, ab initio simulations within a generalized gradient approximation are carried out to investigate the high-pressure behavior of MOF-5. Similar to the previous experimental findings, a pressure-induced amorphization is observed at 2 GPa through the simulations. The phase transformation is an irreversible first order transition and accompanied by around 68% volume collapse. Remarkably, the transition arises from local distortions and, contrary to previous suggestions, does not involve any bond breaking and formation. Additionally, a drastic band gap closure is perceived for the amorphous state. This study has gone some way towards enhancing our understanding of pressure-induced amorphization in MOFs.Article Citation - WoS: 10Citation - Scopus: 11Structurally Colored Physically Unclonable Functions With Ultra-Rich and Stable Encoding Capacity(Wiley-VCH Verlag GmbH, 2025) Esidir, Abidin; Ren, Miaoning; Pekdemir, Sami; Kalay, Mustafa; Kayaci, Nilgun; Gunaltay, Nail; Onses, Mustafa Serdar; 0000-0002-0618-1979; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, Malzeme Bilimi ve Nanoteknoloji Mühendisliği Bölümü; Usta, Hakan; 01. Abdullah Gül UniversityIdentity security and counterfeiting assume a critical importance in the digitized world. An effective approach to addressing these issues is the use of physically unclonable functions (PUFs). The overarching challenge is a simultaneous combination of extremely high encoding capacity, stable operation, practical fabrication, and a widely available readout mechanism. Herein this challenge is addressed by designing an optical PUF via exploiting the thickness-dependent structural color formation in nanoscopic films of ZnO. The structural coloration ensures authentication using widely available bright-field-based optical readout, whereas the metal oxide provides a high degree of structural stability. True physical randomness in spatial position is achieved by physical vapor deposition of ZnO through stencil masks that are fabricated by pore formation in polycarbonate membranes via photothermal processing of stochastically positioned plasmonic nanoparticles. Structural coloration emerges from thin film interference as confirmed via simulation studies. The rich color variation and stochastic definition of domain size and geometry result in chaotic features with an encoding capacity that approaches (6.4 x 105)(2752x2208). Deep learning-based authentication is further demonstrated by transforming these chaotic features into unbreakable codes without field limitations. This ultra-rich encoding capacity, coupled with outstanding thermal and chemical stability, forms a new cutting edge for state-of-the-art PUF-based encoding systems.Article Citation - WoS: 250Citation - Scopus: 262Surface-Enhanced Raman Spectroscopy (SERS): An Adventure from Plasmonic Metals to Organic Semiconductors as SERS Platforms(Royal Soc Chemistry, 2018) Demirel, Gokhan; Usta, Hakan; Yilmaz, Mehmet; Celik, Merve; Alidagi, Husniye Ardic; Buyukserin, Fatih; Demirel, Gokhan; Usta, Hakan; Yilmaz, Mehmet; Celik, Merve; Alidagi, Husniye Ardic; Buyukserin, Fatih; 0000-0002-0618-1979; 0000-0002-9778-917X; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, Malzeme Bilimi ve Nanoteknoloji Mühendisliği Bölümü; 01. Abdullah Gül University; 02.07. Malzeme Bilimi ve Nanoteknoloji Mühendisliği; 02. Mühendislik Fakültesi; 02.01. Mühendislik BilimleriThe quantitative determination and identification of bio-/chemical molecules at ultra-low concentrations is a hot topic in several fields including medical diagnostics, environmental science, and homeland security. Molecular detection techniques are conventionally based on optical, electrochemical, electronic, or gravimetric methodologies. Among these methods, surface-enhanced Raman spectroscopy (SERS) is considered as one of the most reliable, sensitive and selective techniques for non-destructive molecular analysis through the amplification of electromagnetic fields and/or creation of charge-transfer states between the chemisorbed analyte molecule and SERS active platform. Unfortunately, the applicability of SERS is rather limited, which is mainly due to the lack of highly sensitive SERS platforms with good stability and reproducibility. In line with this, metal nanoparticles (e.g., Au, Ag, and Cu) have been extensively exploited as SERS active platforms. Although the utilization of metallic nanoparticles in SERS is simple and cost-effective, the poor controllability of the structures and limited formation of hot spots in the detection zone leads to discrepancy in the resulting SERS signals. For these reasons, in the past few years, researchers have focused on fabricating 3-dimensional (3D) SERS platforms, which increase the adsorption of analyte molecules and facilitate hot spot formation in all three dimensions. However, the fabrication of 3D SERS platforms is mostly expensive and technologically demanding. Therefore, the discovery of non-metal alternative approaches is of great interest not only to widen SERS applications but to further elucidate fundamental questions. Considering recent developments on the fabrication and application of SERS active platforms, this review is structured in 3 main directions; (1) implementation of the plasmonic nanoparticles having different shapes into SERS-active platforms, (2) highlighting recent developments in the fabrication and application of 3D SERS-active platforms, and (3) examination of recent novel inorganic and organic semiconductor based platforms for SERS applications. At the end, we conclude with the promises and challenges for the future evolution of SERS.Article Citation - WoS: 6Citation - Scopus: 7Synergistic Effect of Organic Acid on the Dissolution of Mixed Nickel-Cobalt Hydroxide Precipitate in Sulphuric Acid Solution(Edp Sciences S A, 2019) Kursunoglu, Sait; Kursunoglu, Sait; 0000-0002-1680-5482; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, Malzeme Bilimi ve Nanoteknoloji Mühendisliği Bölümü; 01. Abdullah Gül UniversityThe synergistic effect of an organic acid on the dissolution of nickel and cobalt from a mixed nickel-cobalt hydroxide precipitate (MHP) in sulphuric acid solution was studied. The effects of sulphuric acid concentration, the type of organic acid, leaching time, leaching temperature and stirring speed on the dissolution of the metals were experimentally investigated. It was observed that there is no beneficial effect of leaching temperature and stirring speed on the dissolution of the metals from the used MHP product which contains 37.7% Ni, 2.1% Co and 5.6% Mn. It was found that citric acid was more effective than oxalic acid for the dissolution of nickel and manganese, whereas oxalic acid was more effective than citric acid for the dissolution of cobalt. The addition of oxalic acid into the leaching system, however, affected the dissolution of nickel negatively because nickel precipitate as nickel oxalate. Therefore, the use of citric acid as synergist for sulphuric acid leaching of MHP product is more promising. After 60 min of leaching, 90.9% Ni, 84.2% Co and 98.1% Mn were dissolved under the following conditions: 0.75 M sulphuric acid, 2 g citric acid, 1/10 solid-to-liquid ratio, 400 rpm stirring speed and 30 degrees C temperature. The experimental results demonstrate that the addition of citric acid as a synergist for sulphuric acid leaching of a MHP product provides beneficial effect for the dissolution of nickel, cobalt and manganese.Article SYSTEM DESIGN AND PROTOTYPE MANUFACTURING FOR THE RECOVERY OF LUBRICANT POWDER USED IN WIRE DRAWING PROCESS(Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, 2023) EREN, Orhan; GERÇEKÇİOĞLU, Eyüp; BENLİCE, Esra; YILMAZ, Erkan; DURAN, Ali; 0000-0002-6260-2424; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, Malzeme Bilimi ve Nanoteknoloji Mühendisliği Bölümü; DURAN, Ali; 01. Abdullah Gül UniversityRecycling processes have gained great importance for both environmental and economic sustainability and_x000D_ development. A prototype system was developed using physical separations including size sieving and magnetic_x000D_ separation for the recycling of solid die soaps used as lubricants in industrial wire drawing processes. The chemical_x000D_ composition of the waste obtained after the wire drawing process was elucidated by using X-ray fluorescence (XRF)_x000D_ analysis and extraction methods. The results showed that there was 67% reusable soap in the waste, and most of the_x000D_ remaining waste was made up of metals. Parameters such as particle size, sieve pore diameters, shaking time and_x000D_ magnetic field strength were optimized and an industrial scale prototype recycling system was designed. Finally, a_x000D_ prototype recovery system was established. Scanning electron microscopy (SEM), light microscopy,_x000D_ thermogravimetric/differential thermal analyzes (TGA/DTA), X-ray fluorescence spectroscopy (XRF) and Fourier_x000D_ transform infrared spectroscopy (FTIR) were used for the characterization. 88% of the soap in the waste was_x000D_ recovered, and the soap obtained was successfully used in wire drawing process without causing any deformation in_x000D_ the wire. These findings clearly demonstrate that offered system design engineered solution has a great potential to_x000D_ become a way out point for the waste recycling gain in the recovery and reuse of lubricant powder.
