Mimarlık Bölümü Koleksiyonu
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.12573/35
Browse
Browsing Mimarlık Bölümü Koleksiyonu by Language "tur"
Now showing 1 - 8 of 8
- Results Per Page
- Sort Options
Article Ankara’da Millî Bayram Kutlamaları: Erken Cumhuriyet Dönemi’nde Kamusallığın Performatif Biçimleri(Koç Üniversitesi VEKAM, 2022) Tozoglu, Ahmet Erdem; Kaymaz, Elif; Sezen, Öykü Su; 0000-0002-8434-7882; AGÜ, Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü; Tozoglu, Ahmet ErdemMakale, Ankara’da Cumhuriyet’in ilk yıllarında resmî bayram kutlamaları bağlamında performatif kamusallığın oluşumunu incelemektedir. Bayram kutlamaları tek bir aktör üzerinden ve tek bir kavramsal çerçeve içerisinde değerlendirilemeyecek kadar karmaşık toplumsal pratiklerdir. Çalışma, bayram kutlamalarının eş zamanlı okunması gereken bir dizi sosyomekânsal katman aracılığıyla anlaşılabileceğini savlamaktadır. Dolayısıyla makalede, kamusallığın fiziki altlığı olan kutlama mekânları, kitlelerin kontrol ve yönlendirilmesini sağlayan sosyomekânsal kurallar dizgesinin ve kutlama mizansenin etkinliğini artırmak için devreye sokulan maddi, manevi kimi araçların oluşturduğu bir ağın parçası olarak ele alınmaktadır. Resmî bayram kutlamalarındaki kamusallığı tartışmak ve farklı performatif ilişkileri tanımlamak için üç ilişkili tema önerilmiştir. Bunlar, kitlelerin hareketliliğinin teşviki, teknolojik gelişim ve teknik sergileme, kurucu imgeler ve anlatıların farklı araçlarla dolaşıma sokulmasıdır. Sonuç olarak, birbiri içine geçmiş, birbirinden beslenen bu temaların, Erken Cumhuriyet Dönemi’nde millî bayramlar aracılığıyla yeniden üretilen toplumsal rıza kültürünün ve ulus devlet inşası stratejilerinin törenler bağlamında açıklanabilmesine olanak sağladığı ortaya konulmuştur.Article Art Nouveau Mimaride Bir Yapıt: Mısır Arap Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosluğu Binası ve Restorasyonu Üzerine(Mimarlık Dergisi, 2021) Semiz, Nisa; 0000-0001-8046-8217; AGÜ, Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü; Semiz, NisaThe building of the Consulate General of the Arab Republic of Egypt in Istanbul has been deemed worthy of the “Building / Conservation Category Award” at the 2020 National Architecture Awards “thanks to a meticulous literature research, determining the original design and details of the coastal palace, which occupies an important place in the silhouette of the Bosphorus and enjoys a distinguished place among examples of the art nouveau movement in Istanbul; solving structural problems with the help of modern technology; uncovering historical and artistic details and successfully implementing its conservation.” Following a thorough review of the history of the building -whose restoration project was completed with a comprehensive approach in 2011- the writer points out that the conservation of this important palace should be a permanent mission.Article Değişen Yükseköğretim Sistemini Sosyokültürel ve Mekânsal Bağlamlarda Yeniden Düşünmek(Türkiye Bilimler Akademisi, 2020) Ayten, Asım Mustafa; Göver, İbrahim Hakan; 0000-0002-4464-6204; 0000-0002-1258-0124; AGÜ, Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü; Ayten, Asım Mustafa; Göver, İbrahim HakanEğitim-öğretim ve araştırma-geliştirme; toplumların ilerlemesinde ve gelişmesinde vazgeçilmez bir unsurdur. Üniversiteler bu işlevleri en üst düzeyde karşılayan kurumlar olmakla birlikte, değişen sosyokültürel yapı ve ortaya çı- kan yeni ihtiyaçlar yükseköğretim sisteminde önemli işlev değişikliklerine neden olmuştur. İşlev değişikliklerinin yanı sıra önceleri sadece eğitim verilen mekânlar olan üniversiteler, bugün sahip oldukları sosyal, kültürel ve sportif yapıları ile aynı zamanda birer sosyalleşme mekânı haline de gelmişlerdir. Küreselleşme