Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölümü
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.12573/839
Browse
Browsing Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölümü by Author "Murat KARATAŞ"
Now showing 1 - 4 of 4
- Results Per Page
- Sort Options
conferenceobject.listelement.badge 27 Mayıs 1960 Darbesine Giden Süreçte İsmet İnönü'nün Kayseri Ziyareti ve Çıkan Olaylar(TÜRK EĞİTİM SEN GENEL MERKEZİ YAYINLARI, 2020) Murat KARATAŞ; AGÜ, Rektörlük, Türk Dili BölümüTürk Demokrasi tarihinde 27 Mayıs 1960 Darbesi bugün bile acı bir Ģekilde hatırlanan ulusal bir trajedidir. Darbe sabahı radyodan okunan bildiride darbeciler giriĢilen eylemin hiçbir kiĢi, grup ve zümreyi hedef almadığını kamuoyuna duyurmuĢtur. Buna rağmen kısa süre sonra Yassıada‘da ―Yüce Divan‖ adıyla mahkeme kurulduğunda ―Kayseri Olayları Davası‖ adı altında bazı Demokrat Parti (DP)‘li isimler Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) lideri Ġsmet Ġnönü‘nün Kayseri‘ye geliĢi ve yaĢanan olaylardan sorumlu tutulmuĢlardır. Kayseri‘nin YeĢilhisar ilçesinde CHP ve DP‘liler arasında yaĢanan olaylar yapılması planlanan CHP il kongresinin iptalini doğurmuĢtur. Ġnönü bu durumu kendisi ve partisi lehine çevirmek için Kayseri‘ye gitme kararı almıĢtır. Buna karĢılık siyasi hayatı boyunca Ġnönü fobisini yenemeyen BaĢbakan Adnan Menderes Kayseri Valisi Ahmet Kınık‘a olayların daha fazla büyümemesi için Ġnönü‘nün bu ziyaretinin engellenmesi talimatı vermiĢtir. Kayseri Valisi Kınık‘ın BaĢbakan‘ın talimatını uygulamasına rağmen Ġnönü Kayseri‘ye ulaĢmıĢtır. Ġnönü‘nün ince stratejisi sonucunda gerçekleĢen ziyaret sırasında meydana gelen olaylar baĢta BaĢbakan Menderes olmak üzere yerel idarecilerin darbe sonrası Yassıada‘da yargılanmasına sebep olmuĢtur. 27 Mayıs‘a sebep olarak görülen olaylardan birisi olan Ġnönü‘nün Kayseri ziyareti sırasında yaĢananlardan BaĢbakan Menderes idam cezası alırken, ciddi sayıda yerel idareci ve DP‘li isimde hapis ve kamu görevlerinden men cezası almıĢlardır.bookpart.listelement.badge 27 Mayıs 1960 Sonrası Askerî Vesayeti Meşrulaştırma Örneği Olarak Hürriyet ve Anayasa Bayramı (1963-1980)(Gece Kitaplığı, 2020) Murat KARATAŞ; AGÜ, Rektörlük, Türk Dili BölümüGiriş: 1. Paragraf, Tarihin en eski devirlerinden itibaren her toplum, kendisi açısından değerli gördüğü olayları gerek dini inançlarından, gerekse de gelenek ve göreneklerinden dolayı çeşitli etkinlikler yaparak kutlamış ya da anmıştır. Batı toplumları açısından Fransız İnkılâbına kadar geçen süreçte çoğunlukla dini ve geleneksel olarak yapılan bu etkinlikler Fransız İnkılâbı sonrasında değişim göstermiştir. Söz konusu inkılâbın ortaya koyduğu bağımsızlık/milliyetçilik fikri imparatorluklar dönemini sona erdirirken, ulus devletler dönemini de başlatmıştır.Article 27 MAYIS 1960 SONRASI MERKEZ SAĞDA BİR SİYASAL AKTÖR OLARAK FERRUH BOZBEYLİ VE DEMOKRATİK SAĞ DÜŞÜNCESİ(DergiPark, 2020) Murat KARATAŞ; AGÜ, Rektörlük, Dil OkuluTek Parti dönemi Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) içerisinden çıkan isimlerce kurulan Demokrat Parti (DP) Türkiye’yi 1950-1960 yılları arasında tek başına yönetti. DP’nin 10 yıllık iktidarı boyunca ortaya koyduğu birçok uygulama toplumda ciddi tartışmaya sebep oldu. 27 Mayıs 1960 darbesi DP’yi zorunlu olarak kapatırken, 27 Mayıs sonrasında kurulan Adalet Partisi (AP), kapatılan DP’nin mirasına sahip çıkma iddiasıyla siyasi faaliyete girişti. Kuruluşunda kadro ve ideoloji anlamında homojen nitelik taşımayan AP bu iddiasına 1965-1971 döneminde Türkiye’yi tek başına yöneterek gerçeklik kazandırdı. Ancak 1969 seçimleri sonrası AP içerisindeki parti içi muhalefet AP lideri Süleyman Demirel’i ülkede ve partide tek adamlık anlayışı kurmakla itham etti. AP’den ihraç edilenler Ferruh Bozbeyli liderliğinde Demokratik Parti (DKP)’yi kurdu. DKP, 1970-1980 döneminde 27 Mayıs’ın kapattığı DP’nin “946 Ruhu”nu temsil ettiği iddiasıyla faaliyette bulunan merkez sağ parti idi. Söz konusu dönemde DKP merkez sağın ana eğilimlerini temsil etmekle birlikte içinden çıktığı AP’den daha geleneksel ve muhafazakâr bir siyasal parti olma özelliği taşıdı. Türkiye’nin 1970’li yıllarında Bozbeyli siyasal yelpazedeki yerlerini “Demokratik Sağ” olarak tanımladı. Bu dönemde “Demokratik Sağ” kavramı ile Bozbeyli bir yandan Türk sağının geleneksel kodlarını sahiplenirken diğer yandan da aşırılıkçı eğilimlere karşı yeni sağ bir ideolojinin de temellerini atmaya çalışmıştı. Başka bir şekilde söylemek gerekirse Bozbeyli bu çabasında Soğuk Savaş dönemi gerçeği olan Türk-İslam Sentezi yaklaşımını Kemalist ideoloji ile dengelemeyi hedeflemişticonferenceobject.listelement.badge Tükiye’nin 1960’lı Yıllarında Türkçü Basın Örneği Olarak Milli Yol Dergisi(USBIK, Kayseri Üniversitesi, 2020) Murat KARATAŞ; AGÜ, Rektörlük, Türk Dili BölümüTürkiye’de 1960’lı yıllar 27 Mayıs 1960 darbesinin gölgesinde şekillenmiştir. Darbenin ardından ülkeyi geçici olarak yönetmek amacıyla içerisinde Türk milliyetçisi kimliğiyle bilinen Kurmay Albay Alparslan Türkeş’inde bulunduğu 38 subaydan oluşan Milli Birlik Komitesi (MBK) kurulmuştur. Darbe sonrasındaki süreçte Türkeş’in isminin ön plana çıkması homojen bir nitelik taşımayan MBK içerisinde 13 Kasım 1960 iç darbesini doğurmuştur. Söz konusu darbe sonrası Türkeş’in de içerisinde yer aldığı 14’ler tasfiye amaçlı zorunlu görevlendirmelerle yurt dışına çıkarılmış, bir anlamda sürgün edilmiştir. 27 Mayıs sonrası yapılan genel seçimler siyasi istikrarı getirmezken halkoyu ile yürürlüğe giren 1961 Anayasası ülkede sınıf, mezhep, etnik yapıya dayalı cemiyet, dernek, siyasi parti ve basın organı kurmayı/açmayı güvenceye almıştır. İşte böyle bir ortamda Türk milliyetçiliği fikrini savunanlar tarafından Milli Yol isimli haftalık dergi yayıma çıkarılmıştır. Derginin yayımlandığı dönemde öne çıkan üç özelliği vardır. Bunlardan birincisi 13 Kasım iç darbesi ile sürgüne çıkartılan Türkeş yanlısı bir yayın politikası izlemesi ikincisi Hüseyin Nihal Atsız liderliğinde kurulan Türkçüler Derneğinin kuruluş sürecine ve programına yer vermesi, üçüncüsü Türk milliyetçileri arasında Said Nursi ve Nurculuk konusuna bakıştaki farkın derginin kapanmasına neden olmasıdır. Bu çalışma ile 3 Mayıs 1944’te devletin şiddet yüzü ile karşı karşıya kalan Türk Milliyetçilerinin Türkiye’de çok partili hayata geçişle birlikte gerçek anlamda Türkçü programa sahip bir parti kurma arayışlarının 1960’lı yılların başında Türkeş’in şahsında ciddi bir hal aldığı ayrıca Atsız tarafından Nurculuk fikrinin ülkenin geleceğinde varlık tehlikesi oluşturacağı tespitinin yapıldığı sonucuna varılmıştır