Araştırma Çıktıları | TR-Dizin | WoS | Scopus | PubMed
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/20.500.12573/393
Browse
Browsing Araştırma Çıktıları | TR-Dizin | WoS | Scopus | PubMed by Language "tur"
Now showing 1 - 20 of 167
- Results Per Page
- Sort Options
Article AKP’NİN SURİYELİ GÖÇMEN SÖYLEMİNİ TÜRKİYE’NİN JEOPOLİTİK SENARYOSUYLA BİRLİKTE OKUMAK(TÜBİTAK ULAKBİM Ulusal Akademik Ağ ve Bilgi Merkezi Cahit Arf Bilgi Merkezi, 2020) Özgür BALKILIÇ; Fatma Armağan TEKE LLOYD; AGÜ, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Psikoloji BölümüAKP Suriyeli mülteci krizi ile baş etmek için uzun bir süre boyunca açık kapı politikası uygulamasına karşın, 2011-2018 yılları arasında konu üzerine geliştirdiği söylemsel pratiği kafa karıştırıcıydı. Zira, bu söylemsel pratik uluslararası göçkuramları ve pratikleri örüntüsünü tam olarak takip etmiyordu. Aslında AKP için göçmen krizi,Batı’nın ahlaki ve lider lik sorunlarının geniş yansımasının bir ürünüydü. Suriye göçmen krizini uluslararası sistemin bir çöküşünün sonucu olarak okuyan Türkiye’nin dışpolitika pratiklerini temellendirdiği ve meşrulaştırdığıjeopolitik senaryosu AKP’nin görünürde kafa karıştırıcı söylemini kavramamız için bize analitik bir çerçeve sunabilir. Bu makale söz konusu söylemde iki temaya odaklanmaktadır. Birincisi, AKP Suriyeli göçmenleri tanımlarken resmi düzenlemelerde belirtilen herhangi bir statüden ziyade dini temelli bir “misafir” kavramına başvurmaktadır. İkincisi, AKP Suriyeli mülteci krizini, içerisinde Türkiye’ye bir liderlik rolü payesi biçecek şekilde, uluslararasısistemin daha geniş siyasi ve ahlaki bir krizinin bir sonucu olarak ele almaktadır.Article Akut Böbrek Hasarında Nötrofil Jelatinaz İlişkili Lipokalin ile Mortalite İlişkisi(GALENOS YAYINCILIK, ERKAN MOR, MOLLA GURANI CAD 21-1, FINDIKZADE, ISTANBUL 34093, TURKEY, 2018) Aksebzeci, Bekir Hakan; Kayaaltı, Seda; Kayaaltı, Ömer; AGÜ, Yaşam ve Doğa Bilimleri Fakültesi, Biyomühendislik Bölümü;Objective: Almost half of intensive care patients are affected by acute kidney injury (AKI). The purpose of this study is to determine parameters that can be used for predicting of early (within 28 days) and late (within 90 days) mortality in patients who are followed-up with AKI in intensive care units. Materials and Methods: In this study, a dataset that contains 50 patients with AKI in intensive care units was used. This dataset contains blood urea nitrogen, creatinine, plasma and urinary neutrophil gelatinase-associated hpocalin (NGAL), lactate dehydrogenase, alkaline phosphatase and gammaglutamyl transpeptidase values of patients who were admitted to intensive care for various reasons and who developed AKI on the days 1, 3 and 7. In addition to these values, laboratory results such as serum electrolytes on day 1, blood gas; vital signs such as mean arterial pressure, central venous pressure; and demographic data were also recorded. Data mining techniques were applied to determine correlation between all of these data and mortality. Results: The threshold level of urinary NGAL on day 7 was determined to be 69 ng/mL, and strong correlation was found between this threshold level and early mortality. Similarly, the threshold level of plasma NGAL on day 7 was determined to be 150 ng/mL, and this was highly correlated with early mortality. Besides, strong correlation was also found between the difference in the urinary NGAL levels on day 1 and 7, and early mortality. Conclusion: In this study, plasma and urinary NGAL levels were found to be closely related to early mortality in patients who were followed-up with AKI in intensive care units. On the other hand, any parameter associated with late mortality was not found.Research Project Alçaltıcı/Yükseltici Dc/Dc/Ac Eviricilerle Yüksek Performanslı Anahtarlamalı Relüktans Motoru Sürücü Sistemi Tasarımı Ve Gerçeklemesi(2021) Tekgün, Burak; Boynuegri, Ali Rifat; Yaşa , Yusuf; Alan, Irfan; 0000-0003-2720-8816; 0000-0001-7995-0540; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, Elektrik - Elektronik Mühendisliği Bölümü; Tekgün, Burak; Alan, IrfanAnahtarlamalı relüktans motorları (ARM) 1800?lü yılların ortalarında keşfedilmesine rağmen, 1960?lı yıllarda yarı iletken anahtarların icat edilmesine kadar potansiyeli anlaşılamamış makinalardır. Modern yarı iletken teknolojisinin icadı ve gelişmesi ile birlikte ARM?lerin kullanımı yaygınlaşmıştır. ARM?ler basit yapıları, düşük üretim maliyetleri ve sağlamlıklarından