Yönetim Bilimleri Fakültesi
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/20.500.12573/398
Browse
Browsing Yönetim Bilimleri Fakültesi by Language "tur"
Now showing 1 - 20 of 29
- Results Per Page
- Sort Options
Article Bir Dijital Pazarlama Segmenti Olarak Çocuklar: YouTube(Gaziantep Üniversitesi, 2023) Güven, Faruk; Mermer Üzümlü, Aytuğ; : 0000-0002-2440-585X; AGÜ, Yönetim Bilimleri Fakültesi, İşletme Bölümü; Güven, FarukSon yıllarda çocukları hedefleyen pazarlama anlayışı oldukça gelişmiştir. Akıllı cihazlar çok sayıda uygulama ve içerik içermekte, dolayısıyla çocuklar sayısız içeriği küçük yaştan itibaren tüketmektedir. Bu uygulamaların içerisinde yer alan reklamlar ve içeriklerde yer alan anlatım şekilleri kimi zaman yeni duygu ve davranışlar inşa etmekte, kimi zaman ise belli klişeleri tekrar dolaşıma sokmaktadır. İnternette yer alan sosyal medya fenomenlerini yakından takip eden küçük çocuklar, reklam ile içerik arasındaki farkı kavrayamamaktadır. Bu çalışmada dünya çapında en popüler olan ve çocuklara yönelik fenomenlik yapan içerik sağlayıcının içerik analizi pazarlama ve tüketici perspektifinden yapılmıştır. Çalışmanın bulgularında en temelde, keyifli ve mutlu yaşamanın tüketim ile gerçekleştirilebileceğine yönlendirme olduğu görülmektedir. Tüketilecek emtialar ile ilgili olarak ise inşa edilen anlamlar kimi zaman açık, kimi zaman ise örtülü olarak sunulmaktadır. Ayrıca ürün tasarım, ambalaj, sunum ve pazarlama yoluyla toplumsal cinsiyet kimliklerinin yeniden üretilmesi, erkek ve kız çocuklar arasındaki farklılıkların vurgulandığı görülmektedir. Ürünlerin bozulup kırıldığı durumlarda tamir yerine hızlı bir biçimde yenisinin satın alınması fikri işlenmekte ve ürünlerin ebat olarak daha büyük olanın makbul olduğu vurgulanmaktadır. Küçük dimağlara oldukça manipülatif ve yönlendirici içerik yayını yapan bu tip videolara karşı gerek YouTube gibi platform sahiplerinin yapay zekâ ile içerik analizi yapması, gerekse düzenleyici kurumların bu içerikleri daha yakından takip etmesi, ebeveynlerin dijital medya okuryazarlıklarını artırmaları ve en nihayetinde ürün tanıtımı yapan firmaların daha duyarlı olmaları ve pazarlama etik ilkelerine uymaları politika tavsiyesi olarak yer almaktadır.Article BORÇ VADESİ VE FİNANSAL KRİZ: TÜRKİYE ÖRNEĞİ(TÜBİTAK ULAKBİM Ulusal Akademik Ağ ve Bilgi Merkezi Cahit Arf Bilgi Merkezi, 2020) Ali Yavuz POLAT; AGÜ, Yönetim Bilimleri Fakültesi, Ekonomi BölümüBu çalışmada 2003-2017 yılları arasında Türkiye’deki firmalar için kısa vadeli borçların düzeltme hızındaki değişim dinamik bir model kullanarak incelenmiştir. Küresel Finansal Krizin firmaların borç vade yapısını nasıl etkilediğini anlamak için çalışmamızda analizimiz iki alt döneme ayrılarak bu dönemler arasındaki farka odaklanılmıştır. Küresel kriz, finansal istikrarsızlığın reel ekonomi üzerindeki etkisini, özellikle firmaların borç vade yapısı üzerindeki etkisini anlamak için önemli bir doğal deney imkânı sunmaktadır. En küçük kareler kukla değişken düzeltme (LSDVC) metodu kullanarak Türkiye firmaları için 2003-2017 döneminde optimal borç vadesinin kısaldığı gösterilmiştir. Şirketler Küresel Finansal Krizden sonra kısa vadeli borç ayarlama hızlarınıazaltmaktadır. Bu sonuç, Küresel Finansal Kriz sırasında borç verme iştahının azalması neticesinde, kredi arzındaki azalmaya bağlı olabilmektedir. Arz etkisini destekleyen bir diğer sebep de uzun vadeli borçların finansal kriz sırasında ve sonrasında pahalı hale gelmesi nedeniyle, firmaların kısa vadeli borç taleplerini arttırmasıdır. Bu çalışma, Türk firmalarına, kredi arzının daralması ve uzun vadeli kredi talebinin azalması nedeniyle finansal krizlerin optimal borç vadesini kısalttığına dair kanıt sunan ilkçalışmadır. Sonuçlarımız krizin firmaların borçlanma davranışlarını nasıl etkilediğini göstermesi ve kredi kanallarının kullanımı açısından firmaların borç vadesi kararlarını verirken kriz ortamlarını dikkate almaları gerektiğini göstermektedir.Article BULANIK ÇOK KRİTERLİ KARAR VERME ORTAMINDA YEŞİL TEDARİKÇİ SEÇİMİ(ACC Publishing, 2019) Madenoğlu, Fatma Selen; 0000-0002-5577-4471; AGÜ, Yönetim Bilimleri Fakültesi, İşletme Bölümü; Madenoğlu, Fatma SelenYasal düzenlemeler ve müşterilerin artan çevre koruma bilinci, işletmeleri tedarik zinciri faaliyetlerini,yeşil tedarikçi zinciri yönetimine uygun olarak çevreye