Siyasi bilimler ve Uluslararası İlişkiler / Political Science and International Relations
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.12573/212
Browse
Browsing Siyasi bilimler ve Uluslararası İlişkiler / Political Science and International Relations by Language "tur"
Now showing 1 - 9 of 9
- Results Per Page
- Sort Options
Article BÖLÜNMÜŞ TOPLUMLARDA ANAYASA YARGISI: İSRAİL YÜKSEK MAHKEMESİ KARARLARI IŞIĞINDA İSRAİL’DE VATANDAŞLIĞIN SINIRLARI(Legal Yayıncılık San. ve Tic. Ltd. Şti., 2024) Celebi, Gulce Tarhan; Celebi, Mehmet Celil; 0000-0001-7856-8665; AGÜ, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü; Celebi, Mehmet CelilBu makale, bölünmüş toplumlarda milli kimlik ile vatandaşlar bütünü arasındaki sınırın belirlenmesinde yüksek mahkemelerin rolünü incelemektedir, özellikle İsrail Yüksek Mahkemesi'nin kararlarına odaklanarak. İsrail'in dini ve etnik farklılıklarla bölünmüş bir toplum olduğu bağlamda, mahkemelerin milli kimliğin ve vatandaşlığın tanımını nasıl etkilediği ve bu sürecin nasıl işlediği ele alınmaktadır. Makale, İsrail Yüksek Mahkemesi'nin kritik kararlarını söylem analiziyle inceleyerek, Yahudi kimliği ve İsrailli Araplar arasındaki ayrımcılık davalara odaklanmaktadır. Ayrıca, İsrailli Araplar için eşit vatandaşlık haklarını belirleyen kararların yetersizliği ve “Temel Yasa: Yahudi Halkı'nın Ulus-Devleti” yasasının İYM üzerindeki etkileri tartışılmaktadır. Bu makale, bölünmüş toplumlarda yargının milli kimliğin inşasında nasıl merkezi bir rol oynadığını vurgulamaktadır.Article COVID-19 UZAKTAN EĞİTİM SÜRECİNDE ÖNE ÇIKAN FAKTÖRLER: BİR DEVLET ÜNİVERSİTESİ ÖRNEĞİ(Trakya Üniversitesi, 2022) Teke-Lloyd, Fatma Armagan; Türk, Umut; Bengü, Elif; 0000-0001-5439-439X; 0000-0002-8440-7048; 0000-0001-9817-7207; AGÜ, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü; Teke-Lloyd, Fatma Armagan; Türk, Umut; Bengü, ElifUzaktan eğitim uygulamaları üzerine Türkiye’nin ve diğer ülkelerin deneyimi oldukça köklüdür; fakat, COVID-19 dönemindeki uzaktan eğitim, tam hazırlık yapılamadan örgün eğitimin tamamen yerini aldığı bir süreç olmuştur. Bu çalışma, Anadolu’da acil uzaktan eğitim sürecini görece başarılı yöneten bir devlet üniversitesinde yürütülmüştür. Çalışmanın amacı COVID-19 uzaktan eğitim sürecinde öğrencilerin deneyimlerini etkileyen sosyo-ekonomik faktörler ile birlikte öğrencilerin uzaktan eğitim sürecine dair algılarını, zorlandıkları ve/veya olumlu buldukları yönleri tespit etmeyi amaçlamıştır. Makalenin bir diğer önemli çıktısı da uzaktan eğitim sürecinde öğrencilerin motivasyonu ve başarısında fark yaratan sosyo-ekonomik ve toplumsal cinsiyet temelli faktörler olmuştur. Araştırmada 484 öğrenci ile anket ve 3 adet odak grup çalışması yapılmış, sonuçlar tanımlayıcı şekilde makalede paylaşılmıştır. Sonuçların, acil uzaktan öğrenme dönemine görece olarak hazırlıksız yakalanan yükseköğrenim kurumlarına, öğrenci algısını ve deneyimini anlamaları açısından bir kaynak olması beklenmektedir. Aynı zamanda, çalışma ile uzaktan eğitimde ‘hassas/kırılgan’ öğrenci gruplarının tespitinin yapılması ve uzaktan eğitim sürecinde öğrencileri etkileyen sosyoekonomik eşitsizliklerin ortaya konması amaçlanmaktadır.Article Dayım: Bir İnsanoğlunun Portresi(TURKISH LIBRARIANS ASSOC, YENISEHIR, NECATIBEY CAD, ELGIN SOK, PO BOX 175, ANKARA, 06440, TURKEY, 2019) Donmez, Rasim