dolayı birçok uygulamada tercih edilmişlerdir. Geleneksel olarak ARM, her bir faz için iki yarı iletken anahtar ve iki diyot kullanılarak oluşturulan sürücülerle sabit giriş gerilimi işlenerek, sırasıyla fazlar enerjilendirilmektedir. Faz sargılarındaki akımın enerjilendirilme esnasında yükselme süresi ve enerji kesildiği durumdaki akımın azalma süresi DC bara voltajına bağlıdır. Bu durum uygulamalarda enerjilendirme süresinin akımın sıfıra gitme süresi de göz önüne alınıp kısa tutulmasına, dolayısıyla komütasyon esnasında düşük tork üretimine, yüksek tork salınımına ve ortalama tork üretiminde azalmaya sebep olmaktadır. Bu projede, geleneksel sürücü topolojisinden farklı olarak ARM, bir DC/DC dönüştürücü ve tek fazlı bir tam-köprü evirici yardımı ile ideale yakın bir enerjilendirme akımı oluşturularak ARM daha yüksek performans ile kontrol edilmesi sağlanmıştır. Projede önerilen ARM sürücüsü her bir fazı bir DC/DC dönüştürücü ve bir tam-köprü evirici içeren modüler yapılı sürücülerden oluşmaktadır. Önerilen sürücü yapısını geleneksel ARM topolojilerinden ayıran özelliği DC/DC dönüştürücü devresidir. Burada makinanın faz sargılarının ihtiyaç duyduğu akım dalga şekli DC/DC dönüştürücü ile sağlanmaktadır. Tork üretiminin pozitif olabilmesi için stator ve rotor kutuplarının tam hizalandığı andan kısa bir süre önce negatif gerilim uygulanarak, faz akımının hızlı bir şekilde kesilmesi gerekmektedir. Bu durumda ise gerilim önerilen devredeki tam-köprü devresi yardımıyla tersine çevrilerek ve DC/DC dönüştürücünün çıkış gerilimi en yüksek seviyesine getirilmek suretiyle akımın hızlı şekilde sıfıra inmesi sağlanmıştır ve böylelikle makinanın performansı artmıştır. sadece DC/DC çevirici katında yüksek frekanslı anahtarlama olduğundan anahtarlama kayıplarının azalarak ve geleneksel topolojiye göre daha yüksek verim sağlanmıştır. Önerilen sürücü sisteminin AC motorların sürücüleri olarak yenilenebilir enerji sistemlerinde ara yüz elemanı olarak uygulanabilir olması, arıza giderme zamanında önemli ölçüde azalmaya neden olarak üretimdeki sürdürülebilirliğin artırılmasına destek olacağı öngörülmektedir.Article AMERİKAN İŞLETME İDEOLOJİSİNİN TÜRKİYE’YE GELİŞİ, YAYILIŞI VE ÜCRET TARTIŞMALARI,1960-1980(Ankara Üniversitesi, 2019) Balkılıç, Özgür; 0000-0001-6929-2548; AGÜ; Balkılıç, Özgür1960-1980 arasında yeni bir toplu sözleşme düzenine geçilmesiyle ve kalkınma, sosyal adalet, ücret eşitsizlikleri gibi konularda kamusal tartışmaların gittikçe yoğunlaşmasıyla birlikte sermaye sahiplerinin en önemli gündemlerinden birisi sınai karlılıklarını gizlemek/arttırmak ve bunu yaparken de emek süreçleri üzerindeki denetimlerine özellikle örgütlü emeğin rızasını almaktı. Bu anlamda, özellikle 1945 sonrası dünyaya yayılan Amerikan işletme ideolojisi burjuvazinin/işletme yöneticilerinin bir yandan kapitalist karları gizlemek ve diğer yandan emek üzerindeki denetimi sağlamak hususunda rızanın üretilmesinde en önemli araçlardan birisi oldu. Bu çalışma, burjuvazinin örgütlü emeğin rızasını almak için kullandığı en önemli ideolojik mekanizmalardan birisi olan işletme ideolojisinin Türkiye’ye gelişine, yayılmasına ve özel olarak bu ideolojinin önemli bir boyutu olan ücret tartışmalarına odaklanmaktadır. Makalede sermaye sahiplerinin/yöneticilerin karlarını gizlemek-arttırmak ve emek üzerinde denetimi sağlamak için öne sürdüğü ücretler-verimlilik ilişkisi ve ücret sistemlerine örgütlü emeğin sendikal yapısı ve stratejileri nedeniyle rıza göstermediği öne sürülecektir. Bu bağlamda, çalışmanın temel amacı 1960-1980 arasının emek-sermaye çatışmasını incelerken emek süreçlerini büyük oranda ihmal eden mevcut literatüre katkı koymaktır.Article Ankara’da Millî Bayram Kutlamaları: Erken Cumhuriyet Dönemi’nde Kamusallığın Performatif Biçimleri(Koç Üniversitesi VEKAM, 2022) Tozoglu, Ahmet Erdem; Kaymaz, Elif; Sezen, Öykü Su; 0000-0002-8434-7882; AGÜ, Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü; Tozoglu, Ahmet ErdemMakale, Ankara’da Cumhuriyet’in ilk yıllarında resmî bayram kutlamaları bağlamında performatif kamusallığın oluşumunu incelemektedir. Bayram kutlamaları tek bir aktör üzerinden ve tek bir kavramsal çerçeve içerisinde değerlendirilemeyecek kadar karmaşık toplumsal pratiklerdir. Çalışma, bayram kutlamalarının eş zamanlı okunması gereken bir dizi sosyomekânsal katman aracılığıyla anlaşılabileceğini savlamaktadır. Dolayısıyla makalede, kamusallığın fiziki altlığı olan kutlama mekânları, kitlelerin kontrol ve yönlendirilmesini