ile birlikte değişikliğe uğrayan yerel dinamikler üniversitelerin global, bölgesel ve yerel ölçekteki rollerini yeniden tanımlamış ve üniversitelerin topluma sağlamış olduğu katma değeri ön plana çıkarmaya başlamıştır. Üniversitelerdeki bu işlevsel ve yapısal değişiklikleri sosyokültürel yapıdaki değişim tetiklemektedir. Bu nedenle değişen bir yükseköğretim sisteminde sosyokültürel etmenlerin ve bu etmenlerin öneminin göz ardı edilmemesi gerekir. Bu çalışmada, sosyokültürel etmenlerin dünya yükseköğretim sistemini mekânsal yapıları ile birlikte tarihi süreci içinde ne şekilde etkilediği ortaya konulacak ve mevcut değişime bakılarak geleceğin üniversiteleri üzerine bazı değerlendirmelerde bulunulacaktır. Bu amaçla çalışmada ilk bölümde toplumların ve üniversitelerin geçirdiği değişim tarihi süreci içinde analiz edilecek, ikinci bölümde üniversitelerin mekânsal yapı ve biçimleri üzerinde durulacak, üçüncü bölümde sosyokültürel etmenlerin belirleyiciliğine vurgu yapılacak ve son olarak dördüncü bölümde mevcut durum ve eldeki veriler ışığında geleceğin üniversitelerine ilişkin bazı değerlendirmelerde bulunulacaktır.Review Değişen Yükseköğretim Sistemini Sosyokültürel ve Mekânsal Bağlamlarda Yeniden Düşünmek(DEOMED PUBL, ISTANBUL, GUR SOK 7-B, FIKIRTEPE 34720 KADIKOY, ISTANBUL, 00000, TURKEY, 2020) Ayten, Asim Mustafa; Gover, Ibrahim Hakan; 0000-0002-4464-6204; 0000-0002-1258-0124; AGÜ, Mimarlık Fakültesi, Mimarlık BölümüEducation and research are vital for social development and progress. The changing sociocultural structures and new needs have resulted in some important functional changes in higher education systems with a deep impact on universities serving these needs at the highest level. Besides experiencing these functional changes, the universities today have become spaces of socialization with their social, cultural and sports facilities, replacing their traditional spatial role of offering education only. The local dynamics changing with globalization have now reshaped the global and local roles of universities, highlighting the added value they provide to the society. Sociocultural changes trigger all these functional and structural changes in universities. Therefore, sociocultural factors and their importance should not be ignored in a changing higher education system. In this study, the impact of sociocultural factors with their related spatial structures on world higher education system will be analyzed within their historical contexts, and some suggestions for future universities will be offered considering the current changes. In the first part of the study, the changes in societies and universities will be presented within the historical context. In the second part, the spatial forms and structures of universities will be discussed. In the third part, the catalytic effects of the specific sociocultural factors will be highlighted and elaborated on. Finally, some suggestions will be made for the universities of the future in the light of the current situation and the data available.Article KIRSAL PEYZAJ MİRASI ÇALIŞMALARININ HABİTUS ÜZERİNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ(Geleneksel Yayıncılık, 2024) ELAGÖZ TİMUR, Bahar; Asiliskender, Burak; 0000-0003-1631-7638; 0000-0002-4143-4214; AGÜ, Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü; ELAGÖZ TİMUR, Bahar; Asiliskender, BurakKırsal alanlar, toplumların yerel ve geleneksel yaşam pratikleri, üretim ve tüketim alışkanlıkları ve somut olmayan değerleri ile ilişkili biçimde üretilen doğal ve yapay çevrelerdir. Yerin topografik özellikleri doğrultu- sunda yerel malzeme ve yapım teknikleri kullanılarak yöreye özgü üretildikleri için kullanıcısı ile doğrudan ve yakın ilişki içerisindedirler. Zamanla koruma kuramlarında da