daha az zarar verecek şekilde yapılandırmaya özengösterir hale getirmiştir. Yeşil tedarikçi seçimi, yeşil tedarik zinciri yönetiminde rol alan önemli faktörlerdendir.Yeşil tedarikçi seçiminde ekonomik ve çevresel kriterler birlikte ele alınmaktadır. Yeşil tedarikçi seçimproblemleri belirsizlik içerdiğinden karar vericilerin dilsel ifadelerle görüşlerini belirtebilecekleri bulanık kümeteorisi kullanılmaktadır. Yeşil tedarikçi seçim probleminde, birden fazla alternatif birden fazla kritere göredeğerlendirildiğinden, çok kriterli karar verme yöntemleri bu problemin çözümü için oldukça uygundur. Buçalışmanın temel amacı, nicel verilerin yetersiz olduğu yeşil tedarikçi seçim ortamında, önerilen çözümyöntemini kullanarak yeşil tedarikçi seçimini gerçekleştirmektir. Önerilen modelde, yeşil tedarikçi sıralamasıBulanık TOPSİS, Bulanık Vikor, Bulanık Gri İlişkisel Analiz, Bulanık Aras yöntemleri ile elde edilmiştir.Tedarikçi seçim ve değerlendirme kriter ağırlıkları bulanık SWARA yöntemiyle belirlenmiş ve bilgi kaybınınolmasını önlemek için çok kriterli karar verme problemlerinde de kriter ağırlıkları bulanık sayı olarakkullanılmıştır. Önerilen çözüm modeli, orta ölçekli şehir mobilya üretimi gerçekleştiren bir işletmenin yeşiltedarikçi seçim sürecine uygulanmıştır. Bu uygulama için yapılan hesaplamalar neticesinde dört yöntemden aynıtedarikçi sıralaması elde edilmiştir. Çalışmada kullanılan dört çok kriterli karar verme yönteminin temel vekavramsal özellikleri değerlendirilmiştir. Bu problem için gri ilişkisel analiz yönteminin daha uygun olduğusonucuna varılmıştır.bookpart.listelement.badge Çevrimiçi Deneyler(Akademisyen Kitabevi, 2021) Demirtaş, Burak Kağan; 0000-0001-9477-8128; AGÜ, Yönetim Bilimleri Fakültesi, Ekonomi BölümüEkonomi bilimi deneysel metotların gün geçtikçe daha da fazla kullanıldığı birbilim dalı haline gelmiştir. Gelişen teknoloji ile birlikte deneysel çalışmalar içinkullanılan araçlar da gün geçtikçe artmaktadır. Literatürde ekonomi alanındakideneysel çalışmalar çoğunlukla saha ve laboratuvar deneylerine dayanıyor olsada çevrimiçi deneyler de araştırmacılar için önemli bir alternatif olarak karşımıza çıkmaktadır.Research Project Covid-19 Döneminde Uzaktan Yüksek Öğrenim: Nicel ve Nitel Analiz(TUBİTAK, 2020) Türk, Umut; Teke-Lloyd, Fatma Armagan; Demirtas, Burak Kagan; Bengü, Elif; 0000-0002-8440-7048; 0000-0001-9477-8128; 0000-0001-9817-7207; AGÜ, Yönetim Bilimleri Fakültesi, Ekonomi Bölümü; Türk, Umut; Teke-Lloyd, Fatma Armagan; Demirtas, Burak Kagan; Bengü, ElifBu projede COVID-19 pandemisine karsı bir tedbir olarak Türkiye?de 16 Mart 2020 tarihinde baslatılan uzaktan egitim faaliyetlerinin nitel ve nicel analizi yapılmıstır. Arastırmanın disiplinlerarası yapısına uygun olarak, zengin bir veri seti elde edilip, standart ve gelismis ekonometrik teknikler kullanılmıstır. Bunlara ek olarak neden-sonuç iliskisini kurmak amacıyla gelistirilmis modern deneysel ekonomi dizaynı ve nitel arastırma araçlarından yararlanılmıstır. Proje çalısması ilk bölümünde yüz yüze ve pandemi sürecinde uzaktan egitim modelleri ögrenci çıktıları açısından karsılastırılmıstır. Ikinci bölümünde asenkron ve senkron egitim biçimlerinin ögrenci basarısına etkileri arastırılmıstır. Son olarak odak grubu çalısması ile ögrenci ve egitmenlerle görüsülmüstür. Pandemi sürecindeki uzaktan egitim ve yüz yüze egitim çıktıları karsılastırıldıgında, ögrenci çıktıları açısında bir basarı düsüsü olmadıgı gözlenmistir. Bununla birlikte basarıyı belirleyen faktörlerin bu süreçte farklılık gösterdigi ampirik olarak ortaya koyulmustur. Bulgular genis bir örneklemi kapsayan bir anket çalısması ile desteklenmis, nicel arastırma ile gözlenmesi mümkün olmayan ve pandemi sürecindeki uzaktan egitimde ögrenci deneyimlerini anlamak açısından önemli görülen bilgiler, odak grup çalısması ile elde edilmistir.Research Project Covid-19 Salgınının Ekonomik Etkisinin Sektörel Bazlı ve Genel Belirsizlik Endeksleriyle İncelenmesi ve Sektörel Acil Önlem Önerileri(TUBİTAK, 2020) Polat, Ali Yavuz; Muğaloğlu, Erhan; Doğan, Eyüp; Tekin, Hasan; 0000-0001-5647-5310; 0000-0001-5362-6259; 0000-0003-0476-5177; AGÜ, Yönetim Bilimleri Fakültesi, Ekonomi Bölümü; Polat, Ali Yavuz; Muğaloğlu, Erhan; Dogan, Eyup; Tekin, HasanKoronavirüs (Covid-19) salgını dünyada modern zamanlarda görülen en büyük sağlık krizlerinden