sağlayan sosyomekânsal kurallar dizgesinin ve kutlama mizansenin etkinliğini artırmak için devreye sokulan maddi, manevi kimi araçların oluşturduğu bir ağın parçası olarak ele alınmaktadır. Resmî bayram kutlamalarındaki kamusallığı tartışmak ve farklı performatif ilişkileri tanımlamak için üç ilişkili tema önerilmiştir. Bunlar, kitlelerin hareketliliğinin teşviki, teknolojik gelişim ve teknik sergileme, kurucu imgeler ve anlatıların farklı araçlarla dolaşıma sokulmasıdır. Sonuç olarak, birbiri içine geçmiş, birbirinden beslenen bu temaların, Erken Cumhuriyet Dönemi’nde millî bayramlar aracılığıyla yeniden üretilen toplumsal rıza kültürünün ve ulus devlet inşası stratejilerinin törenler bağlamında açıklanabilmesine olanak sağladığı ortaya konulmuştur.Article Ardıl Baraj Yıkılmasının Mansapta Bulunan Elastik Yapı Üzerindeki Etkisinin Yapı-Sıvı Etkileşim Yöntemi ile İncelenmesi(Iğdır Üniversitesi, 2020) Dincer, Ali Ersin; Demir, Abdullah; 0000-0002-4662-894X; 0000-0002-6392-648X; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, İnşaat Mühendisliği Bölümü; Dincer, Ali Ersin; Demir, AbdullahBu çalışmada yazarlar tarafından geliştirilen bir yapı-sıvı etkileşim yöntemi idealize edilmişardıl baraj yıkılması problemi için test edilmiştir. Bu doğrultuda geliştirilen yöntemde, sıvı kısımyumuşatılmış tanecik hidrodinamiği (smoothed particle hydrodynamics - SPH) ile, katı kısım ise sonluelemanlar (finite element – FE) yöntemi ile modellenmiş ve katı ile sıvı arasındaki akupaj, kontakmekanik kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Aynı geometrideki ardıl barajlar aralarında mesafebırakmaksızın yerleştirilmiştir. En yüksek konumdaki barajın doluluk oranındaki değişim dikkatealımıştır. Yıkılan barajların mansaptaki elastik bir yapıya etkisi hem yapının deformasyonu yönündenhem de akışkandaki basınç dağılımları yönünden test edilmiştir. Ayrıca serbest akışkan yüzeyi profillerive su hızı profilleri de çalışmada sunulmuştur.Article Artık malzemelerden Box Behnken test dizaynı kullanılarak hafif geopolimer beton üretimi(TÜBİTAK ULAKBİM Ulusal Akademik Ağ ve Bilgi Merkezi Cahit Arf Bilgi Merkezi, 2020) SONER TOP; Hüseyin KUDAK; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, Malzeme Bilimi ve Nanoteknoloji Mühendisliği BölümüBu çalışmada, artık malzemelerden hibrit geopolimer beton üretim olanakları araştırılmıştır. Bu amaçla, Sugözü Termik Santrali ve Afşin/Elbistan Termik Santrali’nden uçucu küller ile Soda Sanayii’nden Solvay Prosesi artıkları temin edilmiştir. Büyük çoğunluğu yüksek fırın cürufu ve uçucu küllerden oluşan CEM V/A kompoze çimento da geopolimer beton üretiminde kullanılmıştır. Kullanılan malzemelerin karakterizasyonu XRD ve XRF yöntemleri kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Geopolimerizasyonu sağlamak üzere sodyum meta silikat (Na2SiO3) alkali aktivatör olarak kullanılmıştır. Na2SiO3 çözelti haline getirilerek 5M konsantrasyonunda harca katılmıştır. Harcın oluşturulması sırasında ekstra su kullanılmamıştır. Box Behnken İstatistiksel test dizaynı kullanılarak farklı oranlardaki artık malzeme ilavelerinin elde edilen geopolimer beton örneklerin tek eksenli basınç dayanımı, sertlik, birim hacim ağırlık, su emme ve sonik hız özelliklerine etkileri incelenmiştir. Kuadratik modeller, test sonuçları doğrultusunda Box Behnken test dizaynında en uygun modeller olarak belirlenmiştir. R2 değeri 28 günlük tek eksenli basınç dayanımları için % 90,48, Shore sertlikleri için % 81,67, birim hacim ağırlıkları için % 94,85, su emme değerleri için % 92,09 ve sonik hız değerleri için ise % 87,74 olarak belirlenmiştir. Hibrit geopolimer beton üretimi sırasında 1570-1725 kg/m3 arasında değişen birim hacim ağırlıklarına sahip beton numunelerden 7-24 MPa arasında değişen tek eksenli basınç dayanımları elde edilmiştir. Elde edilen tüm geopolimer beton örnekler hafif beton sınıfında yer almıştır.Article Atatürk’ün Esir Aldığı Yunan General Nikolaos Trikupis ve Talas Üsera Garnizonu(Sabit DOKUYAN, 2023) Karataş, Murat; Metin, Mehmet; 0000-0003-1174-5828; AGÜ, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölümü; Karataş, MuratBirinci Dünya Savaşı’ndan sonra özellikle İngiltere’nin desteğini alan Yunan ordusu Megali İdea’yı (Büyük Yunanistan) gerçekleştirme yolunda Anadolu topraklarını işgale girişti. Batı Cephesi’nde kurulan TBMM’ye bağlı düzenli ordu Yunan ordusuna Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Savaşı ile son darbeyi vurdu. Bu zafer öncesinde esir alınan Yunan askerlerine, zafer sonrasında çok sayıda Yunan askeri ve ayrıca Yunan ordusunun başkomutanı General Trikupis ile maiyeti de eklendi. Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Savaşı’ndan sonra esir sayısının hızla artması üzerine esir subaylar; Afyon, Kırşehir ve Kayseri’ye nakledildi. Diğer asker ve sivil esirler ise Anadolu’nun farklı bölgelerine sevk edildi. Yunan savaş esirleri, Lozan Barış Konferansı’nda Türkiye ve Yunanistan devletleri arasında imza edilen, esirlerin karşılıklı serbest bırakılmasına ilişkin belgenin hayata geçişine kadar oluşturulan üsera garnizonlarında tutuldular. Bu üsera garnizonlarından biri olan Talas Üsera Garnizonunda sadece Yunan subayları kaldı. Talas Üsera Garnizonu Uluslararası Kızılhaç Heyeti tarafından iki defa teftişe tâbi tutuldu. Heyet, esirlerin ve garnizonun durumu hakkında raporlar düzenledi. Bu çalışmada General Trikupis’in savaş meydanında esir düşmesi, Talas Üsera Garnizonu ve burada kalan esir Yunan subaylarının durumu, Hilal-i Ahmer Cemiyetinin (Kızılay) esirlere yardımları üzerinde duruldu. Çalışma arşiv kaynakları, hatırat, gazete ve telif-tetkik eserlerden faydalanılarak hazırlanmıştır.conferenceobject.listelement.badge Autonomous UAV Navigation via Deep Reinforcement Learning Using PPO(Institute of Electrical and Electronics Engineers Inc., 2022) Kabas, Bilal; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, Elektrik - Elektronik Mühendisliği Bölümü; Kabas, BilalBu çalışmada, otonom hareket edebilen insansız hava araçları (˙IHA) için bilgisayar görüsü tabanlı bir navigasyon sistemi önerilmektedir. Önerilen navigasyon sistemi yapay sinir ağı tabanlı yüksek seviyeli bir kontrolcüye dayalıdır. Bu çalışmada bir derin pekiştirmeli öğrenme yöntemi olan PPO (yakınsal politika optimizasyonu) algoritması kullanılarak yapay sinir ağının sürekli bir ödül fonksiyonu ile uçtan uca eğitilmesi sağlanmaktadır. Önerilen sistem, Unreal Engine ve Microsoft AirSim kullanılarak oluşturulan simülasyon ortamlarında farklı kamera modlarından alınan imge türleri için test edilmiştir. Bu çalışmada ele alınan navigasyon problemi için RGB kamera kullanılarak %96 başarı oranına ulaşılmıştır. RGB kameraların derinlik kameralarına göre daha hafif olması ve eğitilen yapay sinir ağının 170.000’den daha az parametreye sahip olması, önerilen navigasyon sisteminin mikro hava araçlarında kullanılmasını mümkün kılmaktadır. Kaynak kodları erişime açık olarak paylaşılmaktadır.Article Batık Minarelerde Su Seviyesinin Yapıya Olan Etkisinin Sayısal Olarak İncelenmesi(Iğdır Üniversitesi, 2021) Demir, Abdullah; Dinçer, Ali Ersin; 0000-0002-6392-648X; 0000-0002-4662-894X; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, İnşaat Mühendisliği Bölümü; Demir, Abdullah; Dincer, Ali ErsinBaraj göllerinin, sular altında bıraktığı yerleşim yerlerinin, su üstünde kalan son mirasları minarelerdir. Türkiye’de iki adet batık minare bulunmaktadır ve su üstünden görülebilmeleri ile cazibe merkezleri haline gelmişlerdir. Uzun yıllar sular altında kalması bu yapıların malzeme kalitesinin düşmesine sebep olmuştur/olacaktır. Bunun yanında; olası bir deprem esnasında var olan zemin hareketine ek olarak suyun çalkalanma etkisinin de eklenmesi bu minarelerin davranışlarının öngörülmesini daha da zorlaştırmaktadır. Yüksek Deprem riski barındıran bölgelerde yer alan her bu yapıların deprem esnasında su ile yapacağı etkileşimin sonuçlarının irdelenmesi gerekmektedir.Bu kapsamda su altında kalan minarelerin davranışlarını incelemek için idealleştirilmiş 2 boyutlu model oluşturulmuş ve yakın fay hareketleri uygulanmıştır. İdealleştirilmiş modelin analizi için tam akupajlı bir yapı-sıvı etkileşim (FSI) modeli kullanılmıştır. Bu modelde yapı kısmın modellenmesi için sonlu elemanlar yöntemi (FEM), sıvı kısmın modellenmesi için ise yumuşatılmış parçacık hidrodinamiği (SPH) kullanılmıştır. Bu iki farklı yöntem ile modellenen alanların etkileşimi için ise kontak mekanik kullanılmıştır. Kullanılan FSI yöntemi birçok problemin çözümü ile doğruluğu kanıtlanan geçerli bir yöntemdir. Farklı su seviyeleri ile oluşturulan idealleştirilmiş modeller, geliştirilen FSI yöntemi ile analiz edilmiş ve sonuçlar karşılaştırmalı olarak sunulmuştur. Elde edilen sonuçlar batık minarelerde su kütlesi etkisinin yakın fay altında ne kadar yüksek olduğunu ortaya koymaktadır. Su seviyesindeki değişim ile bu etki doğal olarak değişim göstermektedir. Çalışma kapsamında farklı su seviyeleri incelenerek