Ozgur; AGÜ, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü; Donmez, Rasim OzgurThis is a memoir written by his nephew about our colleague Ali Can, who passed away in last July.Article TALAS AMERİKAN KOLEJİ ÖZELİNDE MİSYONER OKULLARINA SOSYOLOJİK BİR BAKIŞ(Sosyoloji Araştırmaları Dergisi, 2023) Göver ,İbrahim Faruk; 0000-0002-1258-0124; AGÜ, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü; Göver, İbrahim FarukBarınma ve gıda insanların biyolojik anlamda varlıklarını sürdürebilmeleri için ne anlam ifade ediyorsa eğitim de insanların sosyal anlamda var olabilmeleri ve toplumsal statü elde edebilmeleri için aynı anlamı ifade etmektedir. Eğitimin taşıdığı bu önemin farkında olan bazı dini örgütler ve yapılar, tarihsel süreç içerisinde dil, din ve ırk ayrımı gözetmeksizin çeşitli ülkelere eğitim hizmeti götürmüşlerdir. Literatürde kapsamlı çalışmalara ve tartışmalara konu olan misyoner yapıların sahada karşılaştıkları zorluklar sonrası kendilerini yeniden tanımladıkları ve hizmet götürdükleri ülkeleri değiştirirken aslında kendilerinin de değiştiği görülmektedir. Bu tür faaliyet yürüten örgütlerden biri de “American Board of Commissioners for Foreign Missions” dır (Kısaca ABCFM ya da Amerikan Board). Bu kuruluş, 1820’li yıllardan itibaren Osmanlı topraklarında misyonerlik faaliyetleri yürütmüş ve Anadolu’da çok sayıda okul açmıştır. Amerikan Board’un açtığı bu okullardan biri de 1871-1967 yılları arasında faaliyet gösteren Kayseri Talas Amerikan Kolejidir. Bu okul hakkında özellikle tarih, eğitim ve mimarlık alanlarında çeşitli çalışmalar yapılmış ancak misyonerlik faaliyetlerini ve okulu sosyolojik açıdan ele alan bir çalışmaya rastlanmamıştır. Bu nedenle bu çalışmada misyonerlik faaliyetleri ve Talas Amerikan Kolejinin bölge halkı üzerindeki etkilerinin sosyolojik açıdan değerlendirilmesi amaç edinilmiştir. Çalışma kapsamında konu ile ilgili literatürün yanı sıra Amerikan Board’un arşiv belgelerinden de yararlanılmıştır.Article TÜRKİYE GÖÇ VE MÜLTECİ POLİTİKASININ DIŞ POLİTİKA EKSENİNDE DEĞERLENDİRİLMESİ: 2000-2017(Rasim Özgür Dönmez, 2019) Teke-Lloyd, Fatma Armagan; 0000-0001-5439-439X; AGÜ, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü; Teke-Lloyd, Fatma ArmaganMakalenin amacı, 2000-2017 yılları arasında Türkiye’nindeğişen göç ve mülteci politikasını dış politikanın birizdüşümü olarak değerlendirmektir. Makalenin argümanı,Türkiye’nin göç ve mülteci politikası 2000-2011 tarihleriarasında Avrupa Birliği (AB)’ne üyelik modeline çerçevesindedönüştüğü iken, 2011-2017 arası göç politikası/söylemindekidönüşümüm temel hedefi Avrupa ve Ortadoğu’da siyasimanevra alanını genişletmek olmuştur. Buna ilaveten, budönemde Türkiye’nin dış politikada yaşadığı süreciAvrupalılaşma (Europeanization) ve Avrupa’dan uzaklaşma(de-Europeanization) olarak değerlendirir. Avrupalılaşmaolarak tanımlanabilecek, 2000-2011’i kapsayan dönemdeTürkiye, AB’nin ‘güvenlikçi’ sınır politikalarına bazen adapteolmuş, bazen ise AB’nin eleştirilerine rağmen ‘esnek’ göçpolitikasına devam etmiştir. Buradaki siyasi sürecin dinamiği,Türkiye’nin AB üyeliğine inancı doğrultusunda şekillenmiştir.2011 yılından itibaren ise, Avrupa’dan uzaklaşma dediğimizsürece girilmiş ve Ahmet Davutoğlu’nun Ortadoğu’da hamilikiddiası ve AB ile bozulan ilişkiler çerçevesinde göç politikası farklılaşmıştır. Sonuç olarak, AB üyeliği