Diğer
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.12573/1492
Browse
Browsing Diğer by Access Right "info:eu-repo/semantics/openAccess"
Now showing 1 - 12 of 12
- Results Per Page
- Sort Options
Master Thesis Alt Ekstremitelere Yardımcı Cihazlar için Üniversal Bir Test Platformu Dizayn ve Kontrolü(Abdullah Gül Üniversitesi, 2018) BİLGİ, MUHAMMET FURKAN; Bilgi, Muhammet Furkan; Ünal, Ramazan; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, Makine Mühendisliği Bölümü; BİLGİ, MUHAMMET FURKAN; 01. Abdullah Gül UniversityAlt ekstremitelere yardımcı cihazlar, alt ekstremite problemleri yaşayan hastaların rehabilitasyonlarında, ağır yük kaldırma ya da taşıma işlerinde kullanıldıkları için çok önemlidirler. Ayrıca, bu cihazların doğru bir şekilde test edilmesi de ayrıca bir öneme sahiptir. Robotik test uzun dönem test edebilme, düşme vb. tehlikeli durumları cihazla oluşturabilme gibi avantajları vardır. Ayrıca test cihazlarından veri toplamak gerçek insandan veri toplamaktan daha kolaydır. Bu çalışmada ilk olarak yürüme, oturup kalkma ve merdiven çıkma işlerini yapabilecek konsept bir eksoskeleton cihazı tasarlandı. Bu işleri yapabilmesi için eksoskeletona yaylar, motor ve aktif-deaktif mekanizması eklendi ve ardından yay sabitleri, gereken motor gücü hesaplandı. Ardından bir test cihazı tasarlandı ve kalça hareketinin (kütle merkezi hareketi ve kalça eklemi) taklit edilebilmesi için MATLAB- Simulink yardımıyla bir kontrolcü tasarlandı.Master Thesis Alüminyum 7068 Malzemesinin Mekanik Davranışlarının Hassas Olarak İncelenmesi ve Hasar Modelinin Araştırılması(Abdullah Gül Üniversitesi, 2018) Karaveli, Kadir Kaan; Karaveli, Kadir Kaan; Bal, Burak; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, Makine Mühendisliği Bölümü; Karaveli, Kadir Kaan; 01. Abdullah Gül University; 02.06. Makine Mühendisliği; 02. Mühendislik FakültesiYüksek mukavemet, yüksek tokluk, düşük yoğunluk ve korozyon dirençliliğinin ümit vaat eden kombinasyonu, onlarca yıldır alüminyum (Al) alaşımlarını binalardan havacılık sektörüne çeşitli uygulamalarda tercih edilen malzeme haline getirmiştir. Özellikle son zamanlarda geliştirilen malzemelerden bir tanesi olan Al 7068 alaşımı, olağanüstü mekanik ve mekanik özelliklerinden dolayı savunma sanayinde ve otomobil sanayinde kullanılmaktadır. Bu yüksek lisans tezinde, Al 7068-T651 alaşımının mekanik tepkisi ve Johnson-Cook hasar modeli araştırılmıştır. Özellikle, maksimum, minimum ve ortalama sonuçları dikkate alarak farklı uygulama alanları için farklı Johnson-Cook hasar parametreleri belirlenmiştir. Bu hasar parametreleri doğru Sonlu Elemanlar Analizi simülasyonları için kullanılabilir. Hasar parametrelerinin belirlenmesinde, hem hadde yönünde hem de hadde yönüne dik olarak çentikli ve düzgün numuneler üzerinde çekme deneyleri yapılmıştır. Çentik yarıçapı, farklı gerilim üçeksenliliği değerlerini sağlamak için pürüzsüz, 0,4 mm, 0,8 mm ve 2 mm olarak seçildi ve bu gerilim üçeksenliliği değerlerinde mekanik malzemenin tepkisi gözlemlendi. Çekme testleri, doğru sonuçları elde etmek için yedi kez tekrarlandı. Kırık numunelerin son kesit alanları optik mikroskop ile hesaplandı. Gerilim üçeksenliliği faktörünün ve hadde yönünün Al 7068-T651 alaşımının mekanik özellikleri üzerindeki etkileri başarılı bir şekilde araştırılmıştır. Tüm hasar parametreleri