batık minareler üzerindeki su kütlesi etkisi ayrıntılı olarak incelenmiştir.Article Bazı geleneksel Türk gıdalarından laktik asit bakterilerinin izolasyonu(2021) DOĞAN Osman; CEBECİ Aysun; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, Malzeme Bilimi ve Nanoteknoloji Mühendisliği Bölümü; CEBECİ, AysunAmaç: Bu çalışma ülkemizde geleneksel yöntemlerle üretilen gıda ürünlerindenlaktik asit bakterilerinin izolasyonunu ve tanımlanmasını sağlamak amacıylayapılmıştır.Materyal ve Yöntem: Çalışma kapsamında Van otlu peynir ve ekşi hamur örneğikullanılmıştır. Bu örnekler içerdikleri laktik asit bakterileri için çalışılmış vetanımlanmaları için biyokimyasal ve PCR bazlı moleküler biyolojik tekniklere tabitutulmuşlardır. Biyokimyasal testler kapsamında örnekler, Gram reaksiyonları,katalaz aktivitesi, gaz üretimi, 10oC ve 45oC'de, %6 ve %16 NaCl konsantrasyonda,pH 4.4 ve pH 9.6’da gelişim göstermeleri açısından incelenmiştir. Moleküler biyolojideneyleri kapsamında ise tür ve suş düzeyinde tanımlama için PCR-RFLP, 16SrRNA gen dizileme ve RAPD-PCR teknikleri kullanılmıştır.Araştırma Bulguları: Bir dizi mikrobiyolojik deneylerin sonucunda 26 adet bakteripotansiyel laktik asit bakterisi olarak izole edilmiştir. Bunlardan 25 adedininLactobacillus, Pediococcus ve Enterococcus cinslerine ait olduğu tespit edilmiş vetür ve suş düzeyinde tanımlanmaları sağlanmıştır. Kalan bir adet izolat iseStaphylococcus hominis olarak tanımlanmıştır.Sonuç: Çalışmamız sonucunda 25 adet laktik asit bakterisi gen dizileme ve RAPDPCR teknikleri kullanılarak tür ve suş düzeyinde başarıyla tanımlanmıştır.Research Project Benzotiyeno[3,2-B][1]Benzotiyofen (BTBT) Tabanlı, Yüksek Performanslı N-Tipi/Ambipolar Yarı-İletkenlerin Geliştirilmesi Ve Yüksek Hızda Alan-Etkili Transistör (OFET) Uygulamaları(TUBİTAK, 2019) Usta, Hakan; Demirel, Gökhan; 0000-0002-0618-1979; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, Malzeme Bilimi ve Nanoteknoloji Mühendisliği Bölümü; Usta, HakanBu projede, daha önce literatürde bulunmayan, özgün kimyasal yapılara sahip 6 farklı düşük LUMO’lu BTBT-tabanlı yarı-iletken moleküler malzeme quantum mekaniksel hesaplamalarla teorik olarak tasarlanmış ve sentezlenmiştir. Bu yeni yarı-iletkenlerin saflaştırma sonrası detaylı bir şekilde yapısal, fizikokimyasal ve optoelektronik karakterizasyonları yapılıp organik alan-etkili transistör uygulamaları çalışılmıştır. Bunun sonucunda, dünyada ilk defa n-tipi olarak çalışabilen ve oldukça yüksek yarı-iletkenlik performansı gösteren (μe = 0.6 cm2 /V·s; Ion/Ioff = 107 -108 ) BTBT yarı-iletken molekülü, D(PhFCO)-BTBT, perflorofenilkarbonil grupları ile geliştirilmiştir. Geliştirilen D(PhFCO)-BTBT molekülü, son yılların en önemli π-sistemlerinden birisi olan BTBT yapısının elektron iletimi yapabileceğini literatürde ilk defa göstermesinin yanında, sahip olduğu yüksek elektron akışkanlığı ile literatürdeki sayılı n-tipi yarı-iletken moleküllerden birisi olarak kayda geçmiştir. Alkildisiyanovinilen ile fonksiyonelleştirilmiş D(C7CC(CN)2)-BTBT ise literatürde geliştirilmiş ilk solüsyondan proses edilebilir n-tipi BTBT (μe = 0.001 cm2 /V·s, Ion/Ioff = 104 ) yarı-iletken molekülü olmuştur. Karbonil ve disiyanovinilen fonksiyonelleştirmelerinin BTBT yapısındaki LUMO ve molekül-içi düzlemsellik etkisinin daha önceki π-sistemlerinden oldukça farklı olduğu bulgusuna ulaşılmıştır. Geliştirilen moleküler yarı-iletkenlerin moleküler dizilim/morfolojik/mikro-nanoyapı özellikleri dikkatlice incelendiğinde fonksiyonel grupların ve sübstitüyenlerin yarı-iletkenlik üzerindeki etkisi ortaya çıkarılmıştır. Ayrıca, bu projede geliştirilen farklı π-sistemlere sahip yarı-iletken kütüphanesinin detaylı incelemesi sonucunda “kimyasal yapı-optoelektronik özellikler-aygıt performansı” ilişkileri detaylı olarak çalışılmış, elektron-iletim özelliği olan yeni BTBT malzemelerinin geliştirilmeye devam edilmesi için ileriki çalışmalara ışık tutacak önemli bulgulara erişilmiştir.Article BETON DAYANIM ÖZELLİKLERİNİN YÜZEY TEPKİ YÖNTEMİ, GENETİK ALGORİTMA VE YAPAY SİNİR AĞLARI İLE TAHMİNİ(Süleyman Demirel Üniversitesi, 2022) Başpınar Tuncay, Ebru; Köken, Ekin; Kılınçarslan, Şemsettin; 0000-0003-0178-329X; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, Malzeme Bilimi ve Nanoteknoloji Mühendisliği Bölümü; Köken, EkinBu çalışmada, beton dayanım özellikleri yüzey tepki yöntemi, genetik algoritma ve yapay sinir ağları yöntemleri ile tahmin edilmiştir. Altı farklı beton agregası kullanılarak küp (10x10x10 cm) ve prizmatik (15x15x60 cm) beton numuneleri hazırlanmış ve beton tek eksenli basınç dayanımı (UCSc) ve eğilme dayanımının (FSc) tahmin edilmesi için bazı modeller geliştirilmiştir. Geliştirilen modellerde beton yoğunluğu (ρc), beton agregalarının Los Angeles aşınma kaybı (LAA) ve betonlara ait P dalgası hızı (Vpc) gibi parametreler kullanılmıştır. Elde edilen modellerin performansları bazı istatistiksel göstergeler ışığında değerlendirilmiş olup genetik algoritma ve yapay sinir ağlarını temel alan yöntemlerin beton dayanım özelliklerini tahmininde başarılı bir şekilde kullanılabileceği belirlenmiştir.Article Bir Dijital Pazarlama Segmenti Olarak Çocuklar: YouTube(Gaziantep Üniversitesi, 2023) Güven, Faruk; Mermer Üzümlü, Aytuğ; : 0000-0002-2440-585X; AGÜ, Yönetim Bilimleri Fakültesi, İşletme Bölümü; Güven, FarukSon yıllarda çocukları hedefleyen pazarlama anlayışı oldukça gelişmiştir. Akıllı cihazlar çok sayıda uygulama ve içerik içermekte, dolayısıyla çocuklar sayısız içeriği küçük yaştan itibaren tüketmektedir. Bu uygulamaların içerisinde yer alan reklamlar ve içeriklerde yer alan anlatım şekilleri kimi zaman yeni duygu ve davranışlar inşa etmekte, kimi zaman ise belli klişeleri tekrar dolaşıma sokmaktadır. İnternette yer alan sosyal medya fenomenlerini yakından takip eden küçük çocuklar, reklam ile içerik arasındaki farkı kavrayamamaktadır. Bu çalışmada dünya çapında en popüler olan ve çocuklara yönelik fenomenlik yapan içerik sağlayıcının içerik analizi pazarlama ve tüketici perspektifinden yapılmıştır. Çalışmanın bulgularında en temelde, keyifli ve mutlu yaşamanın tüketim ile gerçekleştirilebileceğine yönlendirme olduğu görülmektedir. Tüketilecek emtialar ile ilgili olarak ise inşa edilen anlamlar kimi zaman açık, kimi zaman ise örtülü olarak sunulmaktadır. Ayrıca ürün tasarım, ambalaj, sunum ve pazarlama yoluyla toplumsal cinsiyet kimliklerinin yeniden üretilmesi, erkek ve kız çocuklar arasındaki farklılıkların vurgulandığı görülmektedir. Ürünlerin bozulup kırıldığı durumlarda tamir yerine hızlı bir biçimde yenisinin satın alınması fikri işlenmekte ve ürünlerin ebat olarak daha büyük olanın makbul olduğu vurgulanmaktadır. Küçük dimağlara oldukça manipülatif ve yönlendirici içerik yayını yapan bu tip videolara karşı gerek YouTube gibi platform sahiplerinin yapay zekâ ile içerik analizi yapması, gerekse düzenleyici kurumların bu içerikleri daha yakından takip etmesi, ebeveynlerin dijital medya okuryazarlıklarını artırmaları ve en nihayetinde ürün tanıtımı yapan firmaların daha duyarlı olmaları ve pazarlama etik ilkelerine uymaları politika tavsiyesi olarak yer almaktadır.Research Project Biyonik Elin Faaliyete Hazırlanmasında Kaldırılacak Cisme Dair Ağırlık Algısının Beyin Sinyalleriyle Belirlenmesi(TÜBİTAK, 2022) Yılmaz, Bülent; Ulutabanca, Halil; Ünal, Ramazan; Altındiş, Fatih; Sarrafikhosrowshah, Mahsa; 0000-0003-2954-1217; 0000-0002-3891-935X; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, Elektrik - Elektronik Mühendisliği Bölümü; Yılmaz, Bülent; Altındiş, FatihÜst ekstremite için kullanılan protezler ampütasyonun seviyesine göre farklılık arz ettiği gibi protezin hareket ettirilmesi için kullanılan yöntemler de çeşitlidir. Protezlerin kozmetik, omuz hareketine bağlı çalışan, miyoelektronik ve elektroensefelografi (EEG) sinyalleriyle kontrol edilen türleri mevcuttur. Ancak, sezgisel ve doğal olmayan protez kontrolü kullanıcı üzerinde büyük bir mental yüke neden olmaktadır. Bu projede, EEG ve EMG sinyalleri birlikte kullanılarak biyonik el protezinin kontrolünün kullanıcının görsel ağırlık algısından faydalanılarak daha iyi hale getirilmesini amaçlayan bir sistem geliştirilmeye çalışılmıştır. Bu sistem ile hastaların mekanik bir protezi kullanırken duyabilecekleri fiziksel ve mental yükü/rahatsızlığı azaltmak hedeflenmiştir. Hastaların gördükleri cisimlerin ağırlığının beynin görsel yollarla algıladığı ölçüde değerlendirilmesi ile, üretilecek olan prototip elin ön koşullandırılması sağlanacaktır. Bu sayede hastanın cismi tutarken omzundan uyguladığı kuvvet azalacak ve mental yük hafifletilecektir. Bu amaçla öncelikle deneklerin EEG ve elektromiyografi (EMG) sinyalleri alınarak bilgisayar ortamında işlenmesi sağlanmış ve sonrasında gerçek zamanlı bir uygulama yapılmıştır. İlk aşamada, protez kullanıcılarının motor niyet dalgalarından yararlanılarak protezlerin çalıştırılmasını hedefleyen bir araştırma yapılmış ve 30 sağlıklı katılımcıdan EEG verileri alınarak makine