birisidir. Ancak salgın sadece bir sağlık krizi olarak kalmamış tüm dünyayı etkileyen küresel, ekonomik ve sosyal krize dönüşmüştür. Birçok sektörde üretim durmuş, gelir etkisi ile tüketim ciddi ölçüde azalmıştır. Covid-19 salgınının oluşturduğu ekonomik kriz son 40 yılda gerçekleşmiş ekonomik krizler ve felaketlerden çok daha büyüktür. Pandeminin sebep olduğu/olacağı küresel krizin daha önceki küresel krizlere göre çok daha derin ve kalıcı olacağı tahmin edilmektedir. Dünya ekonomisi 2020’de %4,0 küçülmüştür ki bu oran küresel finansal krizdeki daralmanın yaklaşık iki katıdır (Oxford Economics, 2020). Salgının oluşturacağı şokların etkisi ve süresi net olarak bilinemediği ve tahmin edilemediği için ekonomilerde yüksek oranda belirsizliğe yol açmıştır (Ludvigson et al. 2020). Bilindiği üzere belirsizlik hem tüketim hem de yatırımların ertelenmesine ve dolayısıyla ekonomik daralmaya sebep olur (Bloom, 2009). Firmalar açısından bakıldığında salgının ne kadar süreceği, tedarik zincirlerinin onarılıp onarılamayacağı halen net değildir. Ayrıca bireylerin gelirleri ekonomik aktivitenin yavaşlaması sonucunda azaldığı gibi salgının oluşturduğu belirsizlik ortamı bireylerin harcamalarını daha da kısmalarına sebep olmaktadır. Bu yüzden belirsizlik seviyesinin hassas bir gösterge ile ölçülmesi önem arz etmektedir. Bu proje ile sektörel bazlı (hizmet, perakende ve inşaat) ve genel belirsizlik endeksleri (ekonomik ve reel) oluşturulmuştur. Bu endeksler Türkiye’deki önemli politik ve ekonomik olaylarda ani artışlar göstermektedir. Yani oluşturulan endeksler, reel aktiviteyi önemli ölçüde etkileyen belirsizlik artışlarını hassas olarak ölçebilmektedir. Projenin ikinci kısmında Covid-19 salgının reel ekonomi üzerindeki etkisi belirsizlik endeksleri üzerinden analiz edilmiştir. Oluşturulan yapısal vektör oto regresyon (SVAR) modelleri ile belirsizliğin hem toplam sanayi üretimine hem de her sektördeki üretimi üzerinde nasıl bir etki oluşturduğu gösterilmiş ve tartışılmıştır. Sonuçlar göstermektedir ki, belirsizlikteki bir artış reel aktiviteyi düşürmektedir. Bu sonuç teorik olarak belirsizliğin ekonomiyi yavaşlatacağı argümanını ampirik olarak desteklemektedir. Covid-19’un oluşturduğu belirsizlik, tüm zamanlar içinde en yüksek ve ani belirsizlik artışına sebep olmuştur ve reel aktivite üzerinde şiddetli bir negatif etkisi olmuştur. Projemizde oluşturduğumuz belirsizlik endeksleri ve analizler sayesinde spesifik mali yardım paketlerinin hangi sektörlerde nasıl bir etki oluşturulabileceği tahmin edilebilir. Ayrıca elde edilen endeksler, politika yapımında önemli bir gösterge araç olarak kullanılabilir. Oluşturduğumuz sektörel ve genel belirsizlik endeksleri ilerideki projeler ve politikalar için de önemli bir kaynak teşkil edecektir. Daha ayrıntılı sektörel politikalar geliştirebilmek, salgın geçtikten sonra Türkiye’nin jeopolitik avantajını kullanarak üretim merkezi olabilmesi ve tedarik zincirinde aktarma merkezi olabilmesi için belirsizliğin oluşturduğumuz endeksler gibi hassas göstergeler ile ölçümlenmesi önemli bir gerekliliktirArticle COVID-19’UN YARATTIĞI ZORUNLU DİJİTAL DÖNÜŞÜM VE YENİ NORMALDE PERAKENDECİLİK(Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi, 2022) Güven, Faruk; 0000-0002-2440-585X; AGÜ, Yönetim Bilimleri Fakültesi, İşletme Bölümü; Güven, FarukTechnological developments in recent years have had devastating effects in many sectors. The retail sector, which is between the producer and the end customer and has a very important role in the trade ecosystem, has also been closely affected by technological developments. New generation online sales channels such as online marketplaces and social media applications provide the opportunity to sell to any part of the world without geographical restrictions. The fact that some manufacturers interact directly with the final customer through online market platforms has weakened the intermediary role of retailers in the supply chain. While retailers that could not complete their digital transformation before Covid-19 were unable to sell due to the closure and various limitations in Covid-19, retailers with previous e-commerce experience were positively affected by the growing e-commerce trend in the epidemic. In this study, the marketing strategies of retailers in the new era are analyzed together with the