Levenberg-Marquardt optimizasyon yöntemi ile hesaplandı. Sonuç olarak, minimum, ortalama ve maksimum eşdeğer gerinim değerlerine dayanan üç farklı Johnson-Cook hasar parametresi hesaplanmıştır. Bu Johnson-Cook hasar parametreleri, bir hesaplama tekniği olan ve bu çeşitli mühendislik problemlerinin yaklaşık çözümünü elde etmek için kullanılan sonlu elemanlar analizinde farklı uygulamaların doğru hasar simülasyonları için kullanılabilir.Master Thesis Ekran ve Kataliz Uygulamaları için Yeni Nanomalzemelerin Geliştirilmesi(Abdullah Gül Üniversitesi, 2016) TAHAOĞLU, DUYGU; Tahaoğlu, Duygu; Çıtır, Murat; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, Malzeme Bilimi ve Nanoteknoloji Mühendisliği Bölümü; TAHAOĞLU, DUYGU; 01. Abdullah Gül UniversityNanomalzemeler çok çeşitli ve eşsiz özellikleri sayesinde biyoteknoloji, enerji, tekstil, yapı, gıda gibi birçok alanda araştırma konusu olarak yer edinmiştir. Saydam iletkenler ve kataliz uygulamaları, nanomalzeme çalışmalarının yürütüldüğü diğer iki önemli uygulama alanıdır. Ekran uygulamalarında, metal nanoteller, özellikle gümüş ve bakır, yüksek iletkenlik, düşük maliyet ve esnek cihazlara uygulanabilirlik gibi özellikleriyle, ekran piyasasında en çok kullanılan malzeme olan indiyum kalay oksit'e alternatif olarak oldukça ilgi çekmektedir. Kataliz uygulamalarında ise, reaksiyon veriminin artırılması ve maliyetlerin düşürülmesi açısından nanomalzeme kullanımı önemli olmaktadır. Bu tez çalışmasında, genel olarak, uzunluk ve çap kontrolü için bazı parametrelerin optimizasyonu yapılarak gümüş ve bakır nanotellerin sentezine yer verilmiştir. Sentezlenen nanotellerin oksidasyona açık olması nedeniyle, yüzey pasivasyonu için altın, platin ve paladyum gibi asal metallerle kaplama yöntemleri önerilmiştir. Ayrıca boya atık su arıtımında bakır nanotellerin katalizör etkileri incelenmiştir. Bu çalışmanın ilk bölümünde, polyol sentez yönteminde kullanılan polivinilpirolidon (PVP) polimerinin molekül uzunluğunun ve PVP/AgNO3 mol oranının gümüş nanotel sentezinin verimi ve nanotel boyutlarına etkisi incelendi. Bu parametrelerin reaksiyon verimine etkisinin büyük olduğu sonucu görüldü. Doğrudan ekleme ve iki fazlı kaplama metotları ve farklı asal metal bileşikleri kullanılarak gümüş nanotel yüzeyinde galvanik reaksiyonlar gerçekleştirildi. Kaplama çalışmaları sonucunda, bu metotlar kullanılarak nanotel yüzey atomlarının bu asal metallerle değiştirilerek nanotellerin kaplanabildiği görüldü. Tezin ikinci bölümünde bakır nanotellerin hidrotermal ve çözelti bazlı iki farklı yöntemle sentezlenmesine yer verildi. İki ayrı metotla üretilen nanoteller faklı boyut özelliklerine sahiptir. Gümüş nanotellere uygulanan kaplama yöntemleri, bakır nanoteller için de denendi ve ümit verici kaplama sonuçları elde edildi. Son bölümde bakır nanotellerin üç farklı organik boyanın degradasyonunda katalizör etkileri çalışıldı. Katalizör kullanımı, 3 boya için de degradasyon süresini çok büyük ölçüde azaltmıştır.Master Thesis Kablo İzolasyonunda Nanopartiküller Kullanılarak Alev Geciktirici Özelliğin Geliştirilmesi(Abdullah Gül Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2021) Yıldız, Uğur; Duran, Ali; AGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü, İleri Malzemeler ve Nanoteknoloji Ana Bilim Dalı; 01. Abdullah Gül UniversityAl(OH)3 (ATH) ve Mg(OH)2 (MDH) gibi