yerini bulmuş olan tarihi kırsal yerleşimler, ge- leneksel ve yerel mimarlıklarıyla dikkat çekmektedirler. ICOMOS-IFLA’nın geliştirdiği tanımla kırsal peyzaj mirası olarak adlandırılan bu alanlar doğal, arkeolojik ve mimari gibi somut ve somut olmayan değerleri ile bir bütün olarak değerlendirilmektedir. Günümüzde pek çok araştırma kırsal mirasın bütünleşik bir şekilde ko- runma sorunları üzerine yoğunlaşmaktadır. Bu çalışma, söz konusu araştırmalardan farklı -ama onları geliştirici- bir yaklaşımla, habitus üzerinden kırsal peyzajları anlamlandırmayı hedeflemektedir. Kırsal peyzajlarda üretilen geleneksel mimarlığı anlamlandırabilmek, kullanıcısını ve içerisinde ortaya çıktığı habitusu anlamaktan geç- mektedir. Toplumların gündelik hayat biçimleri, gelenekleri, kolektif hafızaları ve tarihleri gibi değerlerini üre- ten ve onlar tarafından üretilen geleneksel kırsal alanları ve habitusları arasında dinamik bir bağ vardır. Her zaman bir dönüşüm içerisinde olan habitus, çevresini de değiştirip-dönüştürmektedir. Bu süreç içerisinde sana- yileşme, teknolojik gelişmeler ve küreselleşme gibi etkiler kırsal peyzajlarını özgün değerlerini kaybetme teh- didiyle karşı karşıya getirmektedir. Kırsal peyzajları korumanın ilk adımı, bu alanları ve yarattıkları özgün de- ğerleri anlayabilmede ve değişimi öngörebilir kılmakta yatmaktadır. Bu çalışma, bu bakışla, kırsal mirasın olu- şum ve yaşama serüveninde habitusun rolünü sorgulamaktadır. Yapılan araştırmalarda ve oluşturulan hipotezde habitusun kırsal peyzajlar ve doğal, yapılı ve sosyo-kültürel çevresi arasında kurduğu yapılandırıcı etkiyi ortaya çıkarmayı ve yaşayan kırsal peyzajların sürdürülmesi çalışmalarına katkıda bulunmak amaçlanmıştır. Çalış- mada örneklem alan seçilmeksizin kırsal peyzajları ve dinamiklerini anlamak için literatürden geliştirilen yön- tem kırsal peyzaj mirasının korunma çalışmalarında kullanılmak üzere sunulmuştur. Habitus yarattığı denge ile kırsal peyzajların doğal, somut ve somut olamayan bileşenlerini birbirine bağlamakta, yerin ruhunun oluşmasını ve beraber sürdürülmelerine katkıda bulunmaktadır. Bu dengeyi anlamak ve bütüncül koruma yaklaşımlarına dikkat çekmek amacıyla ilişkiler ağı detaylıca ortaya dökülmeye çalışılmıştır. Çalışma kapsamında habitusun tanımı, çevre ve pratikler üzerinden açıklanmış ve kırsal peyzaj ile ilişkisi tek yapı ve yerleşim üzerinden akta- rılmıştır. Yaşayan miras alanları olan kırsal yerleşimler için değişim -ne yazık ki- kaçınılmazdır ve süreç doğru yönetilmediği takdirde sonuçlar mirasın yitirilmesine yol açmaktadır. Önerilen yaklaşımın farklı her kırsal pey- zaj miras alanı için özelleştirilmesi ve yeniden kurulması gerekmektedir. Çünkü her miras alanı biriciktir ve kendine özgü sorunları vardır. Çalışma, kırsal miras alanlarında habitus değişiminin yaratmakta olduğu etkiler ve yönetimi konusunda farkındalık yaratmayı ve değişime özgün değerleri koruyarak eşlik edebilen dirençli kırsal miras alanlarının oluşturulmasının önemini vurgulamayı hedeflemektedir.Article KORUMA-YENİLEME ODAKLI BİR YAKLAŞIM ÇERÇEVESİNDE KAYSERİ “GERMİR” YERLEŞİMİNİN BUGÜNÜ VE GELECEĞİ(Mehmet Dursun Erdem, 2015) Ayten, Asım Mustafa; 0000-0002-4464-6204; AGÜ, Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü; Ayten, Asım MustafaKültürel Mimari miras kavramı Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi tarafından kentsel koruma literatürüne son zamanlarda girmiş bir kavramdır. Sürdürülebilirlik ilkesi gereği kültür varlıkları ile sit alanlarının korunmasını ve gelecek nesillere eksiksiz bir biçimde aktarılmasını içermektedir. Özellikle, kentsel koruma yolu ile koruma kültürü ve bilincinin toplumlara kazandırılması amaçlanmaktadır. Mimari mirasın korunması kentsel belleğin sürdürülmesi açısından da önem göstermektedir. Avrupa’da