compulsory digital transformation brought about by the Covid-19 epidemic. In the study, digitalization and digital transformation are discussed in the context of the retail industry. The result of this study suggests that retailers should adapt their marketing strategies to the new normal with digitalization tools.bookpart.listelement.badge Deneysel Çalışma Ekonomisi: İşgücü Arzı ve Hediye-değişim Teorisi Üzerine Bir Literatür Taraması(Gazi Kitabevi, 2021) Demirtaş, Burak Kağan; AGÜ, Yönetim Bilimleri Fakültesi, Ekonomi BölümüBilimsel gelişme için, geliştirilen teorilerin test edilmesine ve teorileri test edebilmek için de verilere ihtiyaç duyulmaktadır (Falk ve Fehr, 2003). Ekonomi bilimi de bu süreçle ilerlemektedir. Ancak gündelik hayatın çok fazla karmaşık olması, birçok değişkenin aynı anda değişiyor olması gibi sebeplerle, gündelik ekonomik olaylara dayalı verilere dayanarak yapılan çalışmalarda değişkenler arasında nedensellik bulabilmek güç olabilmektedir (Muijs, 2004). Bu sebeple, çalışmaların odaklandığı değişkenler arasındaki ilişkileri anlayabilmek için bu değişkenler harici etkenleri mümkün olduğunca kontrol altında tutmak ya da sabit tutmak, nedensel ilişkileri anlayabilmek için önemlidir. İktisat biliminde de bu şartları sağlayabilmek için deneysel yöntemler kullanılmaya başlanmıştır (Muijs, 2004). Mayo (2008: 634) iktisatta deneysel yöntemlerin uygulanmaya başlanmasının ana amacını “ekonomik teorilerin araştırılmasında gereken verilerin toplanması ve ekonomik davranışların doğal ortamında daha kontrollü bir ortamda toplanması” olarak açıklamaktadır. Bir araştırma sürecinin deney olarak nitelendirilebilmesi, deneyi yürütenin araştırmanın ilgili değişken üzerinde ve deneyin yürütüldüğü ortam üzerinde kontrol gücünün olup olmamasına bağlıdır (Guala, 2008: 3).Article Deneysel İktisadın Tarihi(Mustafa SÜLEYMAN ÖZCAN, 2023) Erkuş,Sefa; Demirtaş, Burak Kağan; 0000-0001-9477-8128; AGÜ, Yönetim Bilimleri Fakültesi, Ekonomi Bölümü; Demirtaş, Burak KağanBu çalışmanın temel amacı Türkçe yazında görece yeni olan deneysel iktisat alanına, iktisatta kontrollü deneylerin kullanımının tarihsel gelişimine ilişkin referans olabilecek şekilde katkı sunmaktır. Şüphesiz ki deneysel iktisat çalışacak araştırmacılar için deneysel iktisadın tarihsel gelişim sürecini öğrenmek oldukça önem arz etmektedir. İktisatta deneysel yöntemin tarihini öğrenmek araştırmacılara yöntemin geçmişte karşılaştığı sorunları analiz etme imkanı sunarken, yöntemin şimdi ve gelecekteki yönü hakkında yapılabilecek araştırmalar hakkında da ipuçları vermektedir. İktisatta kontrollü deneylerin kullanımına özellikle iktisatçılar uzun süre direnç göstermiş olsa da bugün iktisat alanında kontrollü deneylerin kullanıldığı çalışmaların sıklıkla yayınlandığı görülmektedir. Soğuk savaş döneminde oyun teorik modellerin deneyler yürütülerek sınanması deneysel yöntemin yaygınlaşması için ilk itici güç olmuştur. 80’li yıllardan itibaren insan davranışlarını açıklama çabası ile davranışsal iktisatçıların yürüttüğü deneyler, yöntemin iktisatçılar arasında yaygınlaşmasını sağlayan bir diğer önemli etken olmuştur. 2002 yılında Nobel İktisat Ödülü’nün piyasa mekanizmasını kontrollü laboratuvar deneyleri yürüterek araştırdığı ve deneysel iktisat yöntemine katkıda bulunduğu için Vernon L. Smith’e verilmesi, iktisatta deneysel yöntemin artık ana akım yöntemlerden biri haline geldiğinin de bir tescili olarak göz önünde bulundurulabilir. Deneysel iktisat tarihinin yazımına ilişkin bazı güçlükler bulunmaktadır. Bunlardan biri yöntemin disiplinler arası bir karakter taşıması iken diğeri de deneysel yöntemin erken dönemine ilişkin bilgilerin çoğunlukla kişisel anılara, hikayelere dayanmasıdır . Deneysel iktisadın tarihsel gelişimi incelendiğinde çoğunlukla bireysel tercihler, piyasaların işleyişi ve oyun teorik modellerin teorik öngörülerinin sınanmasına ilişkin deneylerin gerçekleştirildiği görülmektedir. Bu sebeple bu çalışmada da deneysel iktisadın tarihsel gelişimi bu üç ana başlık altında toplanmıştır. Bunlara ek olarak, deneysel iktisadın gelişimine etki eden önemli teorik gelişmelere ve kişilere de çalışmada ayrıca değinilmektedir.Letter DİNAMİK ORTAMDA EKSİK OPERASYONLAR HİBRİT AKIŞ TİPİ ÇİZELGELEME PROBLEMİ İÇİN SEZGİSEL YAKLAŞIMLAR(TÜBİTAK ULAKBİM Ulusal Akademik Ağ ve Bilgi Merkezi Cahit Arf Bilgi Merkezi, 