maddeler, ısı etkisi altında su ve oksit bazlı madde oluşturma kabiliyetleri nedeniyle alev geciktirici olarak yaygın bir şekilde kullanılmaktadırlar. Bu çalışmada, nano boyutta Mg(OH)2 sentezlenerek, bu maddenin EVA (etilen-vinil-asetat) kopolimeri ve mikro boyutta Al(OH)3 ve Mg(OH)2 ile birlikte kullanılması ile alev geciktirici özellikleri geliştirilmiş kablo izolasyonları üretilmesi amaçlanmıştır. Çalışma dört bölüme ayrılabilir. Birinci bölümde ATH ve MDH'nin alev geciktirici özellikleri karşılaştırılmıştır. İkinci bölümde, Mg(OH)2 nanopartikülleri farklı hammaddeler kullanılarak sentezlenmiştir. Üçüncü bölümde sentez, fabrika boyutunda yapılmış ve ticari ürün ile karşılaştırılmıştır. Örnekler, taramalı elektron mikroskobu (SEM), Fourier dönüşümü kızılötesi spektrometresi (FT-IR), X-Işını difraktometresi (XRD), X-Işını floresans spektrometresi (XRF) ve Termogravimetrik analiz (TGA) ile karakterize edilmiştir. Son bölümde, ATH ve MDH kullanılan formüllere farklı miktarlarda nano boyutlu Mg(OH)2 partikülleri eklenmiş; Limit Oksijen İndeksi (LOI) testi ve dikey yanma testi ile alev geciktirici performansları üzerindeki etkileri araştırılmıştır. Uzama ve çekme dayanımı gibi mekanik özellikler de incelenmiştir. ATH bazlı numunelerde maksimum %9, MDH bazlı numunelerde maksimum %10 oranında karıştırılan, 5-10 nm kalınlıkta ve yer yer uzunlukları 900 nm'ye ulaşan Mg(OH)2 partikülleri LOI değerleri; ATH bazlı numuneler için %26 ve MDH bazlı numuneler için %38 oranında artmıştır. Ancak nanopartikül katkısının artmasıyla mekanik özelliklerde yaşanan kayıplar dikkate alındığında, maksimum %5 oranda nano boyutlu Mg(OH)2 eklenebileceği görülmüştür. Bu durumda bile LOI değerleri ATH bazlı örneklerde %8,6 iken MDH bazlı örneklerde %26 oranında artmıştır.Master Thesis Küçük Çaplı Damarlar için Biyomimetik bir Uygulama: Aljinat ve Polikapralakton'dan Oluşan Çift Katmanlı Damar Grefti(Abdullah Gül Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019) Gürdap, Seda; İşoğlu, Sevil Dinçer; AGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü, Biyomühendislik Ana Bilim Dalı; 01. Abdullah Gül UniversityKardiyovasküler hastalıklar halen dünya genelindeki hastalıkların ve ölümlerin önde gelen nedenlerinden biridir. Kalp damar hastalıklarının en tipik semptomu damar tıkanıklığıdır. Tedavide anjiyoplasti, stent kullanımı ve baypas grefti gibi birçok yöntem mevcuttur. Sentetik greftler geniş çaplı damarların baypasında başarılı bir şekilde kullanılmalarına rağmen, küçük çaplı damarlar için kullanımda erken dönemde tromboz oluşturdukları için başarısız olmaktadırlar. Doku mühendisliği, doğal damarın yapısal mekaniksel özelliklerini taklit etme ve hücre büyümesine olanak vermesinden dolayı kardiyovasküler hastalıklar için ümit verici bir tedavi yöntemidir. Bu çalışmada sıcaklıkla indüklenmiş faz ayrımı ve elektro eğirme fabrikasyon yöntemlerinin beraber kullanımı ile çift katmanlı vasküler doku iskelesinin üretimi hedeflenmiştir. Başlangıçta, yaklaşık olarak 100 μm por çapı ile iç katman olarak porlu aljinat tabakası üretilmiştir. Bu özellikleri ile porlu aljinat tabakası endotel hücre yapışmasına ve çoğalmasına olanak sağlamıştır. Daha sonra, vasküler doku iskelesinin dayanımını artırmak için aljinat iç tabaka, elektro-eğrilmiş polikaprolakton ile kaplanmıştır. Çift katmanlı vasküler doku iskelesinin 