korumaya ilişkin mevzuat çok eski olmasına rağmen, ülkemizde oldukça yenidir. Özellikle, Koruma altına alınan bölgelerde, koruma ilkeleri ile ölçütlerine uygun uygulamalar yapılmaktadır. Buna dair olarak da başta 1964 yılında kabul edilen Venedik tüzüğü olmak üzere çok sayıda uluslararası anlaşmanın hükümleri geçerlidir. Bu hükümler iç hukuk sistemini de etkilemektedir. Cumhuriyet dönemi ile birlikte, korumacılık farklı bir alana taşınmaya başlamıştır. Müzeciliğin Osman Hamdi bey tarafından Osmanlı döneminde başlatılmasının ardından, kentsel ölçekte hangi tarihi döneme ait olup olmaksızın tüm tarihi ve kültür varlıklarını korumayı esas alan bir yaklaşım önemli hale gelmiştir. Bunda,1951 yılında Gayrimenkul Eski Eserler Anıtlar Kurulunun kurulması da temel etkenlerden biri olmuştur. Ancak, 1980 yılından sonra bu yapılanma ortadan kaldırılarak yerine yeni bir örgütlenmeye geçiş yapılmıştır. Koruma Amaçlı İmar Planlama çalışmaları ise ülkemizde 2863 ve 3386 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma yasalarında belirtilen hükümler uyarınca Kültür ve Turizm Bakanlığı, eski adı ile İller Bankası şimdiki adı ile İl Bank, Valilikler ve Belediyelerce gerçekleştirilmektedir. Çoğunlukla bakanlık ve iller bankasınca yapılan veya yaptırılan koruma amaçlı imar planları analiz, sentez çalışmaları ile planların çeşitli ölçeklerde elde edilmesi ve uygulanması aşamalarını kapsamaktadır. 2863 sayılı yasa uyarınca tespit, tescil ve belgeleme çalışmaları bakanlık ve koruma kurullarınca yapılmaktadır. Planların fonksiyonel değişiklikler yolu ile yoğunluklar değişmeden yapılabilmesinin araçları üzerinde durmak gerekir. Genellikle, plan yapımı öncesinde sit alanlarındaki yapılar üzerinde imar hakları kısıtlanmaktadır. Diğer taraftan, istenilen hedefler bir türlü sağlanamamakta, planların performansları ise düşük olmaktadır. Bu da kamu kaynaklarının boşa gitmesine ve atıl kalmasına neden olmaktadır. Üstelik pek çok belediye, planların uygulanması konusunda pasif kalmaktadır. Örneğin, bu duruma bölgede yaşayan halkın tescile ve sit kavramına tepkili olmaları da eklenebilir. Türkiye’deki en önemli sorun ise planlardan çok planların hangi araçlarla, finansman ve örgütlenme modelleri ile uygulanacağı üzerinedir. Projelendirme, Programlama, Politika oluşturma ve Parasal kaynak bulmak da ayrıca uygulamayı başarılı kılan diğer etmenlerdir. Bu holistik yaklaşım içinde koruma altına alınan bu gibi bölgeleri pasif koruma yerine aktif bir koruma içinde ele alarak korumak esas olmak durumundadır. Artık, tek yapı ölçeğindeki koruma anlayışından tüm kentin ve bölgenin tarihi ve kültürel varlıklarının korunmasına dayalı olarak koruma amaçlı imar planlarının yapılması zorunlu kılınmıştır. Yerel yönetimler ya da yerel yönetimlerin yetki vermek sureti ile Kültür bakanlığınca koruma amaçlı imar planı yapılmaktadır. Ülkemizde çok sayıda kentsel, tarihi, arkeolojik ve doğal sit alanı mevcuttur. Sit alanları içerisinde ise mevcut yapı stokunun; geleneksel sivil mimarlık yapıları ile anıtsal yapıların (cami, kervansaray, hamam, medrese, kümbet gibi) bir bütün halinde korunmaya çalışılmaktadır. Özellikle, Uluslararası örgütlerce Avrupa Birliği, UNESCO, gibi kamusal fonlar ve teknik yardımlar yolu ile destekleri bulunmaktadır. Ülkemizdeki pek çok yerleşim dünya kültürel mimari miras listesine alınmıştır. Bunlar arasında, Safranbolu, Divriği Ulu Camii ve Darüşifası, Hattuşaş, İstanbul tarihi yarımada, Eminönü, Nemrut dağı, Xanthos-Letoon, Truva antik kenti, Edirne Selimiye cami ve külliyesi, Çatalhöyük neolitik şehri, Bergama çok katmanlı kültürel peyzaj alanı, Bursa and Cumalıkızık, Göreme Ulusal parkı ve Kapadokya, Pamukkale-Hierapolis dir. Bu çalışmada, Kayseri Germir Koruma Amaçlı İmar planı örneklenerek ele alınmaktadır. Germir yerleşimi