2020) Fatma Selen MADENOĞLU; AGÜ, Yönetim Bilimleri Fakültesi, İşletme BölümüBu çalışmada, dinamik üretim ortamında toplam tamamlanma zamanının en küçüklenmesi amacıyla hibrit akış tipi çizelgeleme problemi ele alınmıştır. Daha spesifik olarak, çalışmada taşıma zamanı, sıraya bağlı hazırlık süreleri, eksik operasyonların olması ve dinamik olarak yeni siparişlerin gelişi durumları da ele alınmıştır. Ele alınan problemin çözümüne sezgisel yaklaşımlar önerilmiştir. Deneysel çalışmalar, sezgisel yaklaşımların performanslarının eksik operasyon seviyesi değişimine bağlı olarak incelemek için gerçekleştirilmiştir.Article EKONOMİK BÜYÜME DUYURULARININ İNŞAAT SEKTÖR ENDEKSİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİ(Dokuz Eylül Üniversitesi, 2022) Torun, Rana; 0000-0002-4776-4011; AGÜ, Yönetim Bilimleri Fakültesi, İşletme Bölümü; Torun, RanaMakroekonomik duyuruların hisse senedi piyasası üzerindeki etkileri çeşitli araştırmacılar tarafından incelenmiştir. Gelişmekte olan ülkelerden biri olan Türkiye özelinde makroekonomik duyuruların hisse senedi piyasası üzerindeki etkilerini inceleyen çalışmaların ise oldukça kısıtlı olduğu dikkati çekmektedir. Dolayısı ile, bu çalışmanın Türkiye özelinde makroekonomik duyurulardan biri olan ekonomik büyüme duyurularının inşaat sektör endeksi üzerindeki olası etkisini ele alması yönüyle literatüre bir katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Bu çalışmada, Türkiye’de ekonomik büyüme rakamları kamuoyuna açıklandığı zaman Türk inşaat sektöründe endeks getirilerini etkileyip etkilemediği ve Türk inşaat sektörünün yarı-güçlü formda etkin olup olmadığının incelenmesi amaçlanmaktadır. Çalışmada, diğer çalışmalardan farklı olarak Etkin Piyasalar Hipotezi’nden yararlanılmış ve olay çalışması yöntemi kullanılmıştır. Olay çalışması yöntemi kullanılmasının çalışmanın literatüre bir diğer katkısı olduğu düşünülmektedir. Bu kapsamda, 2012 yılı 4. çeyrek ile 2021 yılı 4. çeyrek arasındaki dönem ele alınmış olup piyasa modeli araştırmanın tahmin modeli olarak belirlenmiştir. Olay penceresi aralığı (t-5, t+5) olmak üzere 11 işgünü olarak, tahmin penceresi aralığı ise (t20, t-6) olmak üzere 15 işgünü olarak açılmıştır. Elde edilen bulgular ışığında, Türkiye’de ekonomik büyüme rakamları kamuoyuna açıklandığı zaman Türk inşaat sektörünün bu verilere hızlı, tam ve doğru bir şekilde tepki gösterdiği ve dolayısı ile Türk inşaat sektörünün oluşturduğu endeksin (BIST INSAAT) yarı güçlü formda etkin olduğu sonucuna ulaşılmıştır. İnşaat sektörünün yarı güçlü formda etkin bir şekilde faaliyet göstermesi hem bireysel yatırımcılar hem de kurumsal yatırımcılar açısından önemlidir. Yatırımcıların kamuya açıklanan ekonomik büyüme duyurularından faydalanarak ilgili sektör endeksinde anormal getiriler elde etmesinin mümkün olmadığı tespit edilmiştir.Article GELİR DAĞILIMINDA FIRSAT EŞİTSİZLİĞİ VE ALT KIRILIMLARI: TÜRKİYE ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA(TÜBİTAK ULAKBİM Ulusal Akademik Ağ ve Bilgi Merkezi Cahit Arf Bilgi Merkezi, 2020) Umut TÜRK; AGÜ, Yönetim Bilimleri Fakültesi, Ekonomi BölümüBu makale 2005 ve 2017 yılları arasındaki 12 yıl içinde Türkiye’de gelir dağılımdaki fırsat eşitsizliğini incelemeyi amaçlamaktadır. Normatif bir eşitlik kuramı olarak fırsat eşitsizliği, bireylerin çaba ve seçimleri ile bertaraf edemeyecekleri, iradeleri dışında maruz kaldıkları fayda kaybının bir ölçüsüdür. Son yıllarda fırsat eşitsizliği üzerine farklı ülkeleri ve ülkeler arası karşılaştırmalı analizleri içeren çok sayıda ampirik çalışma yapılmıştır. Özellikle mevcut veri setlerinin aile yapısıyla ilgili temel bilgileri içermemesi, bu alanda yapılan çalışmaların Türkiye özelinde sınırlı kalmasına sebep olmuştur. Bu makalede TUİK tarafından her yıl düzenli olarak derlenen Hane Halkı Gelir ve Yaşam Koşulları verilerini kullanılmıştır. Veri setinde aile yapısına dair eksik gözlemler istatistiksel metotlarla tamamlanarak, fırsat eşitsizliği analizlerinin yapılmasının mümkün olmuştur. Çalışmada gelir dağılımındaki farklılıklar cinsiyet, anne ve baba eğitim seviyesi ve ikamet edilen bölge üzerinden incelenmiş, bu faktörlerin yarattığı eşitsizlikler ayrıntılarıyla ortaya konulmuştur. Analizler 25-35 yaş aralığındaki genç nüfus için ayrıca tekrarlanarak işgücü piyasasına henüz dahil olan bireylerin karşılaştıkları fırsat eşitsizliği ve bunun alt bileşenleri incelenmiştir. Çalışmanın referans yılları küresel ekonomik kriz dönemlerini de içerdiğinden, literatürde göz ardı edilen fırsat eşitsizliği ve kriz arasındaki ilişki ile bunun genel nüfus ve genç nüfus açısında sonuçları da tartışılmıştır.Article HİBRİT AKIŞ TİPİ ÇİZELGELEME PROBLEMİNİN PARÇACIK SÜRÜ OPTİMİZASYON ALGORİTMASIYLA ÇÖZÜMÜNE BAŞLANGIÇ POPÜLASYONUN ETKİSİ(Marmara Üniversitesi, 2020) Madenoğlu, Fatma Selen; 0000-0002-5577-4471; AGÜ, Yönetim Bilimleri Fakültesi, İşletme Bölümü; Madenoğlu, Fatma SelenBu çalışmada, birden fazla aşama, her aşamada özdeş paralel makineler ve makinelerde işlenen işler arası geçişlerde sıraya bağlı hazırlık süresini içeren hibrit akış tipi çizelgeleme problemi sunulmuştur. Metasezgisel yöntemler bu karmaşık problemlerin çözümünde tercih edilmektedir. Metasezgisel yöntemlerde optimum çözüm ararken, oluşturulan başlangıç çözümlerin nihai sonuca etkisi oldukça önemlidir. Hibrit akış tipi çizelgeleme probleminin çözümüne önerilen parçacık sürü optimizasyon (PSO) algoritmasına farklı başlangıç çözüm oluşturma yöntemlerinin etkisi incelenmiştir. Dört farklı başlangıç çözüm oluşturma yaklaşımı sonuçları karşılaştırılmıştır. Nawaz, Enscore, Ham (NEH) sezgiselinin diğer yöntemlerden daha etkili olduğu sonucuna ulaşılmıştır.Article KOBİ'lerde Kurumsal Markalama: Kavramlar ve Engeller(Erhan AYDIN, 2023) Sarp, Serap; Uygur, Selçuk; 0000-0002-2560-4105; AGÜ, Yönetim Bilimleri Fakültesi, İşletme Bölümü; Sarp, SerapBu araştırmada KOBİ’lerin kurumsal marka kavramını nasıl tanımlandığı, kurumsal marka sahibi olmalarının önündeki engeller ve KOBİ’lerde marka anlayışı keşfedilmeye çalışılmıştır. Kurumsal marka sahibi olmanın işletmeler için rekabet avantajı sağladığı ve birçok pazar avantajını beraberinde getirdiği literatürde vurgulanmıştır. Ancak, literatürdeki kurumsal marka araştırmalarının büyük işletmelere odaklandığı ve KOBİ'leri göz ardı ettiği görülmüştür. KOBİ'lerin dünya genelinde önemli bir ekonomik rol oynadığı göz önüne alındığında kurumsal marka oluşturmanın onlar için de uzun vadede faydalar saylayacağı öngörüldü. Bu nedenle, bu çalışmanın amacı KOBİ'lerin kurumsal marka oluşturmasını daha iyi anlamak ve literatürdeki bu boşluğu doldurmaktır. Araştırmadan elde edilen bulgulara göre KOBİ'lerde kurumsal markayı tanımlama ve geliştirmede işletme sahipleri ve yöneticilerinin rolünün büyük olduğunu ve bu kişilerin karakterinin kurumsal kültür ve kurumsal kimliği üzerinde etkili olduğunu ortaya çıkmıştır. Çalışma Türkiye'nin Kayseri şehrinde farklı sektörlerden 15 KOBİ sahibi veya yöneticisi ile yarı yapılandırılmış mülakatlar kullanarak gerçekleştirilmiştir. Veriler tematik analiz yöntemi ile incelenmiş ve beş ana tema belirlenmiştir: kurumsal marka kavramı, girişimci markası, ürün/hizmet markası, kurumsal marka sahibi olmanın önündeki engeller ve başarı. Sonuç olarak, bu araştırma KOBİ'lerin kurumsal marka oluşturmasının önemini ve işletme sahipleri/yöneticilerinin bu süreçteki kilit rolünü vurgulamaktadır. Bu çalışmanın KOBİ'ler için kurumsal marka oluşturma sürecini daha iyi anlamak ve geliştirmek isteyen işletmelere rehberlik edebileceği düşünülmektedir.Article Küresel Finansal Kriz ve Nakit Tutma Ayarlama Hızı(Küresel Finansal Kriz ve Nakit Tutma Ayarlama Hızı, 2021) TEKİN Hasan; POLAT Ali Yavuz; MUĞALOĞLU Erhan; AGÜ, Yönetim Bilimleri Fakültesi, Ekonomi Bölümü; POLAT, Ali Yavuz; MUĞALOĞLU, ErhanDış finansmana erişimin sınırlı olduğu zamanlarda nakit tutma stratejik bir öneme sahip olmaktadır. Likit varlıklar, özellikle dış şoklarla birlikte firmaların varlıklarını devam ettirebilmeleri için çok önemli hale gelmektedir. Öyle ki, nakit varlıkların talep fonksiyonu, doğal bir deney imkânı sunan 2008-2009 Küresel Finansal Krizine (KFK) bağlı olarak değişebilmektedir. Optimum nakit tutma teorisine dayanan bu çalışma, KFK’den önce ve sonra Borsa İstanbul (BİST)'da işlem gören finansal olmayan firmaların nakit varlıklarının ayarlama hızını 2003-2018 zaman dilimi için incelemektedir. Herhangi bir içsellik problemini azaltmak için genelleştirilmiş momentler yöntemi (GMM) kullanılmıştır. Bulgular, BİST’teki firmaların KFK sırasında kredi arzının azalması ve dış fonlama maliyetlerinin de artmasından dolayı daha fazla nakit stoku kullanmaları neticesinde, kriz ve sonrasında nakit varlıklarının ayarlama