öğrenmesi yaklaşımlarının sınıflandırma başarıları (protezi aktif hale getirme niyetlerinin tespiti) incelenmiştir. İkinci aşamada, 31 adet sağlıklı katılımcının cisme uzanırken, cismi havaya kaldırırken ve cismi başlangıç konumuna bırakırken EEG ve EMG sinyalleri senkronize olarak kaydedilmiştir. Bu sinyallerin öznitelikleri belirlendikten sonra sınıflandırma işlemleri ile cismin ağır, orta ağırlıkta ya da hafif olduğu tespit edilmiştir. Biyosinyal işleme çalışmalarıyla paralel olarak protez el ve bilek tasarımlarının ve üç boyutlu baskılarının elde edilmesi gerçekleştirilmiştir. Protez elin açılıp kapanması için omuz hareketinin kullanılması ve bilek sertliğinin kontrolünde ise yüksek torka sahip minik bir motorun biyosinyallerin işlenmesi ve üretilen otomatik karar ile sürülmesi hedeflenmiştir. Ayrıca, geliştirilen protezin karakterizasyonu yapılmıştır. 20 adet sağlıklı bireyden alınan çok kanallı EEG sinyallerinin Fourier tabanlı senkrosıkıştırma dönüşümü (FSSD) ve tekil değer ayrıştırma (SVD) yaklaşımları ile özniteliklerinin çıkarılarak sınıflandırılması sonucunda protezin bilek kısmının sertliğinin kontrolü sağlanmaya çalışılmıştır. Sonuç olarak, bireyler protezi kullanırken gördükleri cismin ağırlığının sistem tarafından algılanması ve o cismi kaldırmak istediklerinde protezin bu ağırlığa göre önkoşullandırılması mümkün olmaktadır.conferenceobject.listelement.badge Blockchain Based User Management System(IEEE, 2020) Temiz, Mustafa; Soran, Ahmet; Arslan, Halil; Erel, Hilal; 0000-0003-0683-1836; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, Bilgisayar Mühendisliği Bölümü; Soran, Ahmet—Blokzinciri, çeşitli kriptografi teknikleri kullanılarak birbirine bağlanmış bloklar içerisinde bulunan verilerin, ağ üzerinde diğer noktalara dağıtılmasıyla oluşturulan güvenilir ve şeffaf bir yapıdır. Mevcut veri tabanı işlemlerinden farkı, yetki ve sorumlukların tek bir merkezi otoritede bulunmaması, bu yetki ve sorumlulukların ağda bulunan diğer düğümlere dağıtılarak görev paylaşımı sağlanmasıdır. Bunu sağlayabilmek için eşler arası ağ altyapısı kullanılmaktadır. Fakat bu aşamada güvenlik anlamında kimlik doğrulama işlemi temel güvenlik mekanizmalarından birini oluşturmaktadır. Bu çalışmada, blokzincirdeki hız sorunlarına çözüm olabileceği düşünülen, daha güvenilir ve güncel teknolojilerle entegre olacak şekilde çalışabilen bir kullanıcı yönetim sistemi önerilmektedir.conferenceobject.listelement.badge Blockchain-based Fog Computing Applications in Healthcare(IEEE, 2020) Adanur, Beyhan; Bakir-Gungor, Burcu; Soran, Ahmet; 0000-0003-4983-2417; 0000-0002-2272-6270; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, Bilgisayar Mühendisliği Bölümü; Adanur, Beyhan; Bakir-Gungor, Burcu; Soran, Ahmet— Son zamanlarda blokzincir teknolojisinin sağlık alanında kullanımı artmıştır. Blokzincir teknolojisinin sağlık alanına getirdiği birçok yenilik olmasına rağmen, halen çözülmeyi bekleyen problemleri mevcuttur. Bu problemlere alternatif çözümler getirmesi amacıyla, sis bilişimin blokzincir teknolojisi ile birlikte kullanılması gündeme gelmiştir. Bu çalışmada, blokzincir tabanlı sis bilişim teknolojisinin sağlık alanındaki uygulamaları incelenmektedir. Sunulan çalışmanın amacı, sağlık alanında, blokzincir ve sis bilişiminin etkileşimli bir şekilde kullanımı hakkında okuyucuların fikir edinmelerini sağlamaktır. Bu amaç doğrultusunda öncelikle, sis bilişimi ve blokzincir teknolojileri tanıtılmıştır. Sonrasında, alanların birbirlerine entegrasyonu, bu teknolojilerin beraber kullanımının sağlık alanına getirdiği avantajlar ve dezavantajlar tartışılmış ve bu teknolojilerin beraber kullanımlarına dair sistem önerisinde bulunulmuştur.Research Project Bor Zengini Amorf Malzemeler(TUBİTAK, 2020) Durandurdu, Murat; https://orcid.org/0000-0001-5636-3183; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, Malzeme Bilimi ve Nanoteknoloji Mühendisliği Bölümü; Durandurdu, MuratBu TÜBİTAK 1001 projesi kapsamında, bor zengini farklı amorf malzemeler [B1-xSix, B1-xCx, B1- xOx, ve B1-xLix (0, 5 ≥ � ≥ 0,05)] ab initio moleküler dinamik tekniği kullanılarak sıvı hallerin hızlıca soğutulması sonucu modellenmiş ve bu malzemelerin atomik yapıları, elektronik yapıları ve mekanik özellikleri ayrıntı olarak araştırılmıştır. Bunlara ek olarak, bu malzemelerin bazı oranlarının yüksek basınçtaki davranışları incelenmiştir. Bazı malzemelerde, örneğin BC ve BO malzemelerinde, bor oranının artmasıyla iki boyutlu yapıdan üç boyutlu