Kayseri Metropoliten bölgesi içinde yer alan ve kentin doğusunda konumlanmış olan bir mahalledir. Germir tarih boyunca belirli ürünlerde uzmanlaşmış ve ticaretin yapıldığı bir yerleşim merkezi olmuştur. Bu özelliğini günümüzde yitirmiştir. Eskiden boyacılıkta kullanılan cehri bitkisinin teknolojideki gelişmelerden dolayı günümüzde kullanılmamaktadır. Aynı zamanda, Germir’de çok sayıda Müslüman ve gayri Müslüman azınlık yaşamıştır. Germir kültür ve doğa turizminin gerçekleştirilmesine dönük potansiyellere sahiptir. Kayseri, Kapadokya ve Erciyes dağının yakınında bulunan bir merkez olarak turizmde istenilen düzeye ulaşamamıştır. Ne var ki, gerek ulusal gerekse uluslararası boyutta bölgeye daha fazla turist gelebilmesi için Germir ve benzeri yerleşimlerin, Gesi, Ağırnas gibi arasında bir kültür turizm ağı kurulmalıdır. Bu ağ içinde yer alan yerleşimler metropollerdeki yaşamın stresinden uzak kalmak isteyenler için oldukça uygun bir yaşama bölgesi oluşturabilir. Bu bakımdan, Germirin ekolojik tarihi ve kültürel yapısını koruyan bir mimari yaklaşım ile eko-turizm odaklı bir ekonomik ve sosyal kalkınma programı kolaylıkla uygulanabilecektir. Turizmin diğer alt sektörleri de geliştirdiği bir yapının kurulması yerleşimin göç vermesini önleyecektir. Germir’de yer alan başta kilise olmak üzere tüm dini anıtsal yapıların korunması ve özgün hali içinde kullanılması gerekmektedir. Gerek kamu tarafından gerekse özek sektör tarafından plan ile belirlenen yapıların işlevsel değişiklikleri yapılmalıdır. Bu bağlamda, restorasyon çalışmalarına başlanılması, ağırlıklı olarak taş malzemeden yapılmış olması nedeni ile de konutların özgün malzemeye uygun restore edilmesi şarttır. Bu yapıların yer aldığı korunacak sokakların canlı bir sokak kimliği kazanabilmesi açısından da açık mekanlarla-meydan birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu çalışma, Kayseri Metropoliten alanı sınırları içinde yer alan Germir 1.Derece Doğal ve Kentsel Sit alanı yerleşimine özgü koruma sorunlarını ortaya çıkartmak ve bu sorunların çözümüne yönelik bir koruma perspektifi gerçekleştirmeyi amaçlamaktadır. Bu çerçevede, Kayseri Germir yerleşimine yönelik, makalenin hazırlanması sırasında İller Bankası’nca ihale edilen Koruma Amaçlı İmar Planı araştırma raporundan yararlanılmıştır. Halen, söz konusu çalışmanın planlama aşaması sürmektedir. Ayrıca, Literatürde de Germir’e ilişkin çok sınırlı sayıda kaynak olduğu belirlenmiştir. Bu derleme çalışması göstermiştir ki, koruma amaçlı imar planlarının uzun sürelere yayılmasından ötürü koruma konuları ve politikaları için bu durum bir dezavantajdır. Bunun yanı sıra, alanda yapılan görsel tespitlerden (fotoğrafla tespit ve belgeleme) hane halkı kullanıcıları ile yapılan görüşmeler sonucunda elde edilen notlardan önemli ölçüde yararlanılmıştır.Article Tekerlekli Sandalye Kullanıcılarına Yönelik Engelsiz Yaşam Alanı Projesi(Gazi Üniversitesi, 2023) Muş Özmen, Nihan; Özüberk, Pelin; Güneş, Ayşe; 0000-0002-6137-882X; AGÜ, Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü; Muş Özmen, NihanEngelli bireyler için geliştirilebilecek çözümler ve tasarlanacak uygun donanım ve ekipmanlarla onların herhangi bir yardım almadan yaşamlarına devam etmeleri sağlanabilir. Bu tür düzenlemeler yasal bir zorunluluktan dolayı yapılmak yerine, engellilerin konforunu artırmak için gereklidir. Bu çalışmada, tekerlekli sandalye kullanan engellilere yönelik bir iç mekân düzenleme projesi önerilmektedir. Çalışmanın hedefleri; yürüme engellilerin asgari ölçekte giyinme, çalışma ve sosyalleşmesi için gerekli ortamın sağlanması; evden çalışmakta olan engelli bireylerin ihtiyaçlarına kolaylıkla erişebilmelerini sağlayacak bir çalışma ünitesi ve modüllerin tasarlanması ve geliştirilmesi; bu mobilyaların ulaşılabilir fiyatlarda