hızının arttığını göstermektedir. Genel bir sonuç olarak, firma sahipleri ve yöneticileri, krizler gibi yüksek belirsizlik ortamlarında kurumsal finansmanı etkileyen faktörleri de göz önünde bulundurarak ve nakit tutmanın maliyetini hesaba katarak, firmaları için doğru nakit tutma politikası belirlemelidirler.Article KÜRESEL FİNANSAL KRİZİN ARAŞTIRMA-GELİŞTİRME HARCAMALARI AYARLAMA HIZI ÜZERİNDEKİ ETKİSİ(T.C. SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR VE VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ, 2021) Tekin, Hasan; Polat, Ali Yavuz; 0000-0001-5647-5310; AGÜ, Yönetim Bilimleri Fakültesi, Ekonomi Bölümü; Polat, Ali YavuzAmaç: Verimlilik artışını uzun vadede etkileyen Araştırma-Geliştirme (Ar-Ge) yatırımları hem şirketler hem de ülkeler düzeyinde son derece önemlidir. Küresel Finansal Kriz gibi ekonomik belirsizliğin arttığı bir dönemde firmaların yatırım kararları da bu belirsizlikten etkilenmektedir. Bu çalışmanın amacı, 2008-2009 Küresel Finansal Krizinin Borsa İstanbul’da listelenen şirketlerin, Ar-Ge harcamalarının ayarlama hızlarını nasıl değiştirdiğini analiz etmektir. Yöntem: Veri seti Thomson Reuters Datastream veri tabanından yıllık olarak çekilmiştir. Firma düzeyinde oluşturulan panel veri 908 şirket-yılını kapsamaktadır. Geliştirilmiş Momentler Metodu (GMM) yardımıyla içsellik problemi en aza indirgenmeye çalışılmıştır. Bulgular: 2003-2018 yılları için şirketlerin Ar-Ge harcamaları ayarlama hızlarının nispeten yavaş olduğu görülmüştür. Bununla birlikte, şirketler Küresel Finansal Kriz sonrasında Ar-Ge harcamaları ayarlama hızlarını artırmışlardır. Genel olarak, zaman içinde Ar-Ge harcamalarını optimal bir düzeye getirmek isteyen şirket sahipleri ve yöneticileri ayarlama maliyetlerini ve belirsizliğin arttığı finansal krizleri göz önünde bulundurmalıdırlar. Özgünlük: Bu çalışma Borsa İstanbul’da listelenen şirketlerin ilk kez Ar-Ge ayarlama hızlarını hesaplayarak kriz dönemi gibi belirsizlik dönemini de kapsayarak literatüre katkıda bulunmaktadır.Article Laboratuvar Deneyleri ve Kültürel Farklar(Türk Kooperatifçilik Kurumu, 2023) Doğan, Abdullah; Demirtas, Burak Kagan; 0000-0003-2581-023X; 0000-0001-9477-8128; AGÜ, Yönetim Bilimleri Fakültesi, Ekonomi Bölümü; Doğan, Abdullah; Demirtas, Burak KaganKültür, bireylerin ekonomik davranışını etkileyen faktörlerden bir tanesidir. Kültürün ekonomik davranışlar üzerindekini etkisinin diğer değişkenlerden ayrıştırılarak ölçümü oldukça zordur. Kontrollü laboratuvar deneyleri diğer değişkenlerin etkisini minimize edebildiği için kültürün ekonomik davranışlar üzerindeki tek başına etkisini incelemek için uygun bir yöntem sunmaktadır. Kontrollü laboratuvar deneylerinin en önemli avantajlarından bir tanesi tekrarlanabilir olmalarıdır. Tekrarlanabilirlik, bir deneysel ekonomi laboratuvarında yürütülen deneyin başka bir laboratuvarda da aynı şekilde ya da bazı değişiklikler yapılarak, farklı katılımcılarla yürütülebilmesidir. Bu çalışma, laboratuvar deneylerinde sıklıkla kullanılan oyunlardan olan ültimatom ve kamusal mal oyunlarına dayanan deneysel çalışmaları kültürel farklılıklar açısından inceleyerek laboratuvar deneyleri kullanılarak kültürün ekonomik kararlar üzerindekini etkisinin ölçülebilirliğini ve deneysel ekonomi yazınındaki çalışmaların bu etkiyi ve bu etkinin kaynağını araştırmada kullanılabilir olup olmadığını tartışmayı amaçlamaktadır. Yaptığımız incelemeler göstermektedir ki sosyal grupları birbirleriyle kıyaslayan çalışmalar aynı deneyin farklı ülkelerde tekrarlandığı çalışmalardan daha tutarlı sonuçlar ortaya koymaktadır. Ültimatom oyununa dayanan çalışmalar kültürel farklılık açısından incelediğinde, topluluklar arası dini inanç temelli farklılıkların, otoriteye duyulan saygının, partizanlığın ve oyunun oynandığı kişilerin etnik kökenleri sebebiyle ayrımcılığın sonuçlar üzerinde etkileri olduğu görülmektedir. Kamusal mal oyununa dayanan deneysel çalışmalara bakıldığında ise katılımcıların içinde yetiştikleri kültüre has sosyal normların, cinsiyetin ve katılımcıların içinde yaşadıkları ekonomik sistemin kararlarında önemli etkileri olduğu görülmektedir.Article LABORATUVAR DENEYLERİNDE GERÇEK-EMEK GÖREVLERİ(Ekonomi ve Finansal Araştırmalar Derneği, 2023) Demirtaş, Burak Kağan; 0000-0001-9477-8128; AGÜ, Yönetim Bilimleri Fakültesi, Ekonomi Bölümü; Demirtaş, Burak KağanEkonomi biliminde kullanılan laboratuvar deneyleri birçok teknik özellik bakımından birbirinden farklılaştırılmaktadır. Bu teknik özelliklerden biri de deneyin gerçek-emek görevi içerip içermediğidir. Gerçek-emek görevi, deney katılımcılarının deney esnasında gerçek bir iş üzerinde çalıştıkları, zaman ve emek harcadıkları ve bu şekilde performans seviyelerini belirledikleri, sonucunda belirli bir miktarda para kazandıkları görev olarak açıklanmaktadır. Bu çalışmanın amacı deneysel ekonomi çalışmalarında sıklıkla kullanılan gerçek-emek görevlerini incelemek ve gerçek-emek görevi içeren deney yürütecek araştırmacıların karşılaşabilecekleri olası sorunları tartışmaktır. Bu inceleme kapsamında, literatürde sıkça kullanılan gerçek-emek görevleri dört başlık altında toplanmıştır: Matematiksel işlemlere dayalı gerçek-emek görevleri, bulmaca tarzındaki gerçek-emek görevleri, kaydırma çubuğu görevi ve kelime şifreleme görevi. Deney için hangi gerçek-emek görevinin seçildiği çalışmanın sonuçları açısından önemlidir zira sonuçların hatalı şekilde yorumlanmasına sebebiyet verebilme ihtimali vardır. Çalışma sonucunda, öğrenme etkisi, görevin sıkıcılığı ve görevin gerektirdiği yetenekler yaşanabilecek olası ölçme hatalarının kaynağı olarak görülmektedir. Öğrenme etkisi ve görevin sıkıcılığı özellikle denek-içi tasarımlarda problemlere sebebiyet verebilirken, yetenek farklılıklarının ise özellikle denekler-arası tasarımlarda ölçme hatalarına neden olabileceği bulgularına ulaşılmıştır.Article Pay Geri Alım Programlarında Firma Büyüklüğü Etkisi: Borsa İstanbul Üzerine Bir Uygulama(İŞLETME ARAŞTIRMALARI DERGİSİ/JOURNAL OF BUSINESS RESEARCH-TURK, 2023) Torun , Rana; Karan, Mehmet Baha; 0000-0002-4776-4011; AGÜ, Yönetim Bilimleri Fakültesi, İşletme Bölümü; Torun, RanaAmaç – Çalışmada, Borsa İstanbul’da payları işlem gören şirketlerin 2018-2021 yılları arasında pay geri alım programı başlatılmasına dair Kamu Aydınlatma Platformu’na yapmış oldukları 74 adet duyurunun pay getirilerini etkileyip etkilemediği ve pay piyasasının yarı-güçlü formda etkin olup olmadığının incelenmesi amaçlanmaktadır. Ayrıca, firmaların aktif büyüklüğü göz önünde bulundurularak pay geri alım programlarına verilen tepkilerin karşılaştırılarak analiz edilmesi de amaçlanmıştır. Yöntem – Çalışmada Etkin Piyasalar Hipotezi temel alınmış ve olay çalışması yöntemi kullanılmıştır. Borsada işlem gören şirketlere pay geri alım izninin verildiği 2011 yılından sonraki dönem olan 2018- 2021 yıllarını kapsayan 4 yılın analize dahil edildiği bu çalışmada, her bir şirket için pay geri alım programı bildiriminin yapıldığı gün (t0) olay günü olarak belirlenmiştir. Olay çalışması kapsamında olay penceresi aralığı (t-20, t+20) olmak üzere 41 işgünü, tahmin penceresi aralığı ise (t-20, t-120) arasındaki 101 iş günüdür. Çalışmada, piyasa modeli tahmin modeli olarak kullanılmış olup piyasa getirisini ölçmek için BİST 100 Endeksinin getirisinden, şirketlerin pay getirileri için ise her bir şirketin pay getirisinden yararlanılmıştır. Bulgular – Elde edilen bulgular, olay penceresi aralığında pozitif anormal getirilerin elde edilebildiğini göstermiştir. Araştırma sonucunda, ele alınan dönem için pay geri alım programı duyurularının Borsa İstanbul Pay Piyasasının etkilediği ve piyasanın yarı-güçlü formda etkin bir piyasa olmadığı gözlemlenmiştir. Ek olarak, küçük firmalar tarafından yapılan duyurular sonucunda elde edilen anormal getirinin %5 ve %10 anlamlılık düzeylerinde anlamlı olduğu bulgulamıştır. Tartışma – Çalışmada, Borsa İstanbul Pay piyasasının Etkin Piyasalar Hipotezi’ne göre yarı güçlü formda etkin bir şekilde faaliyette bulunmadığı belirlenmiştir. Dolasıyla, pay geri alım programlarına ilişkin bilgilerin pay fiyatlarına hızlı bir şekilde yansımadığı ve yatırımcıların bu bilgileri kullanılarak anormal getiri elde etme olasılığına sahip olduğu görülmüştür. Ek olarak, pay geri alım programı duyurularının pay değerine etkisi küçük ve büyük firma ayrımı yapılarak karşılaştırılmıştır.bookpart.listelement.badge Sahada Laboratuvar Deneyleri(Gazi Kitabevi, 2022) Demirtaş, Burak Kağan; 0000-0001-9477-8128; AGÜ, Yönetim Bilimleri Fakültesi, Ekonomi Bölümü; Demirtaş, Burak KağanEkonomi alanında kullanılan deneysel yöntemlerin sınıflandırılmasına dair tartışmalar ekseninde sahada laboratuvar deneylerinin özellikleri incelenmektedir.