girişimleri, ikiliilişkilerdeki gerilimler yüzünden sekteye uğramış ve reformlaraskıya alınmıştır. Suriye göçmen krizi ise, uluslararasısiyasetteki dengeleri değiştirerek, AB’yi Türkiye ile yenidenişbirliği kurmaya mecbur bırakmıştır.Article Türkiye ve Japonya’nın Deprem Gerçekliği: Karşılaştırmalı Bir Analiz(Mevzu –Sosyal bilimler dergisi, 2023) Göver, İbrahim Hakan; 0000-0002-1258-0124; AGÜ, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü; Göver, İbrahim HakanTürkiye’de yaşanan her ciddi deprem sonrası sık sık kamuoyuna Japonya örneği getirilmekte ve yaşanan can kayıpları nedeniyle Türkiye Japonya ile karşılaştırılmaktadır. 2023’te gerçekleşen ve çok sayıda can kaybına yol açan 6 Şubat depremleri sonrasında da aynı konu gündeme gelmiştir. Bunun nedeni her iki ülkenin de bir deprem ülkesi olmasına rağmen, Japonya’nın Türk kamuoyunda büyük depremlerle baş edebilen, deprem farkındalığına sahip bir ülke olarak tanınmasıdır. Ancak, kamuoyunda yapılan bu tür karşılaştırmalar sadece yüzeyseldir ve bilimsel bir anlam ifade etmemektedir. Bu çalışmanın amacı; kamuoyundaki bu algıyı bilimsel bir platforma taşımak, Japonya’nın kamuoyunda oluşturduğu algıda doğruluk payı olup olmadığını özellikle toplumsal ve kültürel etmenleri de dikkate alarak araştırmak ve doğruluk payı varsa bunu nedenleriyle ortaya koymaktır. Çalışmada ülkelerin karşılaştırılması amacıyla depremle ilgili 3 temel parametre belirlenmiştir: a) coğrafi ve beşerî göstergeler, b) yapısal ve yasal göstergeler, c) ekonomik, siyasi ve sosyokültürel göstergeler. Daha sonra ülkeler bu göstergelerdeki verilere göre birbiri ile karşılaştırılmıştır. Yapılan karşılaştırma sonucu Japonya’nın doğal afetlere daha yatkın bir ülke olmasına rağmen depremlerde Türkiye’den daha az kayıp yaşadığı ve bu durumun iki ülke arasındaki toplumsal ve kültürel farklılıklardan kaynaklandığı belirlenmiştir.Article Türkiye’de Ataerkinin Kadın İstihdamı Tabusu: İşveren Tutumları Üzerine Bir Uygulama(Mülkiyeliler Birliği Genel Merkezi, 2023) Dedeoğlu, Saniye; Şahankaya Adar, Aslı; 0000-0003-2174-3076; AGÜ, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü; Dedeoğlu, SaniyeDünya genelinde, 1970’li yıllardan beri ihracata dayalı ekonomik modelde kadın işgücünün büyük bir öneme sahip olduğu bilinmektedir. Nitekim tüm dünyada ‘istihdamda feminizasyon’un öne çıkması da bunu doğrular niteliktedir. Bu çalışmanın amacı, Türkiye’de ihracata dayalı ekonomik modelin kadın istihdamına etkisini talep yönlü analiz edebilmektir. Bu amaç doğrultusunda Malatya, Şanlıurfa ve Adıyaman Organize Sanayi Bölgeleri’ndeki (OSB) 212 işveren/yönetici ile tarama (survey) yöntemiyle görüşmeler gerçekleştirilmiş ve ayrıca 15 derinlemesine görüşme yapılmıştır. Araştırma bulgularına göre, araştırma kentleri başta olmak üzere bölgeye yönelik sanayi teşviklerinden faydalanmak amacıyla üretim birimlerini buralara taşıyan yatırımcıların kadın istihdamı ve mevcut işgücünün en az yarısının kadınlardan oluşması konusundaki tutumlarına bağlı olarak bu bölgede kadınların çalışma yaşamına daha yüksek oranlarda katılacağı yönünde olumlu işaretler bulunmaktadır. Nitekim araştırmanın yapıldığı Malatya, Adıyaman ve Şanlıurfa bölgelerinde son on yıl içinde kadın işgücüne katılım oranlarında ve istihdam oranlarında artışlar yaşanmıştır. Yine de araştırma bölgesi özelinde istihdamın koşulları dikkate alındığında