2.45 MPa elastik modülü ve 0,18 MPa patlama basıncı ile doğal damarın mekanik özelliklerini taklit edebileceği mekanik test ile gösterilmiştir. Ayrıca pıhtılaşma önleyici özelliği olan heparin doku iskelesine kimyasal olarak bağlanmıştır ve bu şekilde heparinin salım süresi uzatılmıştır. Bununla birlikte çapraz bağlanmış doku iskelesi 6 haftada gösterdiği yaklaşık %21'lik kütle kaybı ile uygun bir degradasyon profili sergilemiştir. Bu degradasyon miktarının, bozunma ile eş zamanlı olarak, doku iskelesine hücrelerin yapışması ile yeni oluşumuna olanak vereceği düşünülmektedir. Tüm bu sonuçlara göre, biyomimetik yaklaşımla hazırlanan malzemelerin sentetik damar grefti olarak kullanım potansiyeli oldukça yüksektir.Master Thesis Nano-parçacık Takviyeli Hibrit Kompozit Üretimi için Reçine Geçişli Kalıplama Prosesi Optimizasyonu(Abdullah Gül Üniversitesi, 2017) DOĞUŞ KAÇMAZ, AZER; Kaçmaz, Azer Doğuş; Şaş, Hatice Sinem; AGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü, İleri Malzemeler ve Nanoteknoloji Ana Bilim Dalı; DOĞUŞ KAÇMAZ, AZER; 01. Abdullah Gül UniversityKompozit malzemeler, düşük yoğunluklu yapıya ve yüksek mekanik özelliklere sahip olmanın yanısıra parçacık takviyesi ile iyileştirilebilen ısıl ve elektrik özellikleri sebebiyle günden güne artan uygulama alanlarına sahiptir. Kompozit malzemeler iskelet yapı, sıvı reçine ve reçine içerisinde parçacıklardan meydana gelmektedir. Bu bileşenleri bir araya getirmek için kullanılan üretim yöntemleri içerisinde sıvı transfer döküm methodları ileri seviyede özelliklere sahip parçalar üretmek için yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu çalışmada üstün mekanik özelliklere sahip hibrid kompozit parçaların üretiminde istenilen homojen yapıyı elde etmek için reçine transfer döküm yöntemi değerlendirilmiştir. Bu yöntemin pahalı ekipmana ve uzun zamana ihtiyaç duyan bir yöntem olması sebebiyle iyileştirme sürecinde en hızlı ve ekonomik yöntem olan nümerik analiz yöntemi ve bunun için COMSOL yazılımı kullanılmıştır. Reçine transfer döküm yöntemi analiz edilirken, gözeneklilik fazrkı yüksek olan iki malzemeyi içeren kompozit malzemelerin üretiminin reçine transfer döküm metodu ile yapılması durumunda, ancak basınçlı reçine transfer mantığıyla dolum yapılması halinde homojen parça üretilebildiği sonucuna varılmıştır.Master Thesis Nanokompozit Membran Üretimi ve Yağ İçeren Atıksuların Arıtımında Uygulanması(Abdullah Gül Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2017) Saki, Seda; Uzal, Niğmet; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, Malzeme Bilimi ve Nanoteknoloji Mühendisliği Bölümü; 01. Abdullah Gül University; 02.03. İnşaat Mühendisliği; 02. Mühendislik FakültesiEndüstriyel yağlı atıksular çelik, gıda, tekstil, deri, petrokimya ve metal gibi çeşitli endüstriler tarafından üretilmekte ve ciddi çevre sorunlarına sebep olmaları nedeniyle alıcı ortama deşarj edilmeden önce arıtılmaları gerekmektedir. Bu bağlamda; membran ayırma süreçlerinin kullanım kolaylığı, etkin ayırma kapasitesi, düşük enerji tüketimi ve maliyet gibi avantajları nedeniyle yağlı atık su arıtımında yeni ve yeşil bir teknoloji olarak gelişim göstermektedir. Özellikle mikrofiltrasyon (MF) ve ultrafiltrasyon (UF) membranları, stabil su kalitesi, küçük alan gereksinimi, kimyasal ilavesine gerek olmaması, yüksek kimyasal oksijen