yapıya geçiş gözlemlenmiştir. Ayrıca yüksek bor oranlarında, B12 icosahedralların oluştuğu bulunmuştur. B12 molekülüne ek olarak nano boyutunda B7, B10, B14, B16 kafes moleküllerinin oluşumu bazı malzemelerde gözlemlenmiştir. Modellenen malzemelerin her birinin yarıiletken özelliği gösterdiği fakat yasak band aralığında bor oranına bağlı genel bir eğilim olmayıp dalgalanmaların olduğu bulunmuştur. B12 moleküllerinin oluşumunun malzemelerin mekanik özelliğini dikkate değer bir şekilde etkilediği ve bor oranı yüksek olan malzemelerin daha sert bir özellik gösterdiği bulunmuştur. Yüksek basınç uygulamasıyla, malzemelerin daha yoğun bir amorf yapıya faz geçişişi yaptığı ve malzemeye bağlı olarak, faz geçişlerinin tersinir ya da tersinir olmayan faz geçişleri olduğu gözlemlenmiştir.Article BORÇ VADESİ VE FİNANSAL KRİZ: TÜRKİYE ÖRNEĞİ(TÜBİTAK ULAKBİM Ulusal Akademik Ağ ve Bilgi Merkezi Cahit Arf Bilgi Merkezi, 2020) Ali Yavuz POLAT; AGÜ, Yönetim Bilimleri Fakültesi, Ekonomi BölümüBu çalışmada 2003-2017 yılları arasında Türkiye’deki firmalar için kısa vadeli borçların düzeltme hızındaki değişim dinamik bir model kullanarak incelenmiştir. Küresel Finansal Krizin firmaların borç vade yapısını nasıl etkilediğini anlamak için çalışmamızda analizimiz iki alt döneme ayrılarak bu dönemler arasındaki farka odaklanılmıştır. Küresel kriz, finansal istikrarsızlığın reel ekonomi üzerindeki etkisini, özellikle firmaların borç vade yapısı üzerindeki etkisini anlamak için önemli bir doğal deney imkânı sunmaktadır. En küçük kareler kukla değişken düzeltme (LSDVC) metodu kullanarak Türkiye firmaları için 2003-2017 döneminde optimal borç vadesinin kısaldığı gösterilmiştir. Şirketler Küresel Finansal Krizden sonra kısa vadeli borç ayarlama hızlarınıazaltmaktadır. Bu sonuç, Küresel Finansal Kriz sırasında borç verme iştahının azalması neticesinde, kredi arzındaki azalmaya bağlı olabilmektedir. Arz etkisini destekleyen bir diğer sebep de uzun vadeli borçların finansal kriz sırasında ve sonrasında pahalı hale gelmesi nedeniyle, firmaların kısa vadeli borç taleplerini arttırmasıdır. Bu çalışma, Türk firmalarına, kredi arzının daralması ve uzun vadeli kredi talebinin azalması nedeniyle finansal krizlerin optimal borç vadesini kısalttığına dair kanıt sunan ilkçalışmadır. Sonuçlarımız krizin firmaların borçlanma davranışlarını nasıl etkilediğini göstermesi ve kredi kanallarının kullanımı açısından firmaların borç vadesi kararlarını verirken kriz ortamlarını dikkate almaları gerektiğini göstermektedir.Article BULANIK ÇOK KRİTERLİ KARAR VERME ORTAMINDA YEŞİL TEDARİKÇİ SEÇİMİ(ACC Publishing, 2019) Madenoğlu, Fatma Selen; 0000-0002-5577-4471; AGÜ, Yönetim Bilimleri Fakültesi, İşletme Bölümü; Madenoğlu, Fatma SelenYasal düzenlemeler ve müşterilerin artan çevre koruma bilinci, işletmeleri tedarik zinciri faaliyetlerini,yeşil tedarikçi zinciri yönetimine uygun olarak çevreye daha az zarar verecek şekilde yapılandırmaya özengösterir hale getirmiştir. Yeşil tedarikçi seçimi, yeşil tedarik zinciri yönetiminde rol alan önemli faktörlerdendir.Yeşil tedarikçi seçiminde ekonomik ve çevresel kriterler birlikte ele alınmaktadır. Yeşil tedarikçi seçimproblemleri belirsizlik içerdiğinden karar vericilerin dilsel ifadelerle görüşlerini belirtebilecekleri bulanık kümeteorisi kullanılmaktadır. Yeşil tedarikçi seçim probleminde, birden fazla alternatif birden fazla kritere göredeğerlendirildiğinden, çok kriterli karar verme yöntemleri bu problemin çözümü için oldukça uygundur. Buçalışmanın temel amacı, nicel verilerin yetersiz olduğu yeşil tedarikçi seçim ortamında, önerilen çözümyöntemini kullanarak yeşil tedarikçi seçimini gerçekleştirmektir. Önerilen modelde, yeşil tedarikçi sıralamasıBulanık TOPSİS, Bulanık Vikor, Bulanık Gri İlişkisel Analiz, Bulanık Aras yöntemleri ile elde edilmiştir.Tedarikçi seçim ve değerlendirme kriter ağırlıkları bulanık SWARA yöntemiyle belirlenmiş ve bilgi kaybınınolmasını önlemek için çok kriterli karar verme problemlerinde de kriter ağırlıkları bulanık sayı olarakkullanılmıştır. Önerilen çözüm modeli, orta ölçekli şehir mobilya üretimi gerçekleştiren bir işletmenin yeşiltedarikçi seçim sürecine uygulanmıştır. Bu uygulama için yapılan hesaplamalar neticesinde dört yöntemden aynıtedarikçi sıralaması elde edilmiştir. Çalışmada kullanılan dört çok kriterli karar verme yönteminin temel vekavramsal özellikleri değerlendirilmiştir. Bu problem için gri ilişkisel analiz yönteminin daha uygun olduğusonucuna varılmıştır.