kadınların işgücüne katılımlarının artmasının gerçekte olumlu bir işaret olarak algılanması zorlaşmaktadır. İşverenlerin/yöneticilerin kadın çalıştırma konusundaki genel tutumlarına bakıldığında, bölgede ataerkil sistem ile sermaye ilişkisinin birbirlerinin devamlılığı için kurulduğu görülmüştür. Bu ilişki, kadınları evlilik ve annelik gibi sosyal ilişkiler üzerinden tanımlayarak kadınların hane içindeki konumlarını sağlamlaştırmakta ve toplum tarafından kabul edilmek için kadınlar da bu görevleri yerine getirmek amacıyla işgücü piyasasının dışında kalmaktadırlar. Öbür taraftan kapitalist birikim sistemi geçimlik aile ücretini temin etmeyerek kadınların işgücü piyasasında kayıt dışı, geçici ve düşük ücretlerle çalışmasını güvence altına almaktadır. Keza anket sonuçları ve derinlemesine görüşmelerde kadınların asli sorumluluklarının kadınları hane içinde tanımlayan eviçi işler ile çocuk bakımı olduğu, kadınların gece vardiyalarında çalışmalarının uygun olmadığı, çocuk sahibi kadınların çalışmasının doğru olmayacağı ve kadınların çalışma yaşamına katılabilmek için aile reisinin izninin gerekliliği gibi ifadelerin işverenlerin/ yöneticilerin neredeyse tamamının görüşlerini yansıtmaktadır. Bu sonuçlar, araştırma bölgesinde kadınların çalışma yaşamına düşük katılım oranlarını açıklamak için güçlü göstergelerdir. Hepsinin de ötesinde bölgede kadın istihdamına sadece zorunlu olduğunda başvurulduğuna ilişkin genel bir tutum mevcuttur.bookpart.listelement.badge Türkiye'de Çevre Alanında Çalışan STK'lar Karşılaştırmalı Bir Analiz(Seçkin Yayıncılık, 2021) Bora AKİNCE; AGÜ, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler BölümüTürkiye'de Çevre Alanında Çalışan STK'lar Karşılaştırmalı Bir Analiz,Article ULUSLARARASI HUKUKTA ÇÖZÜM MEKANİZMALARI VE ULUSLARARASI HUKUKTA UYGUNLUĞUN SAĞLANMASI MEKANİZMALARI: KARŞILAŞTIRMALI BİR ANALİZ(Kırklareli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2021) Bora AKİNCE; AGÜ, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler BölümüUluslararası hukukun temel kaynaklarından bir tanesi devletler arasında imzalanan uluslararası antlaşmalardır. Devletler kendi aralarındaki antlaşmalara ahde vefa ilkesi gereği genellikle uyma eğilimi göstermektedirler. Ancak devletlerin kendi aralarında imzaladıkları antlaşmalara zaman zaman uymadıkları da görülmektedir. Anarşik bir uluslararası sistemde devletler arasında uyuşmazlıklar çok sık görülmektedir. Devletler çıkarlarına ters düştükleri durumlarda ister istemez farklı devletler ile uyuşmazlığa taraf olabilmektedirler. Uyuşmazlıkların çözümü için uluslararası hukukta barışçıl çözüm ve yargısal çözüm olmak üzere iki çözüm yolu bulunmaktadır. Yargısal çözüm devletlerin ancak yargı yetkisini kabul ettikleri bir mahkeme veya tahkim ile mümkün olabilmektedir. Barışçıl çözüm yolları Birleşmiş Milletler Antlaşmasının 33. Maddesinde belirtilmiştir. Bu çözüm yollar görüşme, soruşturma, arabuluculuk, uzlaşma, hakemlik ve yargısal çözümdür. Bunun yanında bazı uluslararası antlaşmalar kendi yargısal çözüm mekanizmalarını da oluşturmuştur. 1982 Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi, Avrupa Birliği’nin yargı organları bu alanda verilebilecek başlıca örneklerdir. Bu çalışmada barışçıl ve yargısal yoldan anlaşmazlıkların çözümü ile uluslararası hukukta uygunluğun sağlanması mekanizmaları karşılaştırılacaktır.