ihtiyacı (KOİ) giderimi ve düşük enerji gereksinimi gibi avantajlarından dolayı yağlı atık su arıtımlarında önemli bir rol oynamaktadır. Fakat membran proseslerin en büyük sorunu tıkanma problemidir. Bu sorunun üstesinden gelmek için, birçok araştırmacı daha yüksek hidrofiliklik ve tıkanma direnci özelliklerine sahip yüksek performanslı membran üretimi konusunda araştırmalarını yoğunlaştırmıştır. Bu çalışmada, Al2O3 ve CaCO3 nanoparçacıkların kullanıldığı düz tabaka PSF/PEI nanokompozit membranlar faz dönüşümü yöntemi ile üretilmiştir. Üretilen anokompozit membranların yapısal özellikleri ve filtrasyon performansı üzerine Al2O3 ve CaCO3 nanoparçacıklarının etkisi, araştırılmıştır. Üretilen yeni nesil nanokompozit membranlar taramalı elektron mikroskobu (SEM), Fourier dönüşümlü kızılötesi spektrometre (FTIR), temas açısı, gözeneklilik, su akısı, termogravimetrik analiz (TGA), atomik kuvvet mikroskopu (AFM), X-ışını kırınımı (XRD) , BSA reddi, gerilme mukavemeti ve viskozite ölçümleri ile karakterize edilmiştir. Yeni nesil nanokompozit membranların yağ/su emülsiyon ayrımına karşı membran geçirgenlik performansı ve tıkanmaya direnç özellikleri, sentetik ve gerçek sanayi yağlı atıksu için değerlendirilmiştir. Sonuçlar, yüksek permeabilite ve tıkanma direnci nedeni ile yağlı su arıtımı için bu çalışmada üretilen nanokompozit membranların büyük bir potansiyeli olduğunu göstermiştir. Tüm Al2O3 ve CaCO3 nanokompozit membranlar ile %90'ın üzerinde yağ giderimi elde edilmiştir.Master Thesis Ofet'ler için Havada Kararlı ve Çözücüde İşlenebilen N-tipi ve Ambipolar Küçük Moleküllerin Dizaynı, Sentezi ve Karakterizasyonu(Abdullah Gül Üniversitesi, 2016) ÖZDEMİR, RESUL; Özdemir, Resul; Usta, Hakan; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, Malzeme Bilimi ve Nanoteknoloji Mühendisliği Bölümü; ÖZDEMİR, RESUL; 01. Abdullah Gül University; 02.07. Malzeme Bilimi ve Nanoteknoloji Mühendisliği; 02. Mühendislik FakültesiYeni ambipolar ve n-tipi yarı iletkenlerin dizaynı ve geliştirilmesi organik alan etkili transistörler (OFETs) ve bütünleyici entegre devreler (CMOS) gibi farklı ileri optoelektronik teknolojiler için son derece önemlidir. Bugüne kadar literatürde çok sayıda ambipolar ve n-tipi polimerik yarı iletken ile karşılaşılmasına rağmen, havada kararlılık ve çözücüden proses edilebilme özelliklerine sahip yüksek cihaz performansı gösterebilen küçük moleküllere rastlanmamıştır. Bu tezin ilk bölümünde, ambipolarlık için yeterli moleküler enerji seviyelerine sahip, çok düşük band aralıklı (1.21-1.65 eV) iki yeni küçük molekül (2OD-TTIFDK ve 2OD-TTIFDM) tasarlanmış, sentezlenmiş ve yapıları aydınlatılmıştır. 2OD-TTIFDM molekülü kullanılarak çözücüden kesme (solution-shearing) yöntemi ile üretilen alt kapı üst temas organik alan etkili transistör, 0.13 cm2/V·s elektron, 0.01 cm2/V·s boşluk (hole) hareketliliği ve ~103-104 Ion/Ioff oranı ile havada son derece kararlı ambipolar cihaz performansı ortaya koymuştur. Diğer taraftan 2OD-TTIFDK molekülü tabanlı OFET ise, vakum altında 0.02 cm2/V·s elektron ve 0.01 cm2/V·s boşluk hareketliliği ile son derece dengeli (μe/μh ~ 2) ambipolarite ve ~105-106 Ion/Ioff oranı sergilemiştir. Ayrıca söz konusu yarı iletkenler kullanılarak 80V a kadar yüksek gerilim kazancı gösteren bütünleyici dönüştürücülere benzer devreler (CMOS-like inverter circuit) üretilmiştir. Elde