seri üretimden çıkmış, servis ve parça garantisi bulunacak nitelikte olmasıdır. Ülkemizin en büyük sektörlerinden biri olan mobilya sektöründe engellilere yönelik, onların hayatını kolaylaştıracak çok fazla ürün bulunmamaktadır. Bu çalışma ile bu alandaki boşluğun doldurulması ve sosyal sorumluluğun yerine getirilmesi, yürüme engelli bireylerin topluma kazandırılması ve yaşamlarına kalite katılması amaçlamaktadır. Bu projenin hedefi yürüme engelli bireyler için bir yaşam alanı konsepti oluşturmaktır. Bu amaçla geliştirilen proje, giyinme dolabı, hareketli depolama alanına sahip çalışma masası, masayla bütünleşmiş ufak depolama ihtiyaçlarını karşılayacak ve servis sehpası olarak kullanılabilecek hareketli bir üniteden oluşmaktadır. Projeye başlarken engelli bireylere yönelik daha önce yapılmış araştırma ve projeler detaylı olarak incelenmiş ve birden fazla fonksiyonu karşılayabilecek kompakt bir ürünün hazırlanması amaçlanmıştır. Sonuçta ortaya çıkan ürün hedeflenen ihtiyaçları karşılayacak düzeyde olup, birçok fonksiyonu içermekte ve tekerlekli sandalye kullanıcılarının kolayca kullanabileceği niteliktedir.Article Yükseköğretim Kurumlarında Stratejik Sürdürülebilir Alan Yönetimi(DEOMED PUBL, ISTANBUL, GUR SOK 7-B, FIKIRTEPE 34720 KADIKOY, ISTANBUL, 00000, TURKEY, 2016) Ayten, Asim Mustafa; AGÜ, Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü; Ayten, Asim MustafaIn retrospect, the role of scientific progress is of the utmost importance in the development and the current status of the universitites whose history is as old as the city life. The main determinants of the emergence of Enlightenment period have been the Reformation and the Renaissance movements in Europe. Thus, thoughts and ideas based on the mind instead of dogmas have made progress under the guidance of positivism and the city life has been indirectly affected from this development. The industrial revolution caused remodeling and changes in urban and spatial structure. Although educated and skilled labor force was not requested by the industry initially, that kind of force gained importance over time and the collaboration between industry and universities became inevitable. Until the years of 1940, Von Humboldt system, prevailing in Germany, changed and US system has become effective since 1945. During the years of 1960, universities became technology-based organizations and the institutions where scientific researches were conducted instead of the ones where only educational activities were carried out. Particularly, new settlements based on technology development regions attracted the attention. Within the order created by this relationship, different kinds of universities, research centers and spatial constructions were emerged either inside or outside the cities. In parallel with the growth of the cities, university buildings moved to the campuses outside the cities in accordance with the changing needs and new applications were made inside the cities and over the vast areas with different spatial typologies. In our study, campus site managements were examined in terms of environmental factors, logistics, traffic management, transportation and other criteria (population size, field size, space per person and etc.), sampled with a survey carried out on 22 universities and made an evaluation based on the responses taken by 17 universities. This study has shown that our universities have not got a large part of the criteria required to become a 3rd generation university. So as to compete with the other universities in the World, an approach with corresponding social, economic, and spatial dimensions which leaves an impression on the city, region, country and the whole World should be put into practice in the field of higher education.