edilen sonuçlarla, ambipolar yarı iletkenlerin havada kararlılığının hacimsel π-omurga yapısından çok moleküler orbital enerji seviyelerine bağlı olduğu ortaya çıkarılmıştır. Bu malzemeler, yük taşıma, dönüştürücü özellikleri ve proses açısından bakıldığında literatürde yer alan en iyi performansa sahip ambipolar yarı iletkenler arasında kendine yer bulmaktadır. Bu sonuçlar, çözücüde proses edilebilen ve havada kararlılık gösteren çok düşük band aralıklı ambipolar küçük moleküllerin farklı optoelektronik uygulamalar için tasarlanması konusunda büyük önem arz etmektedir. Bu tezin ikinci bölümünde ise, çözücüde proses edilebilen havada kararlı sıvı kristal yeni n-tipi organik yarı iletken (α,ω-2OD-TIFDMT) tasarlanmış, sentezlenmiş ve yapısı aydınlatılmıştır. Yeni yarı iletkenin düşük LUMO enerji seviyesine (-4.19 eV) ve dar optik band aralığına (1.35 eV) sahiptir. 139 °C ile 232 °C (izotropik erime noktası) arasındaki geniş sıcaklık bölgesinde tipik yelpaze şeklinde yapıya sahip hegzagonal sıvı kristal faz gözlemlenmiştir. Yarı iletken ince-film, döndürme kaplama yöntemi ile elde edilmiştir. Bu filmlerde, birbirleriyle yüksek derecede bağlantılı, büyük boyutlu (~0.5-1 µm) plaka formunda kristaller gözlemlenmiştir. Dielektrik yüzeyde molekülün kenarı üzerinde (edge-on) yönelme göstermesinin, dielektrik yarı iletken ara yüzü boyunca yük taşınımına olumlu yansıdığı tespit edilmiştir. Söz konusu yarı-iletkenden döndürme kaplama yöntemi ve düşük sıcaklıklarda tavlama (Tannealing = 50 °C) ile alt kapı üst temas organik alan etkili transistör üretilmiştir. Havada son derece kararlı olan bu cihaz ile maksimum 0.11 cm2/V·s elektron hareketliliği, 107-108 Ion/Ioff oranı elde edilmiştir. Bu durum, yüksek sıcaklık da tavlanan β-DD-TIFDMT yarı iletkeni ile kıyaslandığında OFET yük hareketliliğinin 100 kat arttığını göstermektedir. Yeni yarı iletkendeki alkil zincirlerinin pozisyonu ve dallanmış olması, D-A-D π-merkezin düzlemselliğine müthiş katkı yaparken organik çözücülerdeki çözünürlüğü korumuştur. Bu sayede daha iyi OFET performansı sergilenmesi için uygun optoelektronik ve fizikokimyasal özellikler yapıya kazandırılmıştır. Sıvı kristal fazda yapılan tavlama sonrası, elektron hareketliliğinin 10000 kat azaldığı tespit edilmiştir. Bu sonuçlar, yeni n-tipi küçük yarı iletken molekülün, esnek plastik altlıklar ile OFET uygulamalarında kullanımının umut vadettiğini göstermektedir.Master Thesis Oturup Kalkma ve Yürüme için Hafif Ağırlıklı ve Kompakt Diz Ayak Bileği Yardımcı Alet Tasarımı(Abdullah Gül Üniversitesi, 2018) FURKAN BALTACIOĞLU, MEHMET; Baltacıoğlu, Mehmet Furkan; Ünal, Ramazan; AGÜ, Mühendislik Fakültesi, Makine Mühendisliği Bölümü; FURKAN BALTACIOĞLU, MEHMET; 01. Abdullah Gül University; 02.06. Makine Mühendisliği; 02. Mühendislik FakültesiBu çalışmada yürüme, oturup kalkma ve merdiven çıkma için konsept yarı-aktif transfemoral protez tasarımı sunulmuştur. Bu çalışmada literatürde bulunan insan dataları analiz edilmiştir ve bu datalar doğrultusunda ilk olarak konsept dizayn sunulmuştur. Bu konsept dizayn 3 boyutlu yazıcı yardımıyla üretilmiştir. Bundan sonra, yapılmış olan model doğrultusunda çalışma modifiye edilmiştir. Ayrıca, protezdeki yaylar teorik olarak hesaplanmıştır. Yapısal parametreler doğrultusunda sonlu elemanlar metodu kullanılarak protez analiz edilmiştir. Ve protezdeki parçalar topoloji optimizasyon metodu kullanılarak yapısal olarak optimize edilmiştir.Master Thesis Proton İletken Polimer Metal Organik Kafes Yapılar İçeren Kompozit Membranlar(Abdullah Gül Üniversitesi, 2015) MUSTAFA ERKARTAL; Erkartal, Mustafa; Şen, Ünal; AGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü, Malzeme Bilimi ve Makine Mühendisliği Ana Bilim Dalı; MUSTAFA ERKARTAL; 01. Abdullah Gül UniversityProton değişim membranlı yakıt hücreleri (PDMYH), düşük sera gazı emisyonları, yüksek verimlilikleri, farklı yakıt seçenekleri ve düşük bakım maliyetleri nedeniyle yeni enerji kaynağı arayışında üzerine en çok çalışma yapılan alanlardan biridir. Bu yüzden, PDMYH'leri geleneksel güç üreticilerinin yerine geçebilecek en potansiyel aday konumundadır. Proton değişimli membran (PDM) bir yakıt hücresinin en temel parçasıdır. Halihazırda Nafion® ve PBI yakıt hücrelerinde sıklıkla kullanılan malzemelerdir. Yüksek proton iletkenliğine sahip, iyi kimyasal ve mekanik kararlılığa sahip, üretim maliyetleri düşük olan yeni PDM'lerin üretilememesi PDMYH'lerin ticarileşmesinin önündeki en büyük engellerden biridir. Bu tezde ilk defa, zeolitik imidazol çerçeve yapıları (ZIF) içeren iki tür yeni proton değişimli kompozit membranlar üretildi. Çalışmanın ilk bölümünde, polivinil alkol (PVA), poli-2-akrilamit- 2-metil propan sülfonik asit (PAMPS) ve ZIF-8'den oluşan, 3 bileşenli kompozit membranlar, çalışma sıcaklığı 100 0C altında olan yakıt hücreleri için üretildi. Nafion'un kimyasal yapısına benzetilerek üretilen bu membranların yapısal analizleri yapıldı ve proton ilektenlikleri elektrokimyasal impedans spektroskobisi ile yapıldı. Bu membranlardan ağırlıkça 55 PVA/40 PAMPS/5 ZIF-8 kompozisyona sahip olan membran, %100 nemli olarak 800C'de 0.13 S cm-1 büyüklüğünde bir proton iletkenlik değerine sahiptir. Bu değer literatürde yer alan, aynı koşullarda Nafion®'nun sahip olduğu iletkenlik değerinden yüksektir. Bu çalışmanın ikinci bölümünde ise, çalışma sıcaklık aralığı 100-200 0C aralığında olan yüksek sıcaklık proton değişim membranlı yakıt hücresinde kullanılabilecek kompozit membranlar üretilmiştir. Bu kompozit membranlar matris malzeme olarak polibenzimidazol (PBI) kullanılırken, ZIF-8 nano parçacıkları ise takviye malzemesi olarak kullanılmıştır. Farklı kompozisyonlarda üretilen bu membranlarda ise ağırlıkça 12.5 ZIF-8/PBI kompozisyona sahip olan membran nemsiz ortamda, 160 0C' de 0.0045 S cm-1 proton iletkenlik değerine sahiptir. Bu değer PBI'ın aynı koşullar altında ölçülen iletkenliği ile karşılaştırılabilir bir değerdir. Anahtar kelimeler: Proton değişim membranlı yakıt hücreleri, PVA, PAMPS, PBI, ZIF- 8Master Thesis Sürdürülebilir Beton için İlave Bağlayıcı Malzeme Olarak Kalsine Killer(Abdullah Gül Üniversitesi, 2019) ARGIN, GİZEM; Argın, Gizem; Uzal, Burak; AGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü, Sürdürülebilir Kentsel Altyapı Mühendisliği Ana Bilim Dalı; ARGIN, GİZEM; 01. Abdullah Gül University; 02.03. İnşaat Mühendisliği; 02. Mühendislik FakültesiBetonda bağlayıcı olarak kullanılan Portland çimentosu dünya genelinde CO2 salınımında önemli bir paya sahiptir. Bunun için çimento ile belli miktarlarda ikame edilecek ilave bağlayıcı malzemeler kullanılmaktadır. Uçucu kül, silis dumanı ve cüruf gibi endüstriyel yan ürünlerin ilave bağlayıcı malzeme olarak kullanımı avantajlı gözükmektedir. Ancak, yerel ölçekte iyi kalitede yan ürünlerin bulunmaması, bu malzemelerin alternatifini bulmak konusunda arayışa sebep olmuştur. Bu çalışmanın amacı, Türkiye'de iki farklı rezervden temin edilen kil örneklerini kalsinasyon sonrası ilave bağlayıcı malzeme olarak kullanımları açısından değerlendirmektir. Kil örneklerinin kimyasal, mineralojik ve termal karakterizasyonları çeşitli sıcaklıklarda kalsinasyon öncesi ve sonrasında gerçekleştirilmiştir. Kil numunelerinin puzolanik aktivitesi ve reaksiyon kinetiği, kireçtaşı tozu ilavesi ve kireçtaşı ilavesi olmadan, sırasıyla termal analiz ve izotermal kalorimetre ile değerlendirilmiştir. Ayrıca puzolanik aktivitelerine bağlı olarak seçilen kalsine killerin su ihtiyacı ve dayanım aktivite indeksi de belirlenmiştir. Görece daha yüksek miktarda kaolinit minerali içeren kilin puzolanik aktivitesinin daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. 700 ºC'de kalsine edilen killer en yüksek puzolanik ve dayanım aktivitesini gösterirken 1100 ºC gibi bir kalsinasyon sıcaklığı nispeten daha düşük bir aktivite ile sonuçlanmıştır. Kireçtaşı ilavesi, puzolanik aktiviteyi ve hidratasyon sırasında ısı çıkarımını iyileştirmiştir. BET yüzey alanı arttıkça kalsine killerin su ihtiyacı da artmıştır.Master Thesis Zırh Çeliklerinin Hidrojen Gevrekliği Davranışlarının Deneysel Yöntemlerle Belirlenmesi ve Hidrojen Giderme Operasyonunun Optimizasyonu(Abdullah Gül Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2021) Bayram, Ferdi Caner; Bal, Burak; AGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü, Malzeme Bilimi ve Makine Mühendisliği Ana Bilim Dalı; 01. Abdullah Gül University; 02.06. Makine Mühendisliği; 02. Mühendislik FakültesiHidrojen kırılganlığı veya hidrojen destekli çatlama olarak da bilinen hidrojen gevrekliği, hidrojen atomlarının metallerin kristal kafes yapısına girmesi, difüzyonu ve maruz kalması nedeniyle bazı metalik malzemelerin (yüksek mukavemetli çelikler, titanyum alaşımları, alüminyum alaşımları, vb.) kırılgan hale geldiği veya kırıldığı karmaşık bir süreçtir. Boru hattı çelikleri, zırh çelikleri, gelişmiş yüksek mukavemetli çelikler gibi çok çeşitli farklı yapısal malzemelerin mekanik özelliklerini (örneğin, süneklik ve/veya tokluk) belirgin şekilde düşüren ciddi bir konudur. Bu tez çalışmasının amacı, FNSS Savunma Sanayi Sistemleri tarafından kullanılan MIL-DTL-12560 Class-4a ve MIL-DTL-46100 askeri şartnamelerini sağlayan zırh çeliklerinin hidrojen gevrekleşme davranışlarını deneysel yöntemlerle araştırmak ve hidrojen geri difüzyon operasyonu için sıcaklık ve zaman parametrelerini optimize etmektir. Bu kapsamda, hidrojene maruz kaldığında mekanik özelliklerin olumsuz şekilde etkilendiğini tespit etmek için, iki farklı zırh çeliğinin hidrojen yüklü ve hidrojen yüklü olmayan numuneleri ile tek eksenli çekme, basma, yüksek gerinim hızı, sertlik, darbe ve balistik testler de dahil olmak üzere çeşitli mekanik testler gerçekleştirildi. Deneysel çalışmalarda kullanılmak üzere gerekli olan hidrojen yükleme işlemi, bir elektrokimyasal hidrojen sistemi kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Son olarak, hidrojenli ve hidrojensiz numunelerin kırılma yüzeylerinde mikroyapısal analizler gerçekleştirilmiştir. Mikroyapının mekanik